LBL_YAZI
SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 18 Nisan 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI

İkiyüzlü Bir Yaşam Hangi Sonucu Hazırlar?


         İkiyüzlü bir yaşam, yalana mahkûm olmayı ve bundan vaz geçilmez ise sonunda yalanda yok olmayı hazırlar. Bu, yaşamın kâr/zarar hanesine yazılabilecek en büyük zarardır. Daha büyüğü yoktur. İkiyüzlülük Kökeninde tek çeşittir, dereceleri yoktur; varlığın kendisine ve başkalarına yalan söylemesi, yalan davranması. Bunu, halk deyişiyle, özü-sözü bir olmamak, söylediği ile yaptığının birbirinin tersi olması şeklinde dile getirmek mümkündür.

         İkiyüzlülüğü saklamak zordur. O daha başlangıçta kendini belli eder. Kişinin ağzıyla söylediğini gözleri ve bedeni yalanlar. Karşı taraf görmek istiyorsa bunu hemen görür. Fakat çeşitli nedenlerle görmek istemeyenler bulunabilir; örneğin karşılıklı çıkar ilişkileri vardır, nefislerin okşanma ihtiyacı vardır, vb. Demek ki ikiyüzlülük aslında kendine ve başkalarına karşı işlenen bir suçtur, hem de ağır bir suç. Ancak bu suçun cezası, dünya yasalarındaki gibi derhal ve sert bir biçimde uygulanmadığından, işin vahametine çoğunlukla göz yumulur. Onun için ikiyüzlülük belki de işlenen suçların başında gelir.

         İkiyüzlü olmak, doğru olmamaktır. Yani, ikiyüzlü olanlar, doğru olmayanlardır. Doğruluk, işin kolayına kaçıp, aklına geleni söylemek değildir. Bu doğruluk, varlığın olgunlaşması için ondan istenilenlerin başında gelen bir esastır; İslam Peygamberine Kur’an’da söylenen “Emrolunduğun gibi doğru ol!” emridir. Bu bildiriden sonra Peygamberin, “Bu âyet omuzlarımı çökertti” dediği rivayet edilir. Yoksa doğruluk, bir patavasızın, kendisiyle ilk defa tanıştığı bir gözü hafif kaymış bir kadıya, “Selâmün aleyküm kör kadı” dediği şeklinde dillere mesel olmuş bir doğruluk değildir. Doğruyu yerinde ve söylenmesi gereken şekilde söyleyebilmek büyük bir meziyettir. Olgunluk budur, birlik bunu gerektirir.

         İkiyüzlü yaşamın yalanda yok olmak olduğunu ifade ettik. Bu “yok oluş” kişinin varlık planından silinmesi değildir. Var olmaya devam ederken, bir yandan da katlanılmaz ıstıraplar yaşaması demektir. Öyle ki, sonunda varlık, hiç var olmamış olmayı, bu şekilde var olmaya tercih eder hale gelir. Ama elinden bir şey gelmez. Bu durumu idrak etmek dahi olgunlaşma yolunda bir olumlu gelişmedir. En azından hata görülmeye başlanmış, düzeltme imkânı doğmuştur. Bunu gösteren, çekilen sıkıntılardır. Burada, hiç istemediğimiz halde uğradığımız nahoş durumların fonksiyonu ortaya çıkmaktadır: Sıkıntıları karşılanması gerektiği gibi karşılayabilmek, merhale kazanmaktır. Görmeye devam etmek ise varlığa kurtuluş yolunu açacaktır.

 

Osman Türkmenler

(Güncelleme: 04/06/2007)

 

 

 

           İkiyüzlü bir yaşam, toplumun tasvip etmeyeceği bir yaşamdan, herkesin dışladığı, değerlerinin kabul görmediği bir hayat tarzından, çok daha tehlikeli bir yaşam şeklidir. İkiyüzlü yaşam, şahsiyet ve değerlerin mutasyona uğradığı bir alışkanlığın tutsağı olmak gibidir. İkiyüzlü yaşamda bütün değerler karışmış, vicdanın sesi ise kısılmıştır. İkiyüzlü yaşam şeklinde, korku, sevgisizlik ve güvensizliğin hâkim olduğu, menfaat ve çıkarların ağır bastığı bir mantık anlayışı hâkimdir.

