TV 'DE NELER VAR?

         Her zaman aydınların, sanatçıların ve bilim insanlarının insanlığa karşı sorumluluğundan söz edilir. Bu seçkin zümrenin tamamının bu sorumluluğu taşıdığını  ileri sürmek mümkün değilse de aralarında insanlık için kâr gözetmeden çalışanlar da bir hayli. Nitekim sinemada bu sorumluluğu etkin bir şekilde taşıyan yönetmenler, yapımcılar, senaristler ve oyuncular var. Bu bağlamda son yıllarda insan doğasına ve çevreye verdiğimiz zararlara dair pek çok film izliyoruz.

         Bu hafta 7 Ağustosta ülkemizde gösterime giren TERRA’YI KURTARMAK da bu duyarlılığı ön plana çıkaran filmlerden biri. Film, 2008 Ottawa Uluslararası Animasyon Festivali'nde ''En İyi Animasyon Büyük Ödülü''nü kazandı. Bir aksiyon filmi gibi görünmekle birlikte, insanın yaşadığı dünyayı yok etmekle kalmayıp başka gezegenleri de vahşice istila etmesini anlatıyor.

         Terra, bulutların üzerinde bulunan yerçekimsiz bir kent. Buranın yerlileri savaştan habersiz, mükemmel bir uyum içinde bir halk. Ancak Dünya'da meydana gelen çevresel felaketler ve iç savaşlardan kaçan insanlar Terra'yı işgal ediyorlar. Terra halkı insanları tanrı gibi karşılasa da Mala isimli cesur bir kız gezegeninin geleceği hakkında endişeye kapılıyor ve insanlarla mücadele etmeye başlıyor. Bu konuda ona ölümden kurtardığı  dünyalı pilot Jim Stanton yardımcı oluyor. İnsanların gezegende yarattığı vahşet sonucunda Mala ve Jim, birbirinden çok da farklı olmayan bu iki ırkın bir arada yaşayabilmesi için farklı çözüm arayışlarına giriyorlar

         "Terra'yı Kurtarmak" her şeyden önce aile dostu bir aksiyon macera filmi olduğu halde özellikle arka planda ilerleyen birtakım sosyal ve çevreci mesajlar da taşıyor. İnsanların Terra gezegenine bu kadar çok ilgi göstermesinin sebebi, -ki adını bile Latince'de Dünya anlamına gelen Terra koymuşlardır- gezegenler arası bir iç savaşta kendi dünyamızı yok etmekle kalmayıp, sömürge haline getirdikleri Venüs ve Mars gezegenlerini de imha etmiş olmalarıdır.

         Yönetmen bu durumu şu sözlerle açıklıyor: "Filmde insanların dünyamızı  terk etmek zorunda kalmasının sebeplerinden birisi, doğal kaynaklarını  tüketmiş olmalarıdır. Filmin izleyici kitlesinin büyük kısmının  çocuklar olacağını düşünerek ‘çevreyi koruma' düşüncesinin öyküde yer alması çok önemliydi. Gelecek kuşaklarımıza çoğu insanlardan kaynaklanan tehlikeli çevresel değişikliklerle dolu bir dünya bırakıyoruz. Üstelik tehlike giderek artıyor ve bu gerçeği dünyanın en saygın bilim adamları kabul ediyor. Bu açıdan bakarsak, bu filmin en kötü gelecek senaryosunu sunduğunu söyleyebilirim. Dünyamız öylesine büyük bir çevre felaketine uğramıştır ki, insanlar artık evrenin başka yerlerinde yuva aramak zorunda kalmışlardır."

         En iyi bilimkurgunun, gerçeğe en yakın durduğunu söyleyen yapımcı ise, "Bu filmi biz daima bir aile filmi olarak değerlendirdik. Dünyamızın mutlaka korunması düşüncesinin her yerdeki aileler tarafından önemli bir tartışma konusu haline getirilmesini istedik" diyor.

         Dikkat çekici animasyon teknikleriyle, çocuklara ve ailelere yönelik hazırlanan ve filmde Jim- Halit Ergenç, Mala- Ceyda Düvenci, Giddy- Serhan Aslan tarafından Türkçe olarak seslendirildi.

         Terra’mızı kurtarmak için her ne kadar önümüzde sadece son derece kritik bir on yıl kalmışsa da, bu iyi niyetli çabaların sonuç vermesini diliyoruz. Sorunu ortaya koymak ne kadar önemliyse, çözüm için eyleme geçmek de bir o kadar önemlidir. Ancak gördüğümüz odur ki, eylemler Terra’yı kurtarmaktan çok, onun kaynaklarını yağmalayan teknolojinin adeta şahlanışına yöneliktir. Dikkat ediniz bir tarafta her TV kanalında “yeşil” programlar, program aralarında ise doğa dostu(!), yeşil (!), az elektrik, az su, az yakıt kullanan (!) ürünlerin reklamları. Elinizdekileri atın, bu yeni dost (!) ürünleri alın! 

         Günümüzde her konu, eylemine geçilmeksizin o kadar çok konuşuluyor ki, konunun içi boşalıyor. İnsanlar bu konular konuşuldukça bir şeyler yapıldığı zannına kapılıyorlar. Artık hepimiz dünyamıza ve insanlığa, özellikle de gelecek nesillere olan sorumluluğumuza uyanmalıyız. 

         Lütfen filmi kaçırmayın.

Güney Haştemoğlu - 8.8.2009 *ruhsalboyut.com*