Her Şeyin Bir Nedeni Vardır
Günlük olarak yaşadığımız zorluklar ve sıkıntılar kendiliğinden oluşmaz. Çok kişi ise yaşananları şansa bağlar. Düşünsenize bir, dünyadaki her şey şans eseri gelişseydi. Kim bilir ne olurdu? Bir bakmışız Afganistan, Amerika'yı istila etmiş.
Dünyada bazı kanunlar vardır. Yer çekim kanunu gibi. Bir elmayı avucumuzdan bıraktığımızda şans eseri bir seferinde aşağı düşüp başka bir zaman havada uçmuyor. Ya da suyu 100 dereceye ısıttığımızda su donmuyor. Hava durumunda nedensiz bir şekilde gelişme göstermiyor.
Hayatta tesadüf yoktur. Koç topluluğu yeniden yapılandırma çalışmalarının şans üzerine kurulu olduğunu bir düşünsenize. Tüm çalışanların isimleri kocaman bir çuvalın içine atılıyor ve kura işlemine göre ilk çıkan genel müdür, ikinci çıkan genel müdür yardımcısı derken bütün personel yeni görevlerine başlıyor. Saçma değil mi? Peki o zaman sen neden bazı şeyleri şans ya da kötü talih olarak açıklıyorsun? Senin yaşadıklarının istisna olacağı konusunda bir neden yoktur.
Bir adam, yıkılan evinin karşısına geçmiş; bir yandan ağlıyor, bir yandan, 'Ah evim! Çökmeden evvel bari bir haber verseydin de, ona göre tedbir alsaydım.' diye sızlanıp duruyordu. Birden harabeden bir ses yükseldi: 'Be adam! Ben sana, çatlayan duvarlarım, dökülen sıvalarımla 'çöküyorum' diye kaç senedir haber yolluyordum. Fakat seri her defasında bir avuç toprakla çıkıp geliyor, verdiğim haberi ağzıma tıkıyordun. Sen ikazlarımı duymak istemedikten sonra, ben ne yapayım?'
Başarılı insanların ortak bir özelliği, başarısızlıklarının sorumluluklarını üstlenmeleridir. Elde ettikleri başarılarının da kendi çabalarının sonucunda meydana geldiğini çok iyi bilirler. Başarılı olmayanlarsa, hayal kırıklığı yaşadıklarında kabahati başkalarında ararlar. Başarıyı da şans faktörü ile açıklarlar. Başarılı insanlar, hiçbir şeyi ya da kimseyi suçlamamak konusunda ısrarlıdırlar.
15.11.2007