Kişisel  Sorumluluğumuz

         Güzel ve anlamlı bir ata sözümüz, her koyun kendi bacağından asılır, der. İnsan akıl ve gönül ile donatılmış bir varlıktır. Bir sosyal ortamda dünyaya geliyor, o sosyal ortamın kültürü ile büyümekteyiz. Kültür iki tarafı keskin kılıç gibidir. Bir noktaya kadar gelişmemizi, uyumu öğrenmemizi sağlar, bir noktadan sonra da eski bilgiler, eski değer yargıları ile bizi zincirler ve bir taraftan gelişmemizi durdururken,  yeni doğrulara, yeni iyilere, yeni bilgilere uymamızı engeller. Akıl ve gönül bunun için vardır; sosyal ortamımızın kültür baskısına boyun eğmemek yeni doğrulara,iyilere ve bilgilere uyum sağlayabilmek için. Toplum kültürünü aynen kabul, rahatlık ve rehavet yaratır; zihni tembelleştirir; gönlü susturur.

         İnsanlık tarihini değiştiren, insanların iyi ve doğru olanı görmelerini sağlayan insanlara bakınız; peygamberler, filozoflar, mucitler, kaşifler, devrimciler ve bu kişilere destek verenler. Bütün bu insanlar toplumun onlara dayattığı kurallara, inanışlara, kalpleriyle, akıllarıyla karşı çıktılar. Onlar farklı yaşadılar ve insanlığa canları pahasına hizmet ettiler.

         Kalbimiz; ilahi bilincimiz, sevgi bilincimiz, hizmet bilincimizdir. Aklımız kalbimizin emrinde büyük bir gücümüzdür. Düşüncemizi ve eylemimizi bu iki koordinat üzerinden, kalp ve akıl üzerinden değerlendirmek zorundayız. Yoksa herkes ne diyor üzerinden değil. Başkalarının, bu bazen aile fertlerimiz de olabilir, yanlış düşüncelerini korkarak, çekinerek, utanarak, baskıya boyun eğerek kabul edenler, o yanlış düşünenlerle aynı ebedi kaderi, aynı acı akıbeti paylaşırlar. Çünkü korkmak, çekinmek boyun eğmek, yanlış tutumların mazereti değildir; çünkü insan büyük bir akıl ve büyük bir gönülle donatılmıştır; çünkü yeni iyinin yeni  doğrunun ve  yeni bilginin arkasında sorumlu olduğumuz İlahi Plan vardır.

(Güncelleme: 30/01/2006)