LBL_YAZI
SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 7 Mayıs 2024 Salı

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI

 

 

İnsanın Mikrodan Makroya Tüm Yaratılış ile Bütünlüğü Nedir?

 

 


         Evrim ilânihayedir. Bundan sonra çıkacağımız boyutlarda, oradan daha yukarı boyutlara, ondan sonra daha yukarı boyutlarda dahi evrim devam edecektir. Nitekim Sonsuz boşlukta sayısız madde bütünlüklerinden, içinde bulunduğumuz evrenin dâhil olduğu, madde bütünlüğünde evrim insana kadardır. İnsan şekli ile hal ve yapısı ile mikrodan makroya bütün evrimi temsil eder. İnsan denince mikrodan makroya evrim yapan varlığın bütün bilgi, bilinç ve deneyimlerinin topyekûn halde yansımasıdır. O bütünlüğü ile evrim bilgilerini genlerinde kotlanmış olarak bulundurur. Aynı zamanda insan ruhsal enerjisi ile irtibat kurma liyakatine sahip olmuş varlığın kendisidir. Bu çok önemli bir nokta olup, başka bir evrim esasın başlangıcıdır. Varlık insan basamağına adım attıktan sonra da hakiki insan olma yolunda evrimine devam eder…

         Her şey enerjidir. Bütün oluşumlar enerjinin hal ve şekil almasıdır. Varlıkların taşından toprağına, otundan hayvanına muradı insanadır, insan olma yolundadır. Var olabilmek, varlığını devam ettirebilmek için mahşeri bir evrim süregelmektedir. Nitekim varlıksal boyutta enerji evrime göre yoğunlaşıp bütünleşmesine göre varlıksal sınıflar oluşmaya başlar. Bu bütünleşme insan boyutuna ulaştığında apayrı başka bir esasa girilmiş olur. Şartlar, olanak ve olasılıklarla liyakatin oluşması tanzimi, düzeni ve sürekliliği, bütünsel oluşuma enerji olarak katılımı devreye sokar. Burada düşüncenin enerji olarak gücü, yaptırımı, yaratımı sistemin düzeni ve sürekliliğinde sanıldığından çok büyük etkisi vardır.

Orhan Yarat – 24.8.2010  *ruhsalboyut.com*

 

 

 

 

İçinde bulunduğumuz şuur realitesi nedenile bu soruya ancak akıl yürüterek cevap verebilir ki o takdirde cevap gerçeğin çok uzağına düşer. Çünkü bu gerçek, aklın erişebileceği sınırların ötesindedir. Yine de çok önemli bir bilgidir ve inancımız kadar göz önünde tuttuğumuzda bütüne o oranda zararımız azalır.

Tüm yaratılışla bütünlük bilgisi gerçek anlamda anlayıp yaşamamız gereken bir bilgidir. İnsan parçalardan bütüne gittiği sürece bu bilgiyi kavrayamayacaktır. Virüsler, bakterilerle, gökte uçan kuşla, bahçedeki ısırganla, gökteki yıldızlarla bütünlüğümü nasıl anlayabilirim.

Yüce Sistem tüm insanlığa yol gösteriyor ve bunun kolay yolunun sevgi olduğuna işaret ediyor. Sevgi çok yüksek bir şuur gücüdür. Bu güç hem olayları kavramamızı, kendimizi bilmemizi, varoluş sebebimizi anlamamızı ve varoluş sebebimizin bize yüklediği görevi yerine getirmemiz için daha farklı ve daha yüksek güçlerimizin uyanmasını sağlar.

Sevgi şuuru, sevgi ahlakı üzerine yapılanır. Sevgi şuuru insanlara önemsiz görünüyor. İnsanlar sevgiyi dünya kazançları üzerine bina etmeye çalışıyorlar ki bunun da sonucu günümüz dünyasının artık insanlığa hizmet edemeyecek hale gelmesidir.

 “Gerçek bütünlüğe ulaşamamış her insan paramparçadır, her parça yalnızlığını yaşar ve bunu dünya nimetleriyle tümlemeye çalışır. Para, mal mülk, mevki, şöhret nedir ki; bunların hiç birisi size evinize dönüşünüzde refakat edemez.

Bütünlüğünden soyutlanmış olarak yaşamak gerçek yaşamından da uzak yaşamaktır, ruh yalnızdır, ego yalnızdır, duygular yalnızdır ve bu yalnızlık her insana bu gün kaynağını bilmediğiniz çeşitli ruhsal sıkıntılar olarak yansır. www.ayseli.org”

Zaman hızla değişiyor. Mikrodan makroya bütünlüğümüz anlaşılmadıkça yeni zamanı karşılamamız mümkün olmayacaktır. Tek yol, iyilik, doğruluk, karşılıksız hizmet, bilgi ve sevgi ile kendimizde değişimi yaratmaktır.

