|
TV 'DE NELER VAR?
TV'lerde ve Vizyonda
Konularımızla İlgili Gösterim ve Yorumlar
KOKU / PERFUME
Tür: Dram, Gerilim, Suç, Tarih
Yönetmen: Tom Tykwer
Oyuncular: Alan Rickman, Dustin Hoffman, Ben Whishaw, John Hurt, Rachel Hurd-Wood, Karoline Herfurth, Emma Heming, Corinna Harfouch, Birgit Minichmayr, Michael Smiley, Berta Ros, Carlos Gramaje, Carolina Vera-squella, David Calder, Dora Romano, Duna Jové, Francesc Albiol, Gonzalo Cunill, Perry Millward, Ramon Pujol, Reg Wilson, Richard Felix, Roger Salvany, Sam Douglas, Sian Thomas
Senaryo: Tom Tykwer, Andrew Birkin, Bernd Eichinger
Kitap: Patrick Süskind
Yapımcı: Bernd Eichinger
Görüntü Yönetmeni: Frank Griebe
Müzik: Tom Tykwer, Reinhold Heil, Johnny Klimek
Yapım: 2006 ~ ABD, Almanya, Fransa, İspanya
Filmin Websitesi: www.perfumemovie.com
Süre: 2 saat 25 dk
18.yy Fransa’sında geçen film, insanda derin duygular uyandırabiliyor. Hayatında doğru düzgün hiçbir şeye sahip olamamış, insanlar tarafından küçük bile görülmemiş, daha da acısı fark edilmemiş bir insanın, kendi varlığını insanlar ve tüm Dünya’ya kanıtlama çabasını anlatıyor. Ama bu çabalarının sonucunda, yaptığı işlerin onu hiçbir zaman normal bir insan yapamayacağını, diğer insanlar gibi seven ve sevilen biri olamayacağını, hüzünlü bir şekilde gösteriyor film. Kısaca, insanın kendisini bir hiç gibi görmesi, var olduğunu hissedememesi sonucunda bu varlığını ispatlamak için neleri yapabileceğini etkileyici bir anlatımla gözler önüne seriyor.
Filmin ana karakteri Jean Baptiste’in, daha filmin başında suçunun açıklandığı ilk sahnede “Acaba masum olabilir mi?” diye düşündüm. Yani ilk göze çarpan özelliği masum ve saf görünüşü. Çok kötü bir ortamda anne, baba sevgisinden yoksun, tuhaf davranışlarından dolayı hiç arkadaşı olmayan sevgiyi hiç tadamamış zavallı bir insan... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
"Doğruluk için önce kabul gereklidir" ifadesini nasıl açabiliriz?
Kabul şuurla ilgidir. Doğru olmayan tüm işler şuursuzluğun sonucudur. O’na dönüş kabul ile olacaktır. Kabul çok geniş bir kavramdır. Kabulde teslimiyet, inanç, şükür, şifa, bilgi, görev bilinci ve sevgi vardır. Elimizden geleni yapmak, ama sonuçları koşulsuz, ayrımsız ve sürekli kabul etmek gerekir. Çünkü olaylar, durumlar O’nun bize kazandırmak için verdikleridir. Olayları kuran şuurdur. Olaylar şuurun hizmetindedir. “Şuur olaylardaki hâkimiyettir. Yani siz hadiseler “şuur” diyebilirsiniz kısaca. Onları kullanma gücü ve müsaade kudreti birleşince, onların doğru yaşam mekânları kurulur. İşte böyle yerlerde buluşunuz birbiriniz-le.” (ayseli.org /Öğretilerden 13) | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
"Bilinçlenme dışında hiçbir şeye mecbur kılınmadığımız" bilgisini nasıl açabiliriz?
Bilgi kitabı 53. fasikülde neden bilinçlenmemiz gerektiği ile ilgili olarak temel olan açıklamada şöyle diyor: “Şimdi birleşik realite tüm âlemleri denetim altına alarak, daha değişik bir nizamın uhdesinde çalışacaktır. Çünkü artık bütün (âlemlerin bütününün) dışına çıkılmaktadır. Bu mevzuu daha iyi kavrayabilmeniz için biraz daha açalım. Santrifüj evrensel çekirdeği, arş boyutundaki bütün denetimi özüne çekmektedir. Bu nedele bu enerjik top, diğer bilinmeyenlerin ötesine geçmektedir. Yani atomik bütünün içine bu bütünün içinde olan ve bugüne kadar bilinmeyen güçleri toplamaktadır. Evrenin dönüş hızı değişik bir dönüşe uğrayarak diğer evrensel boyutlara dalmaktadır... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Evren enerjisini varlığımıza çekmenin yolları neler olabilir?
