TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]

HAFTANIN KONUSU

"Hayatını yaşamak" sevgi boyutuna geçmektir

         Hayatını yaşamak nedir? Bu soruya aşağı yukarı herkes aynı cevabı veriyor: Sağlıklı, mutlu ve güçlü yaşamak; sıkıntı, üzüntü, acılar olmadan canının (veya nefsinin) istediği gibi yaşamak!

         Toplum bilincindeki düşünceleri kopyalayarak yaşayanlar, daha fazlasını bilemezler. Ne var ki ruhsal bilgileri alanlar da kendilerini bu ağdan kurtaramıyorlar.

         Neden dünyadayız, tekâmül için! Tekâmül nedir? Varlığımızın gerçeğine ulaşmak! Varlığımızın gerçeğine nasıl ulaşırız? Ruhsal gerçeklik bilgilerini ezberleyerek değil yaşayarak! Yaşamadığımız bilgiyi öğrenemediğimiz günlük sıradan işlerde bile açıkça ortadadır. Tecrübeli insanlara güvenilir. Tecrübenin değerini bilmeyen yoktur. Ruhsal Bilgileri yaşamanın ilk adımı, vicdanımızın, kalbimizin, aklımızın birlikte tartarak iyi ve doğru kabul...

devamı...   

HAFTANIN KONUSU

Gerçek Başarı

         Hayatta başarı her insanın istediği şeydir. Dünya realitesinde aile, meslek, para, şöhret, mevki sahibi olmak, kısaca güç sahibi olmak başarıdır. Ancak Gerçek Yolunun yolcuları, ruhsal realiteye adım atmış olanlar için dünya realitesinin başarıları Yaratan'ın onayı ve izniyle birleşmedikçe başarı değildir. Büyük Makamın onayı ve izni olmadan elde edilen durumlar kazanç gibi görünse de bilakis kayıptır.

         O'nun onayı ve izni doğru yapılan ve doğruluğu devam eden çalışmalaradır. Doğruluk çok geniş bir kavram! Doğru olan aynı zamanda iyi olan, başkaları için bir hizmete dönüşen, bilgiyle gayretle ve hepsinden önemlisi sevgiyle yapılan işlerdir.

         Gerçek başarı için doğru, iyi, hizmet, bilgi ve sevgi, her biri gerçek güçlerdir. Aklımız, mantığımız... 

devamı...   
HAFTANIN KONUSU

Uyanışı sağlayan nedenler herkeste farklıdır

         Herkes aynı nedenle aynı noktadan uyanmıyor. Çok farklı etkenlerle uyanıyor.

         Biz kimin nasıl uyanacağını bilmiyoruz. O nedenle güzel örnek oluşturmak yapacağımız en doğru hizmettir. Eğer kişi soru soruyorsa, cevap sadece soruya verilmelidir. Doğru bir cevap verildiğinde zaten daha fazlasını sorması için ipuçları verilmiştir. Sormuyorsa o noktada bırak, zorlama.

         İnsanlara çok farklı bilgiler verilmektedir. Kaynak tekdir, bilgiler farklıdır. Fark hitap edilen her grubun, uyanmak için ihtiyaçlarının farklı olmasından kaynaklanır. Kimi zaman grubun bilinci yüksek olmasına rağmen çok basit gibi görünen bilgiler verilebilir. Belki grup çok büyük görev yapacak durumdadır da önemsiz gördüğü yanlışlardan kaybetmektedir...

devamı...   

HAFTANIN KONUSU

İnancın ahlakı sevgi ahlakıdır

Dünya bilinci içinde kalan iyi ahlak ile inanan kişinin ulaşması gereken iyi ahlak çok farklıdır. Dünya bilinci ahlakı içinde dünya hakları, dünya görevleri vardır ve hepsi ego ile sınırlıdır. Bu ego incelmiş, nazik bir ego olabilir, ama egodur. Çünkü egonun ahlakı bir sevgi ahlakı değildir, ego asla koşulsuz sevgiyi anlayamaz! Dünya bilincinin hak ve görev anlayışı sevgi ahlakına dayanmaz. Zaten dünya olaylarına, dünya yaşamına bakınca bunu görmemek mümkün değildir.

Yaratan'a, kendi varlığının esası olan Öz'e inanan, iman eden insanın bilinci artık dünya bilinci değil ruhsal bir bilinçtir ve varlığımızın ihtiyacı olan bilinç sevgi bilinci ve ahlakı sevgi ahlakıdır. Gerçek dünya yaşamı sevgi bilinci ile mümkündür. Ruhun gerçekte bir sevgi enerjisi olduğunu anlarsak, dünya yaşamının zaten ruhsal bilinçle olması gerektiğini de anlarız.

Dünya bilinci ile maddeyi...

devamı...   