           Ancak şartlar gereği, oluşan ortamlarda insan geçici olarak ikiyüzlü davranmak mecburiyetinde kalabilir. Ama asıl vahim olan bunun alışkanlık haline gelmesidir. Her değer ve ilkenin zaman içinde deforme olmasından palazlanan nefsin ahtapot gibi kolları ile her uzandığı yeri dejenere ederek varlığı sanal bir kabuğun içine gömer… Artık bu şartlardan kurtulmanın umudu rahmet olan ölümdür. Onun ötesindeki kurtuluşlar toplumlara örnek olmuş cehit karların, büyük inisiyelerin yoludur.

 

Orhan Yarat

(Güncelleme: 04/06/2007)

 

 

 

         İçi dışı bir, teklik halinde olmak, kendimizi sevmekle ilgilidir. Kendimizi olduğumuz haliyle sevmek, Tanrıya şükretmenin, teşekkür etmenin, rızalı olmanın, şuur değerlerini yaşamanın bir sonucudur ki, kendini sevmek O’nu tanımak ve sevmektir. Bu değerleri taşıyamadığımız için ikiyüzlü bir yaşam sürmekteyiz.

 

         İkiyüzlülük, gerçek yüzümüzün ortaya çıkmasından utandığımız, korktuğumuz zaman ortaya çıkar. Gerçek yüz, bizim gerçek şuur realitemizdir. Öyle olmadığımız halde kendimizi toplumsal ve ahlaki kurallara uyan değerli bir kişi gibi göstermek aslında pek mümkün değildir.  Dolayısıyla ikiyüzlülüğün ilk sonucu güvenilmeyen, sevilmeyen bir insan durumuna düşmektir.

 

         İkiyüzlülüğü kendimize karşı da takınırız. Çünkü gerçek yüzümüz vicdanımızı rahatsız etmekte ve bize acı vermektedir. Bu acıdan kurtulmak için, ikiyüzlülükten vazgeçmek, utandığımız davranışlarımızı terk etmek yerine geri şuurumuzu haklı çıkarmak için akla başvururuz. Böylece, vicdanımıza karşı beraat etmek için saklı niyetlerimizi aklileştiririz.  Sonuçta ikiyüzlülük bizim için insanlarla ilişkinin normal bir metodu haline gelir ve insanın şuurunu yükseltecek yollar, kapılar kapanır, tüm ömür boşa gider, üstelik kimseyi kandıramadığımız için onurlu olmayan bir yaşam sürmüş oluruz. İkiyüzlü olmayı bir yaşam biçimine dönüştüren ana/babanın çocuğu olmak başlı başına bir talihsizliktir. Çünkü o çocuklar bu durumdan vicdani bir rahatsızlık da duymazlar. Ve böyle bir yanlış tutum, bir salgın hastalık gibi, genetik bir deformasyon gibi ailenin gelecek nesillerini, ilişkide olduğu pek çok kişiyi de sakatlar.

 

         Bununla birlikte, insan toplumunun tek bir organizma gibi yaşadığını da unutmayalım. Acaba çevremizdeki insanların teklik içinde olmalarını engelliyor muyuz? Hor görme, küçümseme, dışlama, tenkit, işimize gelmeyen bir doğru davranış karşısında öfkelenme, kinlenme, hatta düşman olup zarar verme gibi davranışlar olmasaydı insanlar ikilikte olurlar mıydı? Zaten başkalarına karşı takındığımız bu sevgisiz tavırlar, aynı zamanda bizim ikiliğimizden kaynaklanmıyor mu?  İnsanın ikiliği, diğer bütün özellikleri gibi kişisel değil toplumsaldır. Eğer dünyanın bize en uzak bir yerinde birisi ikilik içindeyse bunda benim de sorumluluğum var demek zorundayız.

 

Ayşe Altınbaşak

 

(Güncelleme: 06/06/2007)

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.