HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI

 

 

Varlığımızın ebedileşmesi ne demektir, nasıl mümkün olur?




         Mikrodan makroya doğru yaptığımız evrim süreçlerinde, bünyesinde aşağı yukarı 64 milyar hücreyi barındıran ve insan denilen bütünlükler haline geldik. Bizler şuan ki beden kalıbımızla milyarlara ulaşan bu hücre topluluğunun temsilcisi ve sözcüsü durumundayız. Her biri kendi başına dâhil olduğu bütünlüğü temsil eden ve bütünlük içinde bütünlüğün yaşamı ve devamlılığını sağlamak üzere çeşitli görevleri üstlenmiş, görevine göre şekillenmiş hücreler bütünlüğü halinde varlık sıfatıyla sıfatlanmışız. Anda böyleyiz, görüntüyüz ve geçiciyiz. Yapılarımız dahi zaman süreçlerinde ortama göre şekillenmiş ve uyum sağlamıştır. Sanıldığı ve anlaşıldığı gibi bir varlık değiliz.

         Mikro oluşumdan hücre varlığına, oradan altmış dört milyar hücreden oluşan insan varlığına doğu süregelen evrim süreçlerini incelediğimizde, her bir varlığın ne olduğunu ve varlık deyince ne anladığımızı düşünmemiz gerekir. Hiç yoktan ilahi bir maksat ve gaye için tasarlanıp ortaya konan insan formunun,  maksat hâsıl olduğunda hâlihazır varlığının devamlılığı ve ebediliğinin ne anlama gelebileceğinin mantıksal olarak izahı belirsiz kalmaktadır. Kutsal kitaplarda insana hedef gösterilen cennet boyutu dahi dördüncü boyut olarak bir evrim aşaması olup, reenkarnasyon ve bedensel ölümün olmaması nedeniyle sonsuzluk ve ebedilikle bir tutulmuştur. Hâlbuki ne bedensel ölüm yok olmaktır. Nede bedensel ölümsüzlük, ebedilik ve sonsuzluktur. Varlıkların ebedilikleri bulundukları boyut itibariyle kozmostaki konumlarından dolayı farklı farklıdır. Kendi yaşam sınırlarımız ile hesapladığımızda bizden aşağıda olan varlıklar bizi ebedi görebileceği gibi bizden yukarıda olan varlıkları ebedi görebiliriz. Ancak yedinci boyut karena evrimini yapmış olan bütünsel varlıklar, ruhsal enerjilerine de tamamen sahip çıkarak, kaba bedenleri dâhil farklı yedi bedeni farklı enerji ve madde sistemlerinde kullanma kabiliyeti ile kozmosta kendi boyutlarının sürekliliği boyunca ebediliklerini sürdürebilirler.

         Atom altı parçaları, oradan mikro parçalar ve oradan hücreye ve hücrelerden oluşan varlık bütünlüklerine kadar bütünlükleri bir arada tutan ve dağılmasını önleyen öz enerjidir. Şayet bir sıfat verilecekse asıl varlık öz enerjidir. Onu hiçbir kavram ve sıfatla anlamlandırma bilgi ve bilincinde değiliz.  Mutlak olanın tasarrufu ve bilgisi dâhilinde olan öz enerjinin ilahi bir maksat ve gaye doğrultusunda çeşitli şekillerdeki bütünlüklerle bütünleşerek yaşam formları meydana getirmesi ve ruhsal enerji ile somut âleme bütünlükler halinde varlık olarak tezahür etmesidir.

         Her şey değişim ve dönüşüm halindedir. Ne burada nede yukarıda hiçbir şeyin aynı kalması mümkün değildir. Hâlihazır genişlemekte olan kozmosun, genişlemesiyle oluşmakta olan ve oluşan sistem nizam ve düzenlerin icabı olarak mikrodan makroya tezahür eden varlıkların ebedilikleri, içinde bulundukları düzenlerin süreçleri ve oluşumların devamlılığı ile sınırlıdır. Her genişlemenin bir daralması, içe çöküşü vardır. Bundan dolayı her şeyin daraldığı ve bir nokta haline geldiği zamanda ne isek o halde her şeyden sıyrılmış gerçek bütünle bir bütün ve tohum oluruz. Yeni açılımlara, oluşumlara ve yaradılışlara hazır olmak için.

Orhan Yarat – 16.7.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Bulunduğumuz her ortam üzerinden ruhsallığımızı yaşayabildiğimiz müddetçe ebedileşebiliriz. Eğer Dünya üzerinde bulunan bedenimizin geçici, ruhsallığımızın daim olduğu inancına varmışsak, ebedi olanın ruhumuz olduğu gerçeğini de fark ederiz.

Ruhumuz, varlığı boyunca edindiği donanımını, O’nun hayır hizmetinde kullanabildiği oranda ebedileşebilir diye düşünüyorum. Bedenlerimizin, ruhumuzun Dünya maddesini deneyimlemek için, oraya uygun her ayrıntıya ulaşabileceği teknolojiyle yaratıldığını düşünüyorum. Ruhumuzun mükemmel ve kusursuz yaratıldığını düşünecek olursak, bu mükemmelliğin maddeye de sirayet etmesiyle, maddenin ve o kisve içinde yaşayan insanlığın daha da mükemmelleşmesine katkımız olacağını düşünebiliriz. Ruhumuzun şuuruna ve İnsanlığa Dünya üzerinden katacakları için, bedenine ruhsallığı üzerinden hâkim olması gerekmektedir. Bu ise “yaklaşmayı bilmekle olur” yaklaşmayı bilmek, yaklaşılacak şeyin yasasını bilmekle olacaktır.

