TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 2 Mayıs 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


Işığa Kim Hükmediyor?

 

         Olağan ve alışılmış olan ışık yüzyıllardır süren araştırmalara rağmen soruları da beraberinde barındırıyor. Işık şekillerin görülmesini sağlıyor. Işığın olmaması halinde sağlıklı gözler de hiçbir şey göremez. Ayrıca ışığın maddelerle çarpışması renkleri oluşturur, renkler de ışık sayesinde anlam kazanırlar. Johann Wolfgang von Goethe’ye göre renkler ışığın mutluluklarının ve acılarının neticesidir.

 

         Fakat ışığın yaptıkları bu kadarla kalmıyor. Yapılan araştırmalara göre doğru ışık insan sağlığına faydalı olurken, yanlış ışık ise zararlı olabiliyor. Canlıların ışık sayesinde fotosentez yaparak elde ettikleri enerji dünya üzerindeki yaşamın temel taşıdır. Işığa gereksinim duyanlar sadece bitkiler değil, hayvanlar, bakteriler, mantarlar ve tabiî ki insanlardır.

 

         Albert Einstein 1917 de yazdığı gerçekçilik teorisinin ilk baskısında “Hayatımın geri kalan kısmında ışığın ne olduğunu düşüneceğim.” Demişti. Max Planck ise Kuant fiziğini açıklamıştı.

 

         Öylesine görülmemiş bir ivme ile savrulmak maddesel doğa bilimi için yeterince kötü. Fakat daha kötü olabilecek şeyler de var. Işık ve madde dalgalarını harekete geçiren Ather’in gücü nereden gelmekte? Ne veya kim bu hareketi sağlıyor? Bunu yapan çok düzenli bir olgu olmalı, çünkü oluşturduğu dalgalar oldukça düzgün, her elektron aynı akım ve yüke sahip. Peki bu düzenden kim veya ne sorumlu?

 

         Ayrıca ışık dalgalarının bazı durumlarda ışık parçacıkları gibi davranmasının nedeni de hala açıklanabilmiş değil. Ve ışık dalgaları deney sırasında ışık parçacıkları olarak davranmaları gerektiğini nereden biliyorlar? Bunu her koşulda biliyorlar.

 

         Artık pek önemli bir olgu olmayan ışık, fizik kitaplarına göre elektromanyetik dalgaların oluşum ve amaçları doğrultusunda bir şekildir. En azından böyle olduğuna inanılmaktadır. Fakat yakından bakıldığında bunun bbir kuruntu olduğu anlaşılıyor. Işığın gerçek varlığı hali hazırda bir bulmaca ve atalarımızın ışık Tanrı’nın bir özelliğidir yaklaşımına bugün bile hak vermemek elde değil.

 

         Dalga kavramı fizikte ayrıntılı olarak açıklanmıştır; dalga bir aracı yardımıyla sallanan bir hareketlenmedir. Bu aracı birçok parçacığın birbirine esnek bir zincir şeklinde bağlanmasından meydana gelmektedir. Böylece bu parçacıklardan birinde oluşacak en ufak bir hareket diğerlerine de yansımış oluyor. Mesela su dalgaları, su moleküllerinin atomik çekimler sayesinde birleşmesinden meydana gelen su burada aracıdır. Birbirine bağlı bulunan su moleküllerine uygulanacak en ufak bir güç, mesela rüzgar onları harekete geçirecektir.

 

         Mısırlılarda Güneş tanrıların merkezi olarak görülür ve Ra (veya Re) olarak çağrılırdı. M.Ö. 13.yy’da yaşamış olan Papyrus’un notlarında şu sözlere yer veriliyordu; “Bakışları ile ışığı yaratırdı. Gözlerini açarak ışık oluşturur ve gözlerini kapattığı an karanlık çökerdi.” Büyük bir olasılıkla Mısırlı doktorlar ışığın ve renklerin şifa veren yönlerini biliyorlardı. Bu özellik Yunanlılarda da çok iyi gösterilmişti. Bu ön görülen riskler ispatlanmamış bile olsalar, ışık kavramının ne olduğunu bilmediğimizi unutmamamız gerekir.

 

(Güncelleme: 16/08/2006)

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.