Neden Rüya Görürüz?
Edgar Cayce'ye göre, rüyaların çeşitli işlevleri vardır. Rüya görenin günlük yaşamındaki sorunlarına çözümler getirmek, insandaki gizli güçlerin ortaya çıkışını hızlandırmak, gelecekteki olayları işaret ve ikaz etmek, asabî gerginlikleri yatıştırmak, duyular üstü algılamaları geliştirmek, sağlığı korumak, bu yaşam ve ilerisi için içgörü kazandırmak gibi...
O ilk kez rüyaları problem-çözücü olarak tanımlayarak, kendisinden yarım yüzyıl sonra kurulacak olan Bilimsel Rüya Laboratuarları’nın öncülüğünü yaptı. O aynı zamanda artist ve bilimcilerin yaşadığı «kuluçka» denilen rüyaların da önemi üzerinde durmuştur. Bu tür rüyalarda, araştırıcı çözmeye çalıştığı bir bilimsel konuda ya şaşırtıcı bir çözüm bulur, ya da çözüm aklına gelmiş halde birden uyanıverir. Bunda Cayce gene modern Uyku ve Rüya Laboratuarlarına paralellik gösterir. Şimdi bu laboratuarlar yalnızca rüyadaki kuluçka halini araştırmakla kalmıyor, rüyaları dışarıdan duyular dışı algılama; telapati ve ötekilerle etkilemeye çalışıyorlar.
Öte yandan Cayce, anlamlı rüyaların bir bölümünü rüya görenin kendi gizli güçlerinin ortaya çıkışını hızlandırmak olarak yorumladığında bazı psikanaliz okullarına yaklaşır. Rüyaların, yeni sorumluluklar taşımanın zamanı geldiğini, daha olgun değerler geliştirmesi, ya da düşüncelerini genişletmesi gerektiğini insana işaret ettiğini tekrar tekrar belirtir. Rüyalar yalnızca günlük yaşamın sorunlarını çözmez, rüya görenin gelişmesine de bu şekilde yardımcı olurlar.
Rüyalar, rüya görende yeni nitelikler geliştirir; sabır, denge, mertlik, özveri, düşüncelilik, merhamet gibi... O, bu insanı yeniden yapıcı rüyaların (psikanalizcilerden, divanlarında uzananların rüyalarından çıkardıkları gibi) rüya görenin çabalarındaki kendini düzeltme eğiliminden doğduğunu söylüyordu. Böyle rüyalar, rüya görenin yaşamında yeni bir büyüme çağının vakti geldiğinde kendiliğinden, sağlık göstergesi olarak ortaya çıkarlar, diyordu.
Bazen problem-çözücü rüyalarla karışık olarak bu rüyalar insanı daha zengin, daha olgun benliğine yükseltirler. Bir konuyu incelemede aklı kullanmaya, daha iyi kullanmaya davet ederler. Ve insanın yaşamına yön veren bazı değerlere, bağlılıklara meydan okurlar. Bazı rüyaları yalnızca yüksek katlardan alınan mesajlar olarak yorumlamak yanlıştır. Rüyadan ruhsal olanla bilinçli tasarımlar arasında ayrım yapmak önemlidir. Örneğin, huşu uyandırıcı sakallı bir insan, yüksek bir varlığı değil, rüya görenin ciddî bilincini gösterebilir.
Cayce, rüyaların uyanık haldekinden daha geniş bilinç alanlarını kapsadığında ısrarlıdır. Gelecek, geçmiş, şu an için, ya da özel sorunların çözümüne ulaşmada rüya gören, doğal bir yetenek olarak sahip olduğu duyular dışı algılama biçimlerinden birini kullanır.
İnsan rüyada, Cayce'in «Tanrı'nın Yaratıcı Gücü» dediği, daha yüksek benliğiyle de ilişki kurabilir. O bu rüyalar pek az görülse de, bazı rüyaları bu şekilde yorumlamaya tereddüt etmez.
Çoğu kez rüyaların işlevini o şöyle özetleyiverir: «Maddi benliğin yanı sıra, aklı ve ruhu geliştirmek.»
Rüyaları yorumlarken, onların insan içindeki değişik düzeylerden kaynaklandığından emindi: Beden, bilinçaltı, bilinç, üstünbilinç, can düzeyi...
14.12.2007