HAFTANIN KONUSU

Rehberlik bilgide değil, eylemdedir 

         Bilgiler, gönül/şuur/zaman yolculuğumuzun safhalarıdır. Bilgi atmamız gereken adımın eylemi olarak görülmelidir. Bilgiyle adım dediğimiz eylem gerçekleşmiyorsa, bilginin gönülle, şuurla, zamanla bağı kesilir. Yolculuk durur. Ne var ki eskide kalan bilgi akılda yerleşmiştir. Daha sonraki safhaların, zamanların bilgisi verilse dahi eğer hala eyleme dönüşmeden öylece kalıyorsa, akla yerleşen bilgi yeni bilgiyi kendine uyduracaktır. Buna yeni bilgiyi aklîleştirmek diyebiliriz. Çünkü eski bilgi artık akılda yerleşmiştir ve yeniler eyleme geçirilmedikleri için gönle uğramadan akıldakine uymak zorundadır.

         Bilginin zamanla vahşi bir hayvana dönmesi şeklindeki benzetme, yeni olanı ya reddetme ya kendine uydurma gücünü kazanması demektir. İnsanın bundan kurtuluşu ancak her bilgiyi eyleme çevirerek gerçeğin/ zamanın/ gönlün sesini içinden duymasıyla mümkündür...

devamı...   

HAFTANIN KONUSU

Korkmayın ve üzülmeyin

Korkularımız, karamsar ve endişeli olmamız, her türlü üzüntümüz kendimizi yalnız zannetmemizden kaynaklanır. Yalnız değiliz! Bizi yaratan, koruyan kaynak hemen yanımızdadır. Onun bizi sevdiğini ve koruduğunu hissetmek, varlığını somuta çevirmek, inançla, içimizdeki doğruluk, iyilik ve sevgiyle mümkündür.

Endişe ve korku gerçek varlığımızla bağımızı kopartır ve özgürlüğümüzü ortadan kaldırır. Varlığın özgür olmadığı noktada gelişim, yükseliş durur ve kazançlar kaybolmaya başlar. O kazançlar ki bir çizgiye ulaştığında bizi üst bilince taşırlar.

Yanlışlarımızdan kaynaklanan üzüntülerle, İlahi Planın işleyişini anlamıyor olmamızdan ileri gelen üzüntüleri mutlaka ayırt edebilmeliyiz. Üzüntü bizim yanlışımızdan kaynak-lanmışsa gereken dersi almak ...

devamı...   

HAFTANIN KONUSU

Esastan ayrı kalmak

          İnsanın varlığı çok büyük, çok muhteşem bir esasa sahiptir ve bu esas insanın yaratılış amacını, o amacı yerine getirebilmesi için gereken büyük gücü taşır. O esasa biz varlığımızın en yüksek noktasındaki, özündeki DNA'sı diyebiliriz.

         Dünya bilinci içinde olan bizlerin bugün, içinde olduğumuz realite itibariyle o esasla ilgili anlayabileceği en üst sınır o esasın sevgi ve birlik olduğudur. Bedenimiz sevgi ve birlik esasına hizmet için yaratılmıştır. Dünya realitesi, dünyaya hâkim olan zihniyet iyi, kötü veya yanlış, doğru anlayışımız sevgi ve birlik esasına aykırıdır ve insan bu nedenle esastan ayrı, uzak bir yaşam sürüyor.

         Esastan ayrı kalmanın O'nun birliğinden uzak kalmak, her türlü hayırdan uzak olmak olduğunu ve bunun bir varlığın sonuçta yok...

devamı...   

HAFTANIN KONUSU

Bugünün Önemi

         Ruhsal konularla ilgilenenler hep "an" değeri ile ilgilenirler. An, bugünü değerlendiremeyenler için çok ince, çok yüksek, çok hızlıdır. An kıldan ince, kılıçtan keskindir. Yunus Emre ise "çok dar derler, varıp üstüne evler yapasım gelir" diyor. Yaşayabilen için an, çok geniş, zaman ve mekân ötesi!

Önce bugünü anlamak, bugünün hızına yetişmek gerekiyor. "İki günü aynı olan kayıptadır" bilgisini Peygamberimiz vermiştir. Evvela bugün dünden farklı olmalıdır. Bu farkı yaratacak güce ve bilgiye sahibiz. Bugün dediğimiz zaman dilimi, kontrol altında tutabileceğimiz, bir süredir. Çünkü bugün'ün ne olduğunu anlıyoruz. Hâlbuki an dediğimizde an'ın ne olduğunu anlamıyoruz. Örneğin "en son anın içinde bulunmaktasınız. Varlığınızı ebedileştiriniz" ifadesini gerçek manasıyla anlamadığımız için bizde değişim yaratmıyor. Öyleyse bu bilgi neden verilmiştir?

devamı...   
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93235351 kişi ziyaret etti, Şu anda 85 kişi sitede.