|
HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI
Beraberlikte Huzur Nedir?
Toplumsal yaşamak, toplumsallaşmak bir evrimsel aşamadır. Bu durum birçok maddi zaruret ve ihtiyaçlardan kaynaklanıyor gibi görünse de, toplumlar, evrim için gerekli olan ruhsal bilgi ve kozmik enerji çekim merkezleridir. Biz insanlar fıtratımız gereği toplumsal varlıklarız. Tarihin derinliklerinden bu yana topluluklar halinde yaşamış ve yaşamaktayız. Maddi zaruret ve ihtiyaçlarımızın çok ötesinde kozmik enerjiler evrimlerimiz için çok önemlidir. Gelişme, ilerleme ve aşamalar yapabilmemiz için bireysel takat ve gücümüz olmadığından, toplumsal olarak çekebildiğimiz kozmik...
| | | devamı... | |
|
|
10 Yıl Daha Uzun Yaşanabilecek
Ortaçağ öyküleri insanları genç tutan, ölümsüzlük akıtan çeşmelerden bahseder. Ne yazık ki yüzyıllar boyu bu kaynakları arama hep sonuçsuz kalmıştır. Maceracılar yeryüzünü karış karış gezerken, bilim adamları dar odalarında sessiz sedasız aynı konu üzerinde çalışmaktaydılar. Bilimde buluşlar çok yavaş ilerler. Çok küçük adımlarla bir noktaya doğru yaklaşılır. O nokta dönüşüm noktasıdır. Bir dağın zirvesine varmak gibi bir şeydir bir buluşu gerçekleştirmek. O dönüşüm noktasına ne kadar yakınız. Gençlik iksiri bulunacak mı?
"Genclik Çeşmesi" var olmayabilir, lakin Cambridge Üniversitesi tarafından yapılan yeni araştırma...
| | | devamı... | |
|
|
Duygular Yaşam Enerjisidir
Duygular bir enerjidir. Enerji şekil değiştirir ama yok olmaz. Duygularımızı görmezden gelebiliriz, inkâr edebiliriz, bastırabiliriz ama onları yok edemeyiz. Duygu enerjisi yaşam enerjisidir. İfade edilerek açığa çıkmayı ister. Yaşamı anlamlı kılar. Duygular ifade edilmediği takdirde, bedende enerji tıkanıklığı yaratır.
Yaşamı canlı kılan şey duyguların akışıdır. Akışı olmayan bir su birikintisi bir süre sonra bataklığa dönüşür. Duyguları tıkanmış olan insan da kendi ruhsal bataklığını oluşturur. Tıkanmış, birikmiş duygular bedenden dört yolla...
| | | devamı... | |
|
|
İnsana Çok Benzeyen
Dişi Android Yapıldı.
Tokyo'da düzenlenen 'Çekirdek Teknoloji Sempozyumu'nda Repliee Q2 adlı bir android de sergilendi. Osaka Üniversitesi'nden Prof. Hi roşi Işiguro ve öğrencilerinin geliştirdiği Repliee Q2, dünyanın en fazla insana benzeyen robotu. Robot, 42 insan mimiğini oldukça gerçekçi bir şekilde yapabiliyor. Ten rengi, saçları ve görüntüsüyle 'aslını' bilmeyenin 30 yaşlarında bir Japon kadın sandığı Repliee Q2; kaş çatma, gülümseme, el sıkma, göz kırpma, merak veya şaşkınlıktan tek kaşını havaya kaldırma, gözünü dikip bakma gibi mimik ve jestleri yapmaya programlanmış.
| | | devamı... | |
|
|
|
|
Neden Rüya Görürüz?
Edgar Cayce'ye göre, rüyaların çeşitli işlevleri vardır. Rüya görenin günlük yaşamındaki sorunlar ına çözümler getirmek, insandaki gizli güçlerin ortaya çıkışını hızlandırmak, gelecekteki olayları işaret ve ikaz etmek, asabî gerginlikleri yatıştırmak, duyular üstü algılamaları geliştirmek, sağlığı korumak, bu yaşam ve ilerisi için içgörü kazandırmak gibi...
O ilk kez rüyaları problem-çözücü olarak tanımlayarak, kendisinden yarım yüzyıl sonra kurulacak olan Bilimsel Rüya Laboratuarları’nın öncülüğünü...
| | | devamı... | |
|
|
Sonsuzluğun Maskesi: Zaman
Zaman, her şekilde her şeye yeterlidir. Lakin yetmeyen zaman, ondan yararlanamadığımız zamandır. Düşünceler zamana farklı anlamlar katar. Mutluluğu oluşturan neşe ve sevinç gibi duygu ve hassasiyetler, yaşanan zamanın bir değeridir. Onu bizler hazırlarız. Umutlar gelecek zamana ait tasarıların şimdiki zamanda meydana getirdiği bir etkidir. Neşe, sevinç ve haz şeklinde kendini gösterir.
Mutsuz insanlar zamanı doğru yorumlayamazlar. Yaşadıkları anı da yorumladıkları kaygıyla değerlendirirler. Her değerli şey yeniden kazanılabilir ama geçip giden zaman yok olur ve bir daha geri gelmez. Zaman çok değerlidir, geçen her saniyenin önemi çok büyüktür.
| | | devamı... | |
|
|
Atatürk İle İlgili Gerçekleşen Kehanet
Mustafa Kemal, arkadaşlarıyla birlikte Bingazi'ye gidiyordu; Trablusgarp savaşına katılaca klardı. Yolda bir bedeviye rastladılar. Bu adam, el falından çok iyi anladığını söyleyerek, genç subayların fallarına bakmayı teklif etti. Hepsi avuçlarını gösterdiler, talihlerini öğrenmek istediler. Sıra Mustafa Kemal'e gelmişti. O, ya fala inanmıyor ya da bir bedevinin kehanetine itimat etmiyordu. Bununla beraber, arkadaşlarının ısrarına dayanamadı ve elini uzattı. Sarışın subayın yumuşak elini sert avuçlarına alan bedevi, bu elin çizgilerine bakar ...
| | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI
Zamanı Karşılamak Nedir?
Zaman bu gün tüm açıklığıyla bilmediğimizdir, onun için zamanı karşılamak da ancak bizim varmış olduğumuz şuur çerçevesindeki zaman anlayışımızla mümkün olur. Buna göre bilgimiz ve kurgumuzla bir anlatım gerçekleştirebiliriz. Böylece zamanın başlangıçta işlenmek üzere meydana getirilmiş bir enerji akışı olduğunu düşünebiliriz. Bu akış bu gün şuur olarak adlandırdığımız ve yaptırım gücüne sahip yüksek elektriğin devreye sokulmasından sonra bir potansiyel değer oluşturmaya başlamış ve böylece zaman dediğimiz yaradılış esaslarından biri fonksiyon kazanmıştır. Zaman şimdi onu düşündüğümüz bu dönemde ...
| | | devamı... | |
|
|