Duanın Şifa Etkisi

           Her devirde duanın şifa etkisi, insanların tanık olduğu bir gerçektir. Bugün bile duanın, Tanrı’ya ve velilerine olan yakarmaları ile sağlanan şifalardan sıkça bahsedilmektedir. Bir takım ilâçlarla veya kendiliğinden iyileşen rahatsızlıklarda şifanın işleyişini anlamak güçtür. Ancak tüm tedavilerin sonuçsuz kaldığı veya tatbiki güç durumlarda duanın sonuçları kesin bir şekilde gözlemlenebilir. Lourdes şehrinin tıp merkezi bu iyileşmelerin doğruluğunu ortaya çıkarmakla bilime büyük bir hizmet yapmıştır. Bazen duanın etkisi aniden ve umulmadık bir hızda görülür. Kanser, böbrek iltihapları, ülserler ve çeşitli verem türü rahatsızlıklardan şikâyetçi olan hastalar aniden şifa bulmuşlardır. Bu iyileşme durumları her zaman aynı şekilde gerçekleşir. Büyük bir vecd hali, sonra iyileşmiş olmayı duymakla sonuçlanıyor. Birkaç dakikada veya saatte belirtiler kayboluyor. Anatomik bozukluklar düzeliyor. Buradaki mucize, normal iyileşme sürecinin son derece hızlanması oluyor. Bugüne kadar yapılan deneylerde operatörler ve iç hastalıkları uzmanları tarafından böyle bir hızlanmaya rastlanmamıştır.

           Bu tür iyileşmelerin meydana gelmesi için hastanın her zaman dua etmesine gerek yoktur. Lourdes şehrinde, henüz konuşamayan çocuklar ve dilsizler iyi olmuştur. Fakat onların yanında duada bulunan birileri bulunuyordu. Başkası için edilen dua, insanın kendi için ettiği duadan daha tesirli oluyor. Duanın etkisi bunun şiddet ve arzulanmasına bağlı cereyan etmektedir. Lourdes’da mucize vakalar, kırk, elli yıl öncekinden daha az görülmektedir. Zira hastalar, eskiden burada hâkim olan derin içe dönüş havasını artık bulamıyorlar. Ziyaretçiler bu içe dönüşü yaşayamadıkları için duaları da etkisiz hale gelmiştir.

           Duanın etkileri üzerine anlatılan hikâyelerde, azizlerin birçok harika durumlar yaşadıklarından bahsederler. Örneğin Ars papazına atfedilen mucizelerden çoğunun gerçek olduğuna şüphe yoktur. Bütün bu durumlar bizi henüz keşfedilmemiş ve pek çok sürprizlerle dolacak olan bir dünyaya götürüyor. Artık kesin olarak bilinen bir şey varsa o da duanın olumlu sonuçlar vermesidir. Her ne kadar tuhaf gelirse de isteyenin karşılık bulduğu ve çalana kapının açıldığı bir işleyiş mekanizması vardır.

           Bu mekanizmaya göre sanki her şey Tanrı’nın insanı dinlediğini ve ona yanıtının şifayı gerçekleştirdiği şeklinde oluşmaktadır. Duanın etkisi hiç de hayal ürünü değildir. Kutsal kavramını, bizi çevreleyen tehlikeler ve evrenin bilinmezlikleri karşısında insanın duyduğu sıkıntıya dönüştürmemelidir. Duayı, sadece sakinleştirici bir şurup, acı, hastalık ve ölüm korkumuza karşı bir ilâç haline de getirmemeliyiz. Şu halde kutsallık anlamını sorgulamalıyız ve doğanın hayatımızda duaya verdiği yeri hissetmeye çalışmalıyız. Gerçekten bu yer çok önemlidir. Hemen her çağda insanlar dua etmiştir.

           Sevmek kadar dua etmek de tarih boyunca esaslı bir ihtiyaç olmuştur. Kutsallık kavramı, doğamızın en derininden gelen bir refleks ve temel bir davranıştır. Bir toplumda kutsallık kavramının çeşitleri, birçok temel etkinliklere, ahlak kavramı ve karakterin, bazen de güzellik kavramının çeşitlerine bağlıdır. Bilinmelidir ki insanın, aklına estiği gibi hareket etmesi sıkıntısız ve tehlikesiz olamaz. Başarılı olmak için, hayat kendi yapısına özgü, değişmez kurallara göre yönetilmelidir.

08.08.2007