Ruhçuluğun Amacı
Ruhçuluğun asıl amacı, şimdiye kadar insanlara semboller şeklinde verilen bilgileri açmak, açık, anlaşılır bilgiler haline getirmektir. Sonuç olarak kozmik öğretiyle uyuşmayan her türlü bilgi tasfiyeye uğrayacaktır.
Ruhçuluğun amacı; ruh madde ortaklığı ile yaşayan insanın amacıdır. Bu amaç. organizasyonu yapan, geliştiren, gözeten Yukarının amacıdır. Bireyin amacı ihtiyaçları yönündedir. Tüm bu ihtiyaçlar, temelde ruhsallığın amacı kapsamındadır. Beşeriyetin ulaşacağı açık realite ruhçuluktur. Ruhçuluk, varlığın dünyada en yüksek düzeyde yansıyıp, maddeyi kontrol edebilecek düzeye yükselebileceği realitedir. Bu da Spiritüalizmdir.
Spiritüalizmin en büyük amaçlarından biri, rehberlik konusunun ortadan kalkmasıdır. Her varlık kendi ayaklarıyla yere basmayı ve kendine yetmeyi öğrenecektir. Ruhçulukta maddeye egemen olmak, kendine egemen olmaktan geçer.
Spatyumdaki Tesirlerle Yaşam
Spiritüalizm, Tanrı' nın sesinin, kişinin kendi içinde olduğunu, en büyük mürşit' in kendi içinde olduğunu anlatır. Spatyumdaki tesirler, muhatap olduğun etkiler, sana yani içsel gelişim ihtiyacına göredir. Dünyadaki gibi yardım yoktur. Herkes kendi başının çaresine bakacaktır. Eken de sen, biçen de sen. Dünyada yardım isteyebilirsin ama orada yalnız başınasın. Bu yüzden amaç, varlığı hallerin üstüne çıkarmaktır. Reziletin de, faziletin de üstüne çıkarmak.
Özetle Spiritüalizmin amacı, varlığı spatyuma hazırlamaktır. Daha önce de belirttiğimiz gibi; en önemli husus, alınan bilgilerin kullanılmasıdır. Bilgi bir enerjidir; varlık kullanırsa pozitiftir, kullanmazsa bilgi negatif enerjiye dönüşür. Kullanılmayan bilgi ise enerjisini yitirir. Önünde bir elma ya da peynir var, kullanırsan vitamin olur, kullanmazsan çürür gider. Kullandığın, astral maddeye katılıyor öteki boşa gidiyor.
Yukarısı bugüne kadar bu denli dönüş şoku vermedi, önce şuur altındaki birikimler kullanılıyor. İçinde bulunduğumuz zaman ve mekan koşulları (enerji vibrasyonu) tüm varlıkların doğacak olan yeni ortama adapte olması için astral bedenlerinde birikmiş olan her türlü maddesel enerjinin [cürufun) atılması, temizlenmesi ortamıdır. Dolayısıyla akla hayale gelmedik her türlü fenomen oluşturuluyor, uygulama yaşatılıyor. Dejenerasyon alanları oluşturuluyor. Örneğin, İstanbul Fikirtepe' de bir evde çıkan yangın konusu vardı. Evde çıkan yangında, maddelerin birden kendi kendine tutuşması, yanlış yorumlara yol açmıştı. Hatta cinlerden söz edilmiş bir sürü saçmalıklarla sözümona onlar kovulmaya çalışılmıştı. Bunlar kozmik madde enerjisinin sonuçlarıdır. Bu psişik bir fenomendir. Resmi bilim olaylara tek taraflı baktığı için kavrayamıyor.
Bu olayların içeriği; varlığın düşüncelerinin maddeleşmiş halidir. Yani; şuurdaki negatif enerjinin maddesel tezahürüdür. O evde felçli veya kanserli kişiler de olabilirdi, o zaman kimse bunu fark etmez "vah vah" der geçerdi. Maddenin yelpazesi geniştir. O enerjiyi değişik şekillerde tezahür ettirebilir. Eğer o eve radyasyon ölçen bir cihaz götürülse, yüksek radyasyon çıkması olasılığı da yüksektir.
Spiritüalizmin Önemi
Spiritüalizm, ana bilginin şekillenmiş halidir. Olaylara bu gözle bakmaya çalışalım. İnsanlar serbest bırakıldı ya da “Tövbe kapıları kapandı." demek; kayırmaların, korunmaların kaldırılması demektir. Bu şekilde varlık, artı ve eksisinin farkını azaltacaktır. Dualite azaldığında ruhsal sükunet başlar. İşte bu çalışmalara, konferanslara katılan ya da bu tür yapıtları okuyan kişilerin, ellerindeki bilgilerinin koparılmasına çalışılıyor ki, gelecek yüksek enerjiye uyum sağlayabilsinler. Bu hıza ayak uyduramayanlarla bir arada olmak çok zordur.
Maddeyle ruh arasındaki ilişki şöyle oluyor: Maddenin temeline inildiğinde, programlanmış ve yoğunlaşmış bir bilgiyle karşılaşırız. Ruh varlığı, kendindeki bilgiyi uygulamak için bu ilahi enerjiyi çekiyor. Gerçek bilgileri (Öz bilgi) kitaplardan değil, hayatın kendisinden öğrenmeliyiz. Öz bilgi; bizim yüksek benliğimize aktarabildiğimiz bilgidir.
Örneğin, her şey yolunda iken elimize tespih alıp binlerce kez şükür çeksek, bu bizi kurtarmaz. Eğer ıstıraplar ve acılar yaşarken şükredebiliyorsak, bu bilgi özümüze gider. Bilgiyi şahsiyet sınırlarından ferdiyet sınırlarına geçirmeliyiz. Şahsiyet sınırlarına takılmış bilgi, benliklere takılmış demektir. Ferdiyet'e intikal eden bilgide vicdan çok geniş bir alana kavuşur.
Fizik' ten ve duygu' dan gelen enerjileri yönetmemiz gerek. Fiziksel ve duygusal enerjiyle kirlenmiş bir beden, gene fıziksel olarak temizlenmek zorundadır (Yanarak ölmek).
Dünyamızda ortak karma alanları oluştu. Sahte şahsiyetler Astral bedene yapıştı. Bu nedenle bireylerin bir araya gelebilmesi şarttır. Madde baskısı arttı. İnsanın varlık düzeyi madde düzeyine indi. Kanser, AİDS, Ebola virüsünden daha kötü bir virüs var; "Madde virüsü." mikroskopla da görünmüyor. Devre sonu şokları ve ağır tesirler, varlıkların içinde bulundukları maddesel safahatı aşmaları için bir rahmettir. Tüm karmaşa ve yoğun baskılar; varlıkların gelişmeleri, olaylarda esneklik kazanmaları ve ruhun geçirgenliğinin artması içindir. Zaman ruhsallaşma zamanıdır ve oraya doğru gidiyor. Ayrı ayrı planlar dünya beşerine parçalar yaptırıyorlar, sonra bunlar birleşecektir. Varlıklar yaptıklarını ve ne oluşturduklarını bilmiyorlar. Depolanmış tüm bilgilerin şuura yansıması, şuuruna varılması çalışmaları yapılıyor. Sonunda tüm parçalar bir araya getirilecek (Pano oluşacak).
Nasrettin Hoca pazarda bir papağanın 10 akçeye satıldığını görünce, hemen eve gidip hindisini alır ve "100 akçe" diye bağırarak satmak ister. Çevresindekiler "Hoca sen şaşırdın mı? Bir hindi 100 akçe olur mu?" derler. Hoca "Peki küçük bir papağan 10 akçe oluyor ya" deyince; ama o konuşuyor" diye yanıtlarlar. Fakat Hoca durur mu? "O konuşuyorsa, benimki de düşünüyor." der.
Sevgili kardeşlerimiz, "Kötüler daha rahat, iyiler ıstırap çekiyor." diye şikayette haklısınız, çünkü maddenin ağırlığı vicdanlı olanlara etki ediyor, ötekiler rahat. Ayrıca bilim ve dinin birbirlerinin hakkından gelemeyen, birbirlerine sürekli diş bileyen iki düşman güç haline gelmeleri, çağımızın en büyük derdidir.
Cavit Utku
Bursa Parapsikoloji ve Ruhsal Araştırmalar Derneği Başkanı
(Güncelleme: 12/02/2006)