Kendisi ile bütünleşmiş insan, hakiki insan olup, evren enerjisini çok rahatlıkla varlığına çekebilir. Nitekim bünyesinde barındırdığı birçok kişiliği bir kişilikte birleştirerek bütünleşen insan hakiki insandır. Ancak hakiki insan olmak dilde kolay icraatta binlerce asra dayanan yaşam süreçlerini kapsar. Bir günde birçok kişiliğini yaşayarak güçsüz kalmış bir insanın evren enerjisini çekmesi olanak dışıdır. Onun için insanın tek bir yaşamla hakiki insan olması mümkün değildir. Nitekim bugün bizleri biz yapan ve hakiki insan olma aşamasına getiren husus, asırlara dayanan uğraş, mücadele ve çilelerin bir sonucudur. Kur’an başta olmak üzere bütün kutsal kitaplar insanın kendinde bütünleşerek hakiki insan olması ile ilgili öğretilerle doludur. | | | devamı... | |
|
|
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Nefes çalışmaları niçin önemlidir?
Nefes varlığın bilinç kapısıdır. İnsan olarak yedi aşamalı bir bilinç varlığıyız. Nefes de her aşamada farklılaşarak varlığımızın devamını mümkün kılar. Nefes bir bağdır. Bizi dünya yaşamına bağlayan, bedenimize bağlayan, süptil boyutlara ve nihayet O’na bağlayan yedi nefesimiz var. Dolayısıyla nefesin farkında olmak varlığımızın farkında olmaktır. Yükseliş merdiveninin basamaklarını nefesle tanır, nefesle çıkarız. Her şey nefesle başlar, doğru nefesle gelişir. Bugün yaşadığımız sayısız sorunun altında doğru nefes alamayışımız yatar. Doğru nefesle önce fizyolojik ve psikolojik yaşam değişmeye başlar. Sonra bilinçteki değişimi fark ederiz. Çünkü doğru nefesle gerçek bilgisini teneffüs etmeye başlarız... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
İnancımız ve sağlığımız arasındaki bağlantı nasıldır?
Bedenimiz dünya maddesiyle inşa edilmiştir ama gerçekte o madde gibi görünen, sevgi şuuru realitesine ait ruhsal bir bedendir. O görünen ruhtur. Osho’nun meşhur ifadesi gibi “Beden görünen ruhtur, ruh görünmeyen bedendir”. Beden bir üst realite varlığı olarak ruhsal yasalara göre çalışır. O üst realite insanlığın davet edildiği, dünya okulunu bitirebilmek için ulaşmamız gereken realitedir. Bedeni dünya insanlığına hâkim olan kitlesel şuurun yönetimine bırakırsak hastalanmak kaçınılmazdır. Çünkü kitlesel şuur inançtan uzak şuurdur. Bedenin ihtiyacı kitlesel zihinden, kitlesel şuurdan kurtulmuş, yüksek şuurla çalışan bir akıldır. Böyle bir yüksek akıl şuurlu bir inançla mümkündür... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Merhamet duygusu neye yarar, sınırları ne olmalıdır?
Merhamet sempati veya empati sonucu kendinden başka olan bir varlığın zor durumunu, anlamak veya çektiği acıyı hissetmek paylaşmaktır. Sempati bir duyguyu birlikte yaşamaktır. Empati ise aynı duyguyu, acıyı veya öfkeyi birlikte yaşamak değil ama anlamaktır. Sempati duygusal, empati şuursaldır. O halde merhametin sınırları, sonuçları bizim şuur seviyemize göre değişir. Koşullu sevgi seviyesinde merhamet de koşulludur. O’nun Sevgisini anlayamadığımız gibi, O’nun varlıklar üzerindeki merhametini de anlayamayız. Çünkü bizler koşullu ve duygusal merhamet seviyesinde olduğumuz için dünyamızda cereyan eden pek çok olay bizim merhamet anlayışımıza uymaz... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Sözlerin ötesindeki iç sessizliğine ulaşmak nasıl bir hal olabilir?
O' dedi ki: Görmeniz gerekenler görülmeyip, bilmeniz gerekenler bilinmediyse, olmanız ve yapmanız gerekenler sizden uzak kalır. Zaman aldatıcı hayallerin peşinden koşmak zamanı değildir. Olmak, söz kalabalığında bilgi torbasını doldurmak değil, sözün ötesinde sözsüzlüğün hayır bulunuşunu yaşamaktır. Bilenler çoğaldıkça söz aşılır eylem yaşanır. Elbet ki söz bir yere kadar belli şuurlar için önemini koruyacaktır. Elbet ki bilmenin ilk adımında söz hayrı taşıyacaktır, hayırsızlığı da taşıdığı kadar. Bilen, gerçeğin sözünü -dış sözü bıraktığında- içinden duyacak olandır, sessizliğin o berrak akışında. İnsanlık şimdi hayır ve hayırsızlığın harmanlandığı söz karmaşasında hayrı bulma sınavındadır... | | | devamı... | |
|
|