|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Yeni zamanın gerçeğinin bizce anlaşılmasının ve kabulünün yaşamımızdaki sonuçları neler olmalıdır?
Farkındalık, evet ortamın ve yaşamın farkına varmak. Öyle bir fark ediş ki, geçmişi, eğrisi ve doğrusuyla, iyisi ve kötüsüyle, yanlışları ve yanılgılarıyla fark etmek. Ve şimdiyi her şeyi ile yeniden ve yeni bir anlayış içinde görebilmektir. Yeni zaman gerçeği bir evrim süreci sonucundaki oluşum değildir. Alışageldiğimiz, kabullendiğimiz ve önemsediğimiz yaşam süreçlerimizin zaman içindeki değişimi ve dönüşümü hiç değildir. Yeni zaman gerçeği insanlığın evrimi sonucu kendiliğinden meydana gelen bir aydınlanmanın ve idrak etmenin kesin sonuçları hiç değildir. Muhakkak insanlık evrim olarak yeni zamanın gerçeğini anlayacak ve idrak edecek seviyeye gelmiştir. Ancak yeni zaman gerçeği bu safhadan sonra kendisine ilahi sistem tarafından çok çeşitli yollarla bildirilmiş, dikte ettirilmiş, öğretilmiş ve öğretilmektedir… | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
İnanç ve şuur nasıl bağdaşırlar?
Şuurunda olmak yaşayarak öğrenmek ile mümkündür. Bir bilgiyi yaşamak onu içselleştirir. O zaman gerçekten biliriz ve inanç olmaktan çıkar. Zihnen bildiğimiz ve doğru olarak kabul ettiğimiz ancak yaşamadığımız gerçekler inanç olarak kalırlar. İnançlar olaylar karşısında sınanırlar ve değişebilirler. İnsan ne kadar şuurlu olursa olsun, daima bilinmeyen olarak kalacak olan büyük bir alan varolacaktır ve bildikleri doğrultusunda öne süreceği fikirler, yaşama geçireceği zamana kadar inanç olarak kalacaklardır. İnanç şuursuzluk değil, tersine şuura önderlik eden bir mekanizmadır. Evren ve olaylar hakkındaki kişisel görüşlerimiz ve geliştirmekte olduğumuz yeni düşünceler inançlarımızı oluştururlar.... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Ruhsal yasalarla, doğal yasalar arasında nasıl bir bağ vardır?
Yasalar iki boyutta düşünülmemelidir. Gerçekte doğa yasaları da, ruhsal yasalar içindedir ki bunlar paralellik içinde çalışır ve iç içedirler. Kanunlar çeşitli ilgi ve tertiplerle, planlarla yeniden her düzeyde her boyutta ayrı etkilere sahiptirler. Bizim içinde bulunduğumuz boyuttan ancak belli bazı özellikleri sıralıyor ve “işte şu kanunlar hüküm sürüyor” diyebiliyoruz. İnsanın bu kanunları düşünce yoluyla birleştirerek bu gerçeği görmesi çok önemlidir. O’nun bilgisini en yüksek bir kabul ve bu oranda içtenlikle benimseyen kişi, kendisini yeniler, bozmaz, yitirmez, bütünler yükseltir. Yani o kabul oranındaki bir birleştirme başarısını zihninde oluşturuyorsa, işte bu SEVGİ’dir. | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Şuur nedir, nasıl kazanılır?
O' dedi ki: Sizlere verilen her bilgi zamanında kullanılamazsa hükmünü yitirir, değişir ve hayır yerine zarar verir. Bu insanlığın geçmişinde de böyleydi, geleceğinde de böyle olacak ta ki sizler sizden beklenen gerçek üzerinde bulununcaya kadar. Tüm öğretiler bunun içindir, düşünüp, anlayıp, uygulayabilenlere ışık olması üzerine. İnsan şuurlanma yolundadır, insanın insana hizmeti bu yolda ona destek olmaktır, yanlışa yön verip engel olmak değil. Gerçek şuurlanma bu gün bildiğiniz değildir. Sizler hayatınızın görüş açısında kalan ve sizce tasdik olunan tüm mânâların ışığı altındaki bulunuşa şuurlu bulunuş diyorsunuz ve şuurlu varlıklar olarak gerçeğe hizmet ettiğinizi düşünüyorsunuz. Bu şuurlanma yolunun başlangıcıdır... | | | devamı... | |
|
|
|
|
Beş Varlık ve Beş Şart
“Sizin farkına vardıklarınız sizde olan beş varlıktan dolayıdır. Sizin farkına varacaklarınız size bildirilen beş şartla olacaktır.” (Beyti Dost bilgileri)
Beş varlığımız, dokunma, koklama, tatma, işitme ve görme duyularımızdır. Beş şart ise iyilik, doğruluk, bilgi, çalışma ve sevgidir.
Beş duyunun her biri, bir şakra ile ilintilidir. Dokunma kök şakra, işitme, koklama ve tatma boğaz şakrası, görmek üçüncü göz (alın) şakrası ile bağlantılıdır. (“Işığın Elleri” kitabı.)
İyilik ve doğruluk, gerçek çalışmaya, gerçek çalışma, gerçek bilgiye, gerçek bilgi de gerçek sevgiye ulaştırır. Sevginin ulaşabildiğimiz gerçekliği ise, O’nu algılayabildiğimiz yerdir... | | | devamı... | |
|
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Gönlümüz hakkında neler biliyoruz; nedir, nerededir, nasıl işler?
Gönlümüz yüce boyutlarda, sevgide ve güzelliklerdedir. O daima özlenen, tarif edilemeyen ve hep arzu edilen yerdedir. Hiçbir zaman yücelerden, kaynağından kopmuş değildir. Yağmur gibidir, susayan insanlara yeniden can verir. Hatırlasak da, hatırlamasak da bize sevgiyi, sevginin enerjisini ulaştıran tek kanaldır. Bir kanca gibi ona yapışmış kendimizi kaybetmeden her şeye rağmen sevmeyi, hoşgörüyü ve samimiyeti elden bırakmamaya çalışırız… Hepimiz hissettiğimiz, hayalini kurduğumuz ve öyle olmasını istediğimiz gönlümüzün isteklerini bu dünyada yaşarken olmasını ister, görmek isteriz. Pembe panjurlu evler hep bu duygularla istenmiştir... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Dikkat ve Yoğunlaşma Nedir, Niçin Önemlidir ?
Dünyasal olarak “Dikkat ve yoğunlaşma” uyanık olma, görebilme ve farkında olmaya çalışmaktır. Egonun, menfaatlerin ve çıkarların korunmasında ve gözetilmesinde, hatta güdülmek istenen siyaset ve ince siyasetin devamında gereklidir ve aynı zamanda bu mantalitede olanlar için önemlidir. Tamamen dünyasaldır ve tekâmülde aşağı kademelerde olan karakter, hal ve yapılanmalarda çokça görülür. Ve bu kademelerde olan yığınların gerçeğidir. Asıl önemli olan husus, ruhsal olarak bildiklerimizin ne kadarının bilgi ve bilincinde olduğumuzdur. Bu hususta edindiğimiz ölçü ve kıyaslamadır. Gerçekten biliyormuşuz gibi miyiz, yoksa gerçekten biliyor muyuz?... | | | devamı... | |
|
|