|
Ruhsallık Dostluk Demektir
Ruhsallık önce, dostluk ve birliği gerektirir.
Dostluk ve birlik, sevgi demektir. Ruhsallık sadece bilgi ile olamaz. Bilginin eylemi gerekir. Bilginin eylemi ise sevgi yaratmıyorsa ya o bilgi yanlıştır ya da yanlış kullanılmıştır. Ruhsallık öldükten sonra lazım olacak veya ölünce bedeni terk ettiğimiz için mecburen o zaman yaşanacak bir durum değildir. Varoluş, dünya yaşamında da bir ruhsal ilişkiler ağıdır ve biz bu ilişkilerimizde ruhsallığımızla var oluruz. En basit günlük işlerde dahi ya ruhsallığımız ön plandadır ya da dünyasal zihnimiz. İster saksıdaki çiçeğimizi suluyor olalım, ister komşumuza günaydın diyor olalım, fark etmez bu bir ilişkidir ve bu ilişkide ya sevgi dostluk vardır, ya da hiçbir şey; veya daha kötüsü bıkkınlık, sıkıntı... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Sahip olma ve biriktirme alışkanlığı niçin ve nasıl aşılmalıdır?
Sahip olma ve biriktirme alışkanlığı kitle şuurunun bizde yarattığı bir durumdur. Kitle şuuru bizde sahip olma ve biriktirmenin gerekliliği konusunda bir mantık yaratır. Sahip olunan şeylerin bizim gelecek garantimiz, gücümüz ve sosyal itibarımız olduğunu zannederiz. Bu nedenle de sahip olduklarımızı kaybettiğimizde yıkılırız. Böylece özümüzle bağımızı koparırız. Sahip olma ve biriktirme yanlışlığı bütün yaşamı etkileyen sonsuz yanlışlar zinciri yaratmaktadır. Bu zincirle egomuza kilitleniyoruz. Yanlışlar sanki hızla çoğalan enerjetik varlıklardır. Sanki iki yanlış hemen sürüyle yanlış doğurmakta, onlar da kendi aralarında birleşerek sayısız yanlışlar yaratmakta ve her biri sanki diğerinden beslenmektedir... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Sır nedir, varoluştaki ve varlığımızdaki sır ne olabilir?
Sır, bilemediğimiz, anlayamadığımız ve herhangi bir yorum yapamadığımız, fikirlerimizin olmadığı olay, oluşum ve konulardır. Varoluşumuz ve varlığımız hakkındaki birçok bilgiyi, kutsal kitaplardan, tebliğlerden ve öğretilerden öğrendik ve öğrenmekteyiz. Varoluşumuz ve varlığımız ile ilgili bilgilerin şimdiye kadar anlatıldığı gibi basit ve mantık dışı olmadığını, aksine çok önemli neden ve sebeplere dayandığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu konuda her öğrendiğimiz bilgi bize varlığımızı, değerimizi ve sorumluluğumuzu hatırlatmakta ve fark ettirmektedir. Şimdiye kadar öğrendiklerimizden her şeyin hareket halinde değişim ve dönüşüme tabii olduğunu, zamansızlığın ve durgunluğun bulunduğu boyutlarda dahi hiçbir şeyin ebedi olmadığını, bir gün muhakkak değişim ve dönüşüme tabii olacağını anladık... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Gönül gözü nedir, açmak için neler yapabiliriz?
Gönül gözü O’nun her bir zerremize yansıyan ışığıdır ki ona sevgi şuuru da diyebiliriz. Gönül gözünün açılması aydınlanmadır. Aydınlanan kişinin görüşünü dünya maddesi kapatamaz. Aydınlanan kişinin dünya maddesine gereksinimi de kalmamıştır. Bedeni farklı biyolojik özellikler taşır. Aydınlanan kişinin herkes gibiymiş gibi algılanması hem diğer insanları şaşırtıp korkutmaması hem de onu anlayamayan insanlardan zarar görmemesi içindir. Bu yüksekliğe ulaşabilmek için ne yapılması gerektiği, insana madde içine bir nevi hapsolduğundan beri anlatılmaktadır. Peygamberlerin, bilgelerin, gerçek sanatçıların hepsi insana yükselmenin beş basamağını anlatmaktadır. İyi ve doğru olunuz, karşılıksız hizmet ediniz, gerçek bilgisini eyleme geçiriniz ve koşulsuz seviniz... | | | devamı... | |
|
|
|
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Meleke nedir, melekelerimiz nelerdir?
Yaşamda tekâmül ederek öğrendiklerimizi, birikimlerimizi ve tecrübelerimizi genlerimize kotlayarak dairevi bilinç bütünlüğüne ulaştığımızda melekelerimiz ortaya çıkar. Onun için meleke bir kazanç, elde edilen bir yetenek ve beceridir. Meleke sahibi olmak kolay değildir. Hangi konuya eğilim varsa, önce samimi olarak içtenlikle istemek gerekir. Yanlız öğrenmek ve okumakla da melekeler elde edilemez. Muhakkak yaşamak, hayatın zorluklarını, acılarını deneyimlemek gerekir. Sabır ve irade ise melekelerin kazanımında olmazsa olmazıdır. Ve zaman içinde çok çalışmak, çok mücadele vermek gerekir. Melekeler hayatı kolaylaştıran ve moral değerlerini güçlendiren artılardır... | | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Soru Sormak Niçin Önemlidir?
Dünyaya doğduğumuz günden itibaren sürekli olarak çevremizi anlamaya çalışırız. Konuşmaya başlamamız ile birlikte ise çocukluğumuzdan itibaren sorular sormaya başlarız. Etrafımızdaki eşyalara dokunarak ne olduğunu sorarız, bilmediğimiz kelimelerin anlamlarını sorarız vs. Ancak belli bir yaşa gelmemiz ile birlikte bu soru sorma ihtiyacını ve heyecanını yavaş yavaş yitirerek hayatımızı bir robot gibi monoton bir halde sürdürmeye başlarız. Halbuki bu bizim yaratılışımıza ters bir durumdur. Yüce Sistemin bizden istediği, herhalde bu soru sorma heyecanını yitirmememizdir. Sürekli olarak, soru sormaya devam etmeli; evreni, yaratılışımızı, hayatın anlamını, görevlerimizi ve daha pek çok konuyu merak etmeliyiz.... | | | devamı... | |
|
|

İnanç
“İnandık deyince bırakılıvere-ceğinizi mi sanıyorsunuz?” (Beyti Dost)
İnandıklarımız uyguladıklarımızdır. Uygulamasında olduğumuz her yaşam tarzı bizlerin inandıkları doğrultusunda hareket ettiği yerdir. Esaretimiz, uygulamamızdaki birleştirmelerin açığa çıktığı yerlerdir, kendimizi özgür kıldığımız yerlerde öyle. Bunun için neye, niçin inandığımızın farkına varmamız gerekir. İnancımız ne olursa olsun, O’nun bilgisi, üzerinden gidilecek tek yoldur. Buna ulaşma çabamız, kendimizi yetiştirme çabamızdan geçer. Kendimizi yetiştirme çabamız, O’nu her yerde, her şeyde, nefesimizde hissedişten geçer. Kendimizi yetiştirme çabamız, O’nu her yerde, her şeyde, nefesimizde hissedişten geçer.... | | | devamı... | |
|
|