Büyüklerimiz “Sizler bedenlerinizden de genlerinizden de sorumlusunuz” demişlerdi. Bedenlerimizden, genlerimizden sorumlu olduğumuz kadar, ilişkisinde olduğumuz ve farkına vardığımız ve varacağımız her şeyden de sorumlu olduğumuzu düşünmemiz gerekir. Varlığımızın ebedileşmesi, O’nun yasalarıyla birlikte titreşebildiğimiz yerden, şimdilik İnsanlığın genlerine ekebildiklerimiz üzerinden gerçekleşecektir.

Tarık Öztürk - 22.7.2012 *ruhsalboyut.com*  

 

 

 

Yüce bilgiler “Varlığınızı Ebedileştirin” demektedir. Buradan şu an için ebedi varlıklar olmadığımız anlamı çıkabilir. Zamanın hızlandığı ve bir üst boyuta geçişin yaklaştığı da yine pek çok kadim bilgide bildirilmiştir. Yani bu zamana kadar pek çok sınavdan geçmiş olan İnsanlık, belki de şu an için en büyük sınavını vermektedir. Bu sınavın layığınca verilmesi, Yüce Düzenlerin bizler için istedikleri bir yaşama sahip olunması, üst boyuta geçişi sağlayacağı gibi, varlığımızı da ebedileştirebileceğimiz anlamına gelebilir.

Günümüzde pek çok toplumda Cennet ve Cehennem inancı mevcut olup, her ne olursa olsun Varlığın sonlanmayacağına da geniş kitleler tarafından inanılmaktadır. Demek ki bu inançta bir yanlışlık veya eksiklik bulunmaktadır. Yine yüce bilgiler boyutların yavaş yavaş ayrılmaya başladığını, gerekli liyakati kazanan insanların bir üst boyuta yükseleceği bilgisini vermekteler. Peki bu geçişi, yükselişi sağlayamayan insanların durumu ne olacaktır?  Yine Celse bilgilerimizde pek çok insan için varlığından ümit kesilen, sadece diğer insanların tekamülü için yeryüzünde bulundurulan kişiler oldukları bildirilmişlerdir. Bir insanın varlığından ümit kesilmesi, o insanın varlığını ebedileştiremeyeceği anlamına mı gelmektedir?

Varlığın Ebedileştirilmesi, beş basamağın yerine getirilmesi ve bu beş basamağı hayatımızda sürekli hale getirmemiz ile sağlanır. Yani iyilik, doğruluk, çalışmak, bilgi ve sevgi.  Bu beş eylemi yaşadığımız her an birleştirmek (An’da olmak), Yüceliğin bizden beklediğidir; ancak buna uyulduğu takdirde Varlık Ebedileşebilir diye düşünmekteyim.

Turgut Özbek - 22.7.2012
*ruhsalboyut.com*

        

 

 

Dünya yaşantısı güzel olduğu kadar zor ve acılarla dolu bir süreçtir. Bu süreç boyunca insan, tecrübeleri ve mantığı ile çıkarımlarda bulunup ruhun olgunlaşması ile mükelleftir.

Çoğu zaman acıların insanları olgunlaştırdığı söylense de mutluluk da ruhun olgunlaşması için vardır. Aslında yaşamın her ani, başarabilenler için derslerle dolu ve öğretici niteliktedir. Yeter ki doğru şekilde bakma becerisini edinebilelim. Bu beceriyi edinmek, bizim olayların arkasındaki yüce gerçeği görmemiz için gereklidir. Gerçeğin bilgisine ulaşmak da varlığımızın ebedileşmesini sağlayacaktır.

Bu dünyayı deneyimlemeden ruhumuzun tekâmülü mümkün olmadığı için buradayız. Tüm olaylar, karşılaştığımız kişiler, aslında yüce bir amaca hizmet ediyor. Yaşadıklarımızın arkasındaki bu gerçeği unutmazsak, buradaki sınavımız bittiği zaman, görevimizi layığınca yerine getirmiş bir şekilde olmamız gereken yerde oluruz -ki bu da varlığımızın ebedileşmesidir.

Yücelik her zaman affedici, her zaman şefkatlidir. Bizlere her zaman kapısı açıktır. Kaç yaşında olursak olalım, bizim değişimimizi kabul eder; en ufak bir değişimimiz de sistemde karşılığını bularak bizlere döner. Bu ne kadar muazzam bir affedicilik ve sevgidir! Bizler yüce sistemin şefkati ve affediciliğini birbirimize, etrafımızdaki canlılara biraz olsun gösterebilsek hepimizin, dünyanın bile kaderini değiştirebiliriz. Yeter ki ruhumuzu ebedileştirecek şeyin sevgi olduğunu bilip, onu öğrenme ve yaşama yolunda olalım.

Şehnaz Çalışkan Demir - 23.7.2012 *ruhsalboyut.com*