|
Farelerin Toplantısı
Hikâye
Bir gün fareler bir araya gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar. Pek çok fikir öne s ürülür. Hiçbiri kabul görmez. En sonunda genç bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir. Böylece kedi kendilerine yaklaşırken farkına varacak ve kaçabileceklerdir. Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır.
Bu arada bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu ve işe yarayacağını belirtir. “Fakat, kafamı bir soru kurcalıyor. Çanı kedinin boynuna aramızdan kim asacak?”
| | | devamı... | |
|
|
Bağlı ve Serbest Hatırlamalar
Hafıza, zamanla tamamen unutulmaya tutsak bir olayın yarım yamalak beyinde saklanması değildir. Böyle bir kabul ancak hafızanın noksan tezahüründen ve noksan mütalaasından ileri gelebilir.
Gerçekte hafıza ruhun, içinde yaşadığı bütün olayların en ince ayrıntılarıyla bir daha kaybedilmemek üzere kendisinde sonsuza dek saklamasına yarayan bir melekedir. Beyin baskısı altında olan hatırlamaların, bu baskıdan kurtulmuş olarak tezahür eden hatırlamalardan çok büyük farkı vardır.
| | | devamı... | |
|
|
Dinlerin Birliği
Muhiddin-i Arabi, bütün dinlerin Yaratan’dan geldiğine, ancak zamanın ihtiyaçlarına göre belirdiğine işaret ederek, hepsinin özde bir olduğunu söyler. Çünkü her biri Hakk’ın bir belirtisidir. Hepsinin hamuru Yaratan’ın, her şeyi Sevgisinden Vareden’in Sevgisiyle yoğrulmuştur. Böylece Muhiddin-i Arabi, kalbi ile her şeyi kucaklayarak der ki: “Kalbim her sureti alabilecek hale geldi. Onun için kâh ahular ortağıdır, kâh rahipler manastırıdır, kâh müminler evidir, kâh tavaf edenlerin kâbesidir, kâh Tevrat levhalarıdır. Benim dinim sevgi dinidir. Onun kervanı nereye yönelirse ben de beraberim ve dinim o dindir, imanım o imandı."
| | | devamı... | |
|
|
Osho Ashramı'ndaki en yeni Türk
Hürriyet Gazetesi, 16 Ocak 2006
Yer, Hindistan'ın Bombay kenti yakınlarındaki Pune şehri. Pune'yi diğer Hint şehirlerinden farklı kılan özelliği, Koregaon Parkı içinde kurulmuş dev bir ashram (kutsal yer ya da öğreti merkezi manasında kullanılıyor). Hepsi birer bordo entari giymiş, içinde yaklaşık 4 bin kişinin olduğu bu ashram'ın kurucusu ise Osho.
| | | devamı... | |
|
|
|
|
Olumlu Duyguların Yararları
Öfke, kaygı ve depresyonun olumsuz tıbbî etkileri ile ilgili deliller, göz ardı edilemeyecek bir birikim oluşturmuştur. Öfke ve kaygı kronikleştiğinde, insanların bir dizi hastalığa karşı direnci kırılabilir. Depresyon ise kişilerin daha kolay rahatsızlanmasına neden olmasa bile özellikle durumu ağır olan daha zayıf hastaların tıbbî açıdan iyileştirmesini engelleyebilir ve ölüm riskini arttırabilir. Eğer kronik duygusal sıkıntı zehir gibi bir etki yapıyorsa, bunun karşıtı olan bir dizi duygu da panzehir etkisi yapabilir. İnsanların öfke, kaygı, depresyon, kötümserlik, üzüntü ve ...
| | | devamı... | |
|
|
Beden ve Hücrelerdeki Organizasyon
Değişim Dergisi, Kasım 2003
Her hücre biyolojik organizasyon ve yö netimi, bizim vücudumuz içindeki biyolojik organizasyon ve yönetim esaslarını hatırlatan prensiplere ve yasalara dayalıdır.
Hücrelerarası düzenler, bizim insanlar arası kuruluşlarımızı ve toplum düzenlerimizi yöneten prensiplerin karşılıkları ile işlemektedir. Belki bizimkilerden daha çok çeşitli ve önemlidir. | | | devamı... | |
|
|
UMUT ve HAYAL KIRIKLIĞI
Umutlu olmak en önemli esaslardan biri. Umudu olmamak inancını yitirmekle aynı anlama geliyor. Bunlardan kastedilen ise elbet ki doğru umut. Hayal kırıklıklarımız yanlış umutlardan kaynaklanıyor. Kutsal bildiğimiz tüm değerlerin önüne doğru ilavesi yapmak gerekiyor: Doğru sevgi , doğru bilgi, doğru iyilik. Bir veli şöyle dua etmiş: “Tanrım benim boş umutlarımı kaldır.“ Bu umutlar, mevcut olmayan bir şeyin gereksiz yere beklenip durması ve gerçekte oyalanmadan başka bir şey değil. Umut, emredilen olduğuna göre, hayal kırıklığı istenmeyen bir durumumuz oluyor.
| | | devamı... | |
|
|
HAFIZA ve HATIRLAMA
Hafızayı, bir şeyi zihinde tutmak; hatırlamayı da zihinde tutulan şeyi bağlı şuur alanına çıkarmak di ye acele bir tanımlama yapılabilir. Konunuzun akışı bakımından daha geniş ve bilimsel anlamlarını araştırmak gerekir.
Dış tesirler; ya beyin kanalıyla veya doğrudan doğruya perispriye geçer. Böylece perispriye geçen bilgiler orada ebedileşir. Bunlardan bir kısmı, bazı şartlar altında beyin yolu ile tekrar bağlı şuur alanına çıkabilir.
| | | devamı... | |
|
|