|
Öğüt Dolu Bir Hikâye
Vehbi Koç, tropikal iklimde yaşayan küçük bir kurdun hikâyesini anlatıyor:
“Kurt, Hindistan cevizinin kabuğunu delerek içeriye gir miş. İçerisi mümbit olduğu için yedikçe büyümüş. Bir gün Hindistan cevizinin içinde yiyecek bir şey kalmamış. Kendi de kocaman olmuş, sırtı Hindistan cevizinin kabuğuna dayanmış; kabuğu bir türlü kıramazmış. Yiyecek de kalmadığından başlamış zayıflamaya. Nihayet o kadar küçülmüş ki, ilk açtığı delikten küçücük bir kurt olarak dışarı çıkmış.”
03.12.2007
| | | |
|
|
Düşünce İle Her Şey Elimizde
Yaşamınızda bir hedefe ulaşmayı ya da birçok sorundan kurtulmayı istiyorsanız, beyninizi yönetmeyi, düşüncelerinizi değiştirmeyi öğrenmek zorundasınız. Hiçbir sorunun çözümsüz olmadığını ve her şeyin insanda saklı olduğunu unutmayın. Doğa yasaları öyle konumlanmış ki, bir şeyi büyük bir güçle istediğinizde, bunun gerçekleşmesi için inanılmaz şekilde gelişmeler üst üste gelebilir. İçinde yaşadığımız kozmik sistemde, bütün güç ilişkileri bu yasaya dayanır. Bir şeyi şiddetle istemek manevi gücü besleyen çok önemli bir kaynaktır. Bir düşünürün bu çerçevede söyledikleri: «Duygularınızın şiddetini bilseydim gelecekte atacağınız adımların büyüklüğünü de size söyleyebilirdim.»
Bizler, nefretlerimizi veya ...
| | | devamı... | |
|
|
Her Sorun Bir Fırsattır!
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de penc ereye oturmuştu. İnsanların bu engele karşı davranışlarını incelemeye koyulmuştu. Ülkenin en zenginleri, en güçlü kervanları, saray görevlileri birer birer geldiler. Vakit öğleyi bulmuştu. Gelenlerin hepsi de kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu da; 'Halkından bu kadar vergi aldığı halde saray yollarını bile temiz tutamıyor' diye yüksek sesle kralı eleştirdi. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Yoldaki engeli görünce sırtındaki ...
| | | devamı... | |
|
|
Her Şeyi Sev
Aşk sufinin yoludur. O sufi düşüncesinin temelini oluşturur. Sufinin yaptığı her şey, aşktan kaynaklanır. Sufıler, Tanrı'nın aşkın kayn ağı olduğunu bilirler. Aşk iki taraflıdır, merhametin yol olduğu bir yerde, biz Tanrı'yı sevebiliriz o da bizi sevebilir. Tanrı'nın bizim üzerimizde merhameti olabilir; bizim Tanrı üstünde merhametimiz olamaz. Fakat Tanrının yarattıkları üzerinde merhametimiz olabilir ve bu da aşkla olur. Attar der ki, Sufi Rabia'ya şeytandan nefret edip etmediği sorulduğunda cevabı şöyle olur, "Tanrı'ya olan aşkımdan ondan nefret etmeye zaman kalmıyor."
| | | devamı... | |
|
|
|
|
Akıl Yürütmenin Önemi
Akıl, şaşmaz bir kriter olarak kullanılmamalıdır. Bir Çin özdeyişinde söylendiği gibi, gerçeğin bin yüzünün olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Mantığa doğru gelen, uygulamada yanlış olabilir. Gerçekliğin araştırılmasında yanılmamak için, sadece aklın görüşüne değil, gözlem ve deney sonuçlarına da dayanmak gerekir, Zihnimizin dışında olan bilgilere, zihnimizi dışarıya açarak erişebiliriz; sadece akıl yürüterek, zihnimizde kurgular oluşturarak değil. Görünene, görünüşe aldanmadan, fazla güvenmeden, süreçlere analizci bir bakışla derinlemesine bakmak gerekir. Akıl sadece akıl yürütmeyle değil, bilgiyle yönetilmelidir. Karşılaştığımız son derece karmaşık sebepler yumağının ...
| | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI
Gönül ve Vicdan Nedir?
Gönül var oluşumuzdan bu yana sevgimizle büyüyen içimizdeki en büyük hazinemizdir. Bununla ilgili pek çok deyim ve atasözü küçüklüğümüzden bu yana hep kulağımızın bir köşesinde yer etmiştir. Gönül biz büyüdükçe büyüyen bilgilendikçe her yanımızı saran bir sıcaklık ve büyük bir ışıktan ibarettir. Gönlümüzü temiz tutmak bizi yaratana ve yüce sisteme duyduğumuz en büyük saygı göstergesidir. Gönlü temiz olan insanda kıskançlık, kötülük, bencillik gibi duyguları içine alan egodan eser yoktur. Gönül pozitiftir, gönül sevgimizle yoğrulur büyür ve tüm benliğimizi sarar. Gönül ile vicdan birbiriyle bağlantılı hareket eder. Bir kişinin gönlü kapalı...
| | | devamı... | |
|
|
Gerçek Hoşgörü
Yaşadığımız toplum içinde insanlarla ilgili tanımlar yapıyoruz. Sürekli olarak dışımızla uğr aşıp, pek çok şeyi tenkit ediyoruz. Ayrıntılar içinde boğuşuyoruz. Mevcut enerjimizi süratle tüketiyoruz. Tenkit etmeye yanaşmadığımız bir kişi var, o da kendimiziz. Biliyoruz ki, temelde her şey, insanın kendini tanımak istemesiyle başlar. Bu isteğin merkez olması gerekir. O halde ne yapmamız gerekiyor? Bu sualin cevabı çok sade ve açıktır.
Dünya hayatının icaplarından biri nedir? Hata… Hatalarımız. Ruh denen varlığın hata yapması çok ...
| | | devamı... | |
|
|
Yunus Emre'nin
Yobaz Molla Kasım
İle İlgili Kehaneti
Bir halk söylentisine göre; Yunus Emre'nin şiirleri 300, 500 tane değildi. 3000 şiiri vardı ve bunlar bir kitapta toplanmıştı. Bu kitap Molla Kasım adlı bağnaz bir hocanın eline geçti. Bu hoca akarsu kıyısında oturup şiirleri okumaya başladı. Dine aykırı gördüklerinden 1000 tanesini yaktı, 1000 tanesini de suya attı. İkibin birinci şiire gelince şu sözlerle karşılaştı:
"Derviş Yunus, bu sözü eğri büğrü söyleme,
Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir!..."
17.11.2007
| | | |
|
|