TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 2 Mayıs 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI

 

Beş duyunun ötesindeki duyularımızı nasıl geliştirebiliriz?


 

Her ne kadar evrim olarak üçüncü boyut dünya ortamında bulunsa dahi, insan, kalıp ve misal olarak çok boyutlu mükemmel bir varlıktır. Bütün ilahi ve evrensel yetenek ve hasletler onda mevcuttur. Evrensel yetenek, haslet ve özellikler insanda toprağa düşmüş buğday gibidir, evrimine göre ya tohum halindedir, ya çimlenmiştir veya boy atmış başak gibidir.

          Beş duyunun ötesi duyuların gelişimi insanın evrimi ile alakalı olup, duyuları gelişmiş, yeteneğini kullanabilen insanların geçmişleri birçok hayatları içine alacak kadar kadim zamanlara dayanır.

          Ortamlarımızda kendi ellerimizle kurduğumuz ve şekillendirip yarattığımız sistem nizam ve düzen içindeki yaşam tarzlarımız maddi ve manevi olarak gerçek evrim yolumuz ile çakışmakta, kesişmekte ve bağdaşmamaktadır. Şimdiye kadar sağlıklı olmayan ve gelişime imkân vermeyen her türlü düşünce, dayatma ve uygulamalar beş duyu ötesi duyularımızın gelişmesine imkân vermemiş, bastırılmış veya kısıtlanmıştır. Bu yüzden yeniçağ da denilen bu zamanlara birçok haslet ve yeteneklerimiz körelmiş durumda olarak merhaba dedik. Beş duyu ötesi duyularımızla aramızdaki engeller somut kaba maddenin ağır titreşimine tutsak olmak ve tembellik içinde kalmaktan ileri gelmektedir. Alışkanlıklarımız, alışılagelenler ve kabullendiklerimiz beş duyumuz ötesi duygularımızı geliştirmediği ve geliştirmeyeceği ortadadır. Bu konularda elde edilen bilgi, bilinç ve farkındalığa bilimsel kılıf da geçirilse bir şeyler ortaya çıkarılmaya çalışılsa da zaman kaybından başka bir şