Zamanı doğru kullanmayan, kendini doğru kullanmayandır. Zamanı ziyan eden, gelişim şansını değerlendirmeyendir. Zamanı değerlendirmek kendini geliştirmeye çalışmakla başlar. Geliştikçe zaman daha doğru değerlenir. Bugün pek çok kişi zamanını işleriyle, sosyal yaşamıyla, eğlenceyle doldurarak zamanı değerlendirdiğini düşünebilir. Ama varoluş amacı yönünde bir hedefin ve bir planın olmadığı yerde zaman yerince değerlenmemiştir.
İnsanın kendini ihmal etmesi, yeni düşüncelere ulaşamayışı onu yaratılış amacından uzak bırakır. Etrafında kendinden beklenen bazı şeyler için ne kadar gayret etse koşuştursa tatmin olamaz, mutlu olamaz. Gayretini dışına yönelttiği için, karşılığını dışarıdan bekler ama kimseden kendisi için gerçek bir fayda bulamaz. Aslında kendi kendinden alacaklı kalmıştır, hayal kırıklığı kendinedir. İnsan neden kendi dışında her şeye koşar? Çünkü kendine yatırım yapmak araştırma ister, yaratıcılık ister, daha çok gayret ister.
Günlük yaşam içinde daima yapılacak birçok işler olur. Onlar bittikten sonra insanda kendine harcayacak enerji kalmaz. Kendini ihmal ettiği için mutsuz olduğunu anlayamadan, yorgun bir şekilde ertesi güne başlar ve kısır bir döngünün içinde kaybolur. Bu onun doğru olmayan bir şekilde aktif olduğu fakat içinde gerçekten varolmadığı bir yaşamdır. Gerçek varlığı pasif kalmıştır. Zamanın ışığından uzak kalmıştır. Ruhsal yönden beslenememiş, büyüyememiştir. Oysa günlük yaşamın içinde kendine ayıracağı özel zamanlarda içine dönebilecek, düşünecek, varolduğunu duyumsayabilecekti.
Günlük yaşamın işleri kaçınılmaz olduğuna göre, sabah erken saatte kendimize zaman ayırmak şart olmaktadır. Sabah dinlenebilmiş olmak içinse akşamı doğru geçirmek, erken yatmak gerekecektir. Zamanın doğru kullanıldığı bir yaşamda akşamlar önemlidir. Huzurla ve hayırla geçirilen bir akşam, aynı şekilde olan sabahı mümkün eder. Bu tüm insanlıktan beklenendir. Sabaha doğru başlayan ve onu doğru kullanan bir insan varlıksal dengesine kavuşur. Böylece gelişimi için uygun bir yaşam şartı içinde olur.
Altan Gürol 17.8.2014 *ruhsalboyut.com*
Ruhsal gelişim, dünyada bilinçlenme adına yürüdüğümüz yoldur. Her birimizin bilinçlenmek için kat ettiği mesafe farklıdır; bazı esaslara sahip olmamıza bağlı olarak değişir. Tekâmül planımızı, dünya hayatında karşılaşacağımız olay ve kişileri bizim bu esaslara ne derecede sahip olacağımız belirler. İyilik, doğruluk, bilgi, hizmet ve sevgi esaslarını gerçekten öğrenene kadar, bize bu değerleri öğretecek olaylar yaşayacağız. Ne yazık ki insan şuurumuzla genelde acı olaylardan ders çıkarabildiğimiz için bu olaylar bizler için acı tecrübeler olacak. Ya da beş esası yaşayacağımız acı olaylar ile öğrenmek yerine, kendi çabamız ile öğreneceğiz.
En başa dönersek, ruhsal gelişim bilinçlenme yoludur demiştik. Bu bilinçlenme yolunda elbette hepimizin önünde çok uzun mesafeler var. Ancak bu mesafeleri istediğimiz sürede yürüme lüksüne sahip değiliz. Her şeyde olduğu gibi ruhsal çalışmalarda da zamanı doğru ve yerinde kullandığımızda sonuca ulaşabileceğiz. Bir altıncı sınıf öğrencisi, altıncı sınıf matematiğini sene sonuna kadar öğrenmek zorundadır. Üç sene sonra öğrenmesinin o öğrenci için bir faydası yoktur. Eğer altıncı sınıfta iken öğrenmemekte ısrar ederse, sonuçlarına katlanmak zorundadır. Bizler için de geçerli olan durum budur; ruhsal gelişimimizi yaşamımız sonlanmadan yüksek bir seviyeye getirmek durumundayız. Bize ayrılan sürenin sonuna geldiğimizde, artık kendimiz için yapacak bir şeyimiz ne yazık ki kalmayacak.
Zamanı doğru kullanmayı bilmeyişimizin en büyük sebebi, dünya bilincimizden bir türlü kurtulamayışımızdır. Bir tebliğde şöyle deniliyor; "Siz her şeyi bir dünya ölçüsüne göre beklemeye, sıralamaya fazlasıyla alıştınız..." Oysa sahip olmamız gereken, kendimizde eyleme geçirmemiz beklenen ilâhi esaslar sıralama ve bekleme ile kullanılamazlar. Tüm ruhsal değerler her an, her zaman yaşanılması ve tekrar tekrar düşünülüp anlaşılması gereken mekanizmalardır. Ve tüm bu mekanizmalar, zaman mekanizması ile beraber ve senkronize bir biçimde çalışır. Bu yüzden önceliklerimizi sıralayıp zamanı doğru ve dolu dolu kullanmak bizler için öncelikli ihtiyaçtır.
Şehnaz Çalışkan Demir 18.8.2014 *ruhsalboyut.com*