Birliği Hissederek Yaşamak
Birlikten anladığımız ne olursa olsun, sübjektif olacaktır. Çünkü herkesin zihninde aynı düzeyde, aynı güçte ve aynı nitelikleri taşıyan bir birlik kavramı yakalamak çok zordur ve hatta mümkün değildir. Her varlık, diğer bir varlığın tamamlayıcısı olduğuna, o varlığı tamamladığına, kendisiyle çevrenin bir bütün teşkil ettiğine dair kendine has bir bilgiye ve duyuşa sahiptir. "Ben ve o", "onlar ve biz" ayırımını yani düaliteyi hepimiz biliriz. Acaba birlik dediğimizde, aslında ben derken onu, onlar derken bizi kastetmiş olmuyor muyuz?
Hepimiz, birtakım bencil ya da egoist düşüncelerimizin bize her zaman hayır getirmediğini fark ederiz. Bu derecedeki bencilce düşünceler bizi mutlu etmiyorlar. Bize gelişmemiz için herhangi bir yol, her hangi bir ışık tutmuyorlar. Vicdanımız bu konuda rahat olmuyor, hep bir burukluk ve sıkıntı içerisinde oluyoruz. Ama birlik olduğumuzda ki, bu bizim kapasitemize kalmıştır, kendi kendimize bir bütünlük oluşturabiliriz. Kendi içimizdeki açmazlardan ve çelişkilerden kurtulmamız mümkündür. Ya da etrafımızda bulunan, bize en yakın olan insanlarla, gerçek, samimi bir ilişki içerisinde bulunabiliriz. Elbette, gerçek ve samimi ilişkiyi, zihinden zihne, vicdandan vicdana uzanan bir ilişki tarzında ele almakta yarar vardır. Bunu zamanımızın yozlaşmış ilişkileri tarzında düşünmemeliyiz.
Acaba bize en yakın olan insanlarla aramızdaki ilişkilerde bunu nasıl halledebiliriz? İkili, üçlü veya çoklu ilişkiler içerisinde pozitif düşüncemizin, pozitif bir ayıklama ve ayrışma içerisinde olmasından başka çare yoktur. Yani insanları iyi niyetle ele alır, onlara karşı yıkıcı, tahrip edici, eleştirel ve kötüleyici davranmazsak egosallıktan uzaklaşırız. Onlara daima şefkat, merhamet, anlayış, affedicilikle, sevgi dolu yapıcı ve pozitif dediğimiz insancıl yaklaştığımızda, egomuzun sivrilmesine engel olabiliriz. Çevremizdekilerle bu türden ilgi bağları kurmaya çalıştığımızda, egomuzun çeşitli kalıplar içerisine girerek türlü biçimde maskeler altına gizlenerek ortaya çıkmasına ancak pozitif bir enerji alanı yaratmak yoluyla dur diyebiliriz.
Pozitif bir enerji alanı yaratma ve o alanın içinde bulunma uygulaması, esneklik gösterebilmekle mümkündür. Eğer her insana karşı, elbette yerinde ve dozunda olmak kaydıyla, hoşgörülü ve sınavlarını da düşünerek esneyebilen bir şekilde kalabildiğimiz sürece, biz pozitif bir uygulama yapıyoruz, demektir. "İnsanlarla uyum sağlamayı baştan kabul edeceksiniz," dediğimizde, bu uyumun; şuursuzca bir uyum sağlama olduğu düşünülemez. Sözü edilen uyumun, karşı tarafın da hayat içinde imtihanları olduğunu hesaba katarak ortaya çıkması gerekir; bu asla kendimizi körleştirmek tarzında bir uyum sağlama da değildir. Bunları makul vicdanımız yoluyla halletmemiz gerekir.
Birliği hissetmek ve yaşama geçirmek için ihtiyacımız olan pozitif enerjetik alanımızı genişletme imkânlarına, ancak pozitif isteklerde bulunup, pozitif yönde esneklik gösterip uyum sağlama kapasitemizi arttırdığımız sürece sahip olabiliriz.
‘Ruhsal Arşiv’
05.01.2009 *ruhsalboyut.com*