TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 29 Nisan 2024 Pazartesi

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


Sevgi Sanılan Duygular

 

           Birçok şeyi sevgi sandığımız için karmaşa yaşıyoruz. Birisine duyulan yoğun çekim, paylaşılan zevkler, özlem­ler, arzular... Bu özlem ve arzuların, sevgi objemiz üzerin­deki yansıması, onaylanma, kabul görme, sevilme, cinsel­lik gibi ihtiyaçlarımızın belli bir süre birisi tarafından kar­şılanması... Şehvet, kıskançlık, tutku... Duygusal çıkar­lar... Sevgi sanılıyor. Zaman içinde değişen, gelip giden her şeyin altında bir duygu yatar. Oysa sevgi hiçbir duygu­dan etkilenmez.

 

           Gerçekten sevdiğimizde, tüm duyguları, tüm ruh halle­rini yaşasak da, sevdiğimizi sevmeye ve ona saygı duyma­ya devam ederiz. Sevgi, öfke ve kızgınlık, utanç ve suçlu­luk duyguları içinde bile vardır. Hatta nefretin içinde bile sevgi vardır. Sevgi hiçbir duygunun zıddı değildir. Çünkü sevgi bir bilinç boyutudur. Kesinlikle zarar verme gücün­den yoksundur. Sevgi sadece yaratmayı bilir.

 

           Sevgi, birisine duyulan hayranlık da değildir. Çünkü hayranlık da nefret gibi bir yansıtmadır. Kendi içimizdeki beyaz ve siyah gölgelerin yansıması. Yadsıdığımız, henüz ortaya çıkmamış boyutlarımızın baş­ka insanlara yönlendirdiğimiz projeksiyonudur hayranlık ve nefret. Bu tür sevgi sanılan aşklar, yani kişinin kendi gölgesini başka bir insanda görüp vurulması, kişiyi duygu çalkantı­larının girdabına sokar. Kişi kendi yarattığı büyünün etkisi altındadır artık. Bu gerçek sevgi değildir. Sevgi başka in­sanların ruhlarıyla oynamaz. Kendi yansımasına bağımlı olmaz. Duygular, arzular gelir ve gider. Koşullar değişir ama gerçek sevgi tüm duyguların içinde bile travmayı, aldatıl­mayı, boşanmayı, ayrılmayı, ölümü aşar.

 

           Bir çocuğun sarılmasında, bir dostun ilgi ve şefkatinde, kedine köpeğine gösterdiğin ilgide sevgi vardır. Aile üyelerinden bazılarına kızsan da onları destekle­mende sevgi vardır. Burada görev ve suçluluk duygusun­dan kaynaklanan zoraki desteği kast etmiyorum. İçinden gelerek verdiğin destekten bahsediyorum.

 

           Sevginin dilini bildiğinde onu, hayatında bir evcil hay­vana, saksındaki bir çiçeğe karşı gösterdiğin ilgi ve bakım­da bulabilirsin. Sevginin bilinci, doğa ve hayvan sevgisiy­le başlar. İnsan sevgisiyle devam eder. Sevgi bilincinin pratiğinin doğa ve hayvan sevgisiyle başlaması iyidir. Çün­kü onlardan kendini koruyacak bir güvensizliğin, korkula­rın, bir beklentin yoktur. Seni, bir insanı da böyle sevebil­meye hazırlar. Kimi insan, "İnsan severim ama hayvan sevmem" der. Sevmenin en somut ölçüsü zararsızlık ilkesidir. Yoksa sev­mek ille de kucaklaşmak, birlikte olmak değildir. Kimi insan, "Ben doğayı ve hayvanları severim ama in­sanları sevmem" der. Bu kişinin doğayı ve hayvanları da gerçekten sevdiği anlamına gelmez. Evcil hayvanını, kendi yalnızlığını bir nebze olsun giderdiği için seviyordur bu kişi. Bitki, hayvan, insan diye bir hiyerarşinin olduğu yerde Sevgi olmaz.

 

05.11.2008 *ruhsalboyut.com*

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.