Gerçekte varlığımızı zaten evren enerjisi ile sürdürmekteyiz. Sorun, zaman dediğimiz şuura yetişebilmek için daha yüksek frekanstaki uygun enerjiyi çekebilmektedir.
Evrenden çekebildiğimiz enerji çok doğal olarak, taşıdığımız zihniyetin frekansındadır. Zaman dediğimiz şuurun frekansı ise an be an yükselmektedir. Bu yükselişin hızı bizden Yaratan’ın beklediği gelişim, değişim hızına ayarlıdır.
Yaratan’ın bugün dünyada bulunan insandan beklediği, sevgi zihnine geçmesi, sevgi dışında kalan safhayı terk etmesidir. Çünkü zaman sevgi frekansına geçmekte ve içinde tutunmaya çalıştığımız 3.şuur boyutu dünyadan yavaş yavaş ayrılmaktadır.
Varlığımızın devamı, zihnimizin sevgi zihnine dönüşümüne ve sevgi enerjisini çekmemize bağlıdır.
Sevgi zihni, korkulardan endişelerden, vesveseden kurtulmuş bir zihindir. Sevgi zihni teslim olmuş, O’nun karşısındaki doğru yerini almaya başlamış bir zihindir.
Bu sadece zihnimize hâkim olmaya çalışmakla olmaz. Çünkü zihnimize bu biçimde hâkim olamayız. Zihnimiz eylemlerimizin ürünüdür.
Çok düşünmek, ezbere yaşamı bırakmak, bildiğimiz iyiden, bildiğimiz doğrudan daha iyi ve daha doğru olanı bulmak ve eyleme geçirmek, ruhsal bilgilerimizle yaşantımız arasındaki farkı ortadan kaldırmak zorundayız. İşte bu çaba ve gayret yüksek titreşimleri varlığımıza çeker. Biz bir adım atabilirsek, enerji bize 10 adım gelecek ve bir takım sevgi dışı düşünceler zihnimizden yıkanacaktır.
Bedenimize gereken özenin gösterilmesi, doğru beslenme, doğru çalışma, doğru dinlenme, bedenin doğru duruşu, doğru nefes alma ve sevgiyle dolu bir zihin bedenimizi evren enerjisine açar. Unutmayalım ki hırpalanmış, yorgun, hasta bir bedenle ruhsal yolda yürüyemeyiz. Bedenimizi ruhsal varlığımızdan ayrı görmek yanlıştır. Bedenimiz ve ruhsal varlığımız dengede olması gereken bir bütündür. Bedenimiz ruhsal enerjileri almak, kullanmak üzere yaratılmış akıl almaz inceliklerle donatılmış olağanüstü bir düzendir. Elimizde ne varsa, etrafımızda kimler ve neler varsa bize verilmiş emanettir. Bedenimiz de bize verilmiş en kutsal emanetlerden biridir. Çünkü yine en kutsal emanetlerden biri olan yaşamı o bedenle sürdüreceğiz. Tüm bu emanetlere, saygımız, sevgimiz ve özenimiz kadar Evrenin Yüksek Enerjisini kendimize çekeriz.
Güney Haştemoğlu – 16.8.2011 *ruhsalboyut.com*