Bilgilenme ve Şuurlanma
Bilginin bilgisizliğe dönüşmesi gibi ani bir reaksiyon yoktur. Bir şeyi biliyorsak, o şeyi öğrenmişsek, bunu yaşayarak da varlığımızla kanıtlamış oluyoruz, Bu sebeple de inkâr etmeniz mümkün değildir. Bilgilenmek için belli bir süreç geçirmekteyiz. Bu süreç içerisinde gördüğümüz gibi tecrübeler vardır, bu tecrübelerdeki yanılmaların bağlantıları vardır. Başka yanılgılarla bunları bağlamazsak, bütünsel bir görüş ve tecrübeden sonra ona bağlı konuları da düzeltmezsek, bu durumda onlar diğerlerini de bozacaktır.
İdraklenme ve şuurlanma, bir çiçeğin büyümesi gibi yavaş yavaş gerçekleşmez, bir anda ortaya çıkar. Farkında olmadığımız yani şuur düzeyimize aksetmeyen bu faaliyet, derin şuur dışımızda birikmiş olan bilgilerimiz vasıtası ile astralde meydana getirmiş olduğumuz bir çabanın sonucu olarak, değişik kombinasyonlar halinde büyük bir çalışma şeklinde devam eder. Sonunda da, bizim en liyakatli olduğumuz, bu bilgiyi gerçekten kullanabilecek hale geldiğimizi ispat ettiğimiz andan itibaren, o bilgi bizden bize naklolur. Yani kendi içimizden tekrar şuurumuza, şuur seviyemize yansır. Bu bir anda olup bitmiştir. Belki arkasında çok büyük bir çaba vardır fakat bunun nasıl olduğunu hiç anlayamayız. Ama biz bir meselenin eğrisini, doğrusunu anlama gayretini kendi varlığımızda sürdürebilirsek, böyle bir arzu ile yaşarsak, muhakkak ki birçok sorunlarımızın idrakine varırız.
Bazen dışarıda olan bir olay ile içimizdeki sonuç birbiri ile birleşir. Karşımızda bir olay olur, onu gözleriz ve o gözlemin sonucu ile içimizde bulmuş olduğunuz sonuç birbiri ile çakışır ve bir idrak meydana gelir. İçerdeki sonucun dışarıya vurmasını sağlayan, dışarıda meydana gelen değişiklikler bir çeşit olaylardır. Onun için gözlemlerimizde dikkatli ve takipçi bir gözle yaşamak lazımdır. Her gözlemin sonucundan bir şeyler çıkartarak, kendi içinizdeki varlık bilginizle karşılaştırıp, pratikte o hayat içerisinde uygulayabileceğimiz bir enerjetik alan yaratmak da mümkün olacaktır.
Şuurlanmanın tanımını, 'farkında olmadan öğrendiğimiz bilgilerin farkına varmak' şeklinde yapabiliriz. Şuuraltına yahut şuur dışına kaymış olan bilgilerimizin orada adeta bir depoya atılmış, istenmeyen eşyalar veya istenmeyen kitaplar şeklinde kalmayacaktır. Zaten bilgilenme şuurlanmayı, dolayısıyla tekâmülü sağlayacaktır. Tekâmülde zaten şuurlanma demektir. Her şuurlanma bizim tekâmül hızımızı arttırır. Tekâmül hızımız arttıkça da bu durum bizim bilgi almamızı, bilgi enerjisi ile temasımızı şiddetlendirecektir. Bunun için bilgi ile şuurlanma arasında çok sıkı bir iş birliği vardır.
‘Ruhsal Arşiv’
05.01.2009 *ruhsalboyut.com*