Yeni Çağ’a Hazırlık
Yeni Çağ'a ayak uydurmak için sadeleşmemiz, eski realiteleri terk etmemiz ve böylece yeni Gelen'e yer açmamız icap etmektedir. En basitinden, eski eşyalarla yeni eşyaları bir arada tutar mısınız? Meselde dendiği gibi, yeni şarabı eski küpe koyar mısınız? Koymazsınız. Eski küp eski realite, eski bilgi demektir. Eski bilginin içerisinde eski inançlar, bağlılıklar ve eski putlar vardır. Yeni bir Bilgi'yle karşılaşacaksanız, bir yeniliğe doğru gidecekseniz, eskileri temizleme cesaretini, gücünü, bilgisini ve emelini yaşatmak lâzımdır. Yani zihni boşaltmanın yollarını aranmalıdır. Bu, sadeleşmek demektir.
Tamamen dejenere olmuş, yozlaşmış bir dünyada yaşadığımızdan, sadeleşmek zorundayız. Sadeleşmek demek, sade yiyip sade içmek, sade giyinmek, sade konuşmak demek değildir. Aslolan, zihinde sadeleşmek, ayrıntı dünyasından çıkmaktır ki onun yerine yeni bir şey gelebilsin. Yani eğrelti otlarını temizlememiz lâzım. Onlar bizim her tarafımızı sarmış. Tabi derinlere kök salmış ne kadar çok eğrelti otu varsa, onlardan kurtulmanın bedeli de o kadar ağır olur. İşte bu insanların ve milletlerin yeni realiteler karşısındaki ıstırabının kaynağını teşkil eder. Bir şeyden ayrılıp ayrılmamak... Bırakıp bırakmamak...
Görülüyor ki, bir şeyleri terk edebilme gücünü varlığımızda yaşatabilmemiz ve geliştirebilmemiz lâzımdır. Birçok şeyleri kolaylıkla terk edebilmenin imkânlarını aramak ve bu konuda antrenmanlar yapmak gerekir. Terki sadece manevi alanda değil, pratik hayatta da uygulayabilirsiniz. Örneğin sabahları çayı illâ iki şekerle değil de, birini bırakıp, tek şekerle içebilirsiniz. Önce o tek şekeri terk etmenin yoluna bakın.
Fedakârlık dediğimiz, kimliğini kurban etme prosesini önce kendimizde yaşamamız lâzımdır. Kendimizden hiçbir şey feda etmeden, zavallı koyunu feda etmenin hiçbir manası yoktur. O sembolik bir olaydır. Yani deniyor ki, "O koyunu keser gibi, içindeki diğer koyunları da sen keseceksin, yok edeceksin!"
Bir konferans özeti
17.09.2007