TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 7 Mayıs 2024 Salı

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


Yalnızlık Üzerine Düşünceler

         İnsan bir bilinç seviyesinde birbirine dayanıyor, birbirinden kopya çekiyor, enerjisini başkalarından tamamlıyor. Çevresinden sevgi, saygı, yardım, kısaca dostluk bekliyor ve hep bunları bulamadığından yakınıyor. "Dost arar isen, O'dur yalnızca gerçek dost" diye bir söz var. İnsan, Dost'u ancak O'nun Zatı'nda bulabilir. Çünkü ego'nun varlığı insanlar arasında gerçek dost olmaya engeldir. Kaldı ki O'nun Zatı'nın Dostluğu'nu da yaşayabilmek için egomuzdan kurtulmuş olmamız ve almayı terketmiş, karşılıksız veriş haline geçmiş olmak gerekir.

 

Belki yalnızlığı bir kaç ayrı anlamda düşünmemiz lazım. Birincisi günlük anlamda yalnız kalmak, çevresi, ailesi tarafından terkedilmek ki en çok korktuğumuz şeydir. Böyle bir yalnızlık korkusu egodan kaynaklanır ve toplumda teker teker herkesin yaşadığı bir ıstıraptır ve yalnız egolar, diğer yalnız egolara yardımcı olamazlar.

 

İkincisi ise, varlığını sadece O'na döndürmüş olarak, kimseden bir şey beklememek, geçici değerlerden uzak kalmak halidir. Kişi hem yalnızdır, çünkü herkesle arasına bir bilinç farkı girmiştir, hem de asla yalnız değildir, çünkü Büyük Yer' le birleşmiştir.

 

İkinci yalnızlık, insanlardan uzaklaşmak, aileyi terk etmek anlamına gelmiyor. Ancak, çevremizin bizi yolumuzdan saptırmasına da izin vermemek gerekiyor. Burada egomuz bütün gücüyle karşımızdadır; ailemizin, çevremizin istekleri doğrultusunda yaşamazsak, onlar bize kızarlar, küserler; bizi sevmez, saymazlar; sonuçta aile ve toplum içindeki statümüz kaybolur. Bu statü kimin ihtiyacıdır? Tabii ki egonun.

 

Bu noktada ailemize ve çevremize olan bağlılığımızın ve sevgimizin bir yönü daha ortaya çıkıyor:  Bizi sevmeleri, saymaları ve bir statü için kendimizi onlara bağımlı duruma sokuyoruz. Çünkü aslında biz kendimizi sevmiyoruz ve saymıyoruz. Biz gerçekte onları da sevmiyoruz ve saymıyoruz. Burada sahnelenen bir İlahi Komedya'dır. Kimse kimseyi sevmiyor, saymıyor, ama herkes birileri onu sevsin ve saysın istiyor. Bu sevgi için inanılmaz koşullara boyun eğiliyor. Sevgi ve saygı görme koşullarının çıtası her gün biraz daha yükseğe çekiliyor. Ve insan her gün biraz daha yalnız kalıyor. İşte gerçek yalnızlık bu.

 

Bu gerçek yalnızlığın bilincine varıp, bunun telafisini şundan bundan beklemek yerine, geçici değerleri bırakarak O'na yöneliş çok büyük bir aşama. İnsan buna aklıyla karar verip, yola çıkamaz. Bunun pazarlığı hiç olmaz. Gönülce yapılmayan vazgeçiş, işe yaramak şöyle dursun, egosunun kişiyi yerden yere vurmasına neden olur. İnsanı yola çıkaran ancak Tanrı Aşkı olabilir. Bu aşk yaşandığında zaten kendimizi, ailemizi, arkadaşlarımızı gerçekten sever, sayar, onların gerçek dostu oluruz. Bizden etrafa yayılan yüksek tesir en büyük hayır ve selamettir. Bu yalnız kalmayı gerçekten göze alarak, yalnızlıktan kurtulmaktır.


Ayşe Turhan


(Güncelleme: 20/12/2006)

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.