Güney Haştemoğlu – 27.8.2010 – *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Bizler, dünyamızdaki beşeri hayatın maddesel çekimi üzerinden manevi değerleri harabiyete uğratılmış, parçalanmış varlıklarız. Her birimiz bu parça parça olan halini bütünlemek için çalışmadadır. Fakat hepimizin maddesel çekimin etkisinde oluşu, bütünlenme isteğini yanlış yerde aramasına neden olmaktadır.

         Dünya üzerindeki her varlık yaşamaya devam ederek, üreterek, hizmet ederek ekolojideki (işleyişteki) yerini almaktadır. Maddenin en büyük parçası maddenin en küçük parçasında gizlidir. En küçüğü kavramadan en büyük olanı hayal bile edemeyiz. Bugün bilinen, atomun en küçük parça olduğudur, onun üzerinde yapmış olduğumuz araştırmalar işleyişin nasıl olduğunun açıklayıcısı olacaktır. Gözle göremeyeceğimiz kadar küçük bir atomun içinde, birbiriyle etkileşim halinde iki büyük kuvvet bulunur. Bu kuvvetlerin değerleri öylesine hassastır ki, birinin biraz daha az veya biraz daha fazla olması atomdaki tüm dengeleri alt üst eder. Dolayısıyla atomun yapısı bozulur, parçalanır ve maddeyi oluşturamaz. Demek ki hayatta canlı kalabilmek, bir şeyleri oluşturmak bu kadar hassas bir dengeyi tutturabilmemize bağlıdır. Bizdeki her parçalanma da göremediklerimiz üzerinde oluşturduğumuz bu dengenin bozulması şeklinde olmaktadır. “Ben deriz, biz deriz, ruh deriz, ego deriz.” Ezber şeklinde öğrendiğimiz bu konuları, tecrübe ederek kavrayamadığımız haliyle konuşuyor olmamız bizde parçalanmaya neden olur. Yüce âlemin bizden istediği ise, bütünün bir parçası olmamızdır. Bütünün bir parçası olmamızda ilk önce kendimizi bütünlemekten geçecektir. Kendimizi bütünleyebilmemiz, en ufak parçamızdan başlayarak O’nu yaşamakla olacaktır. O’nu birazda olsa hissetmek bizdeki dengelerin yerine gelmesini sağlayarak, vazifeliliğimizi bilmemize neden olacaktır.    

Mikrodan, makroya yaratılış ile olan bütünlüğümüz çok hassas olan dengenin korunması üzerindeki vazifelilik bilincidir.    

Tarık Öztürk – 29.8.2010 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

 

         Tüm yaratılış içinde insanın yerini sorguladığımızda, onun yaratılış amacı ve vazifesi akla gelir. Zira tüm varlıklar belli sebeplerle ve fonksiyonlar görmek üzere yaratılırlar. Tüm varlıklar bütünün anlamlı birer parçası oldukları için birbirleriyle ilintidirler. Tıpkı vücudun birbirinden uzak olan organlarının vücudu bütünleyen bir parça olmaları gibi, evrendeki en küçükten en büyüğe kadar olan canlı ve cansız tüm varlıklar bir bütünü oluşturan anlamlı parçalardır.

         Hayvanların, bitkilerin ve maddenin atom altı parçacıklarının zeki varlıklar olduklarını ortaya çıkan yeni bilgilerden sonra insanın diğer varlıklardan üstünlüğünün ne olduğunun yeniden düşünülmesi gerekiyor.  Hayvanlar, bitkiler ve tüm madde mükemmelen vazifesini yerine getirirken, insanın bütüne katkısı mı, yoksa zararı mı fazladır acaba?

         Bütünün bir bölümü acılar çekerken, diğer bölümleri de acı içinde olsalardı yaşam dayanılmaz olurdu. Ancak evreni bir vücut olarak düşünürsek, bir organ rahatsız ise vücut da rahatsızdır. İnsan  çevresindeki ihtiyaçların farkına varırsa, vücuttaki kök hücreler gibi, nerede ihtiyaç varsa oraya güç verir ve iyileştirmeye çalışır. Bu anlamda sürekli bir vazifelilik vardır. Bütüden ayrı kalmak yaşamın anlamını ortadan kaldırır. 

Altan Gürol – 30.8.2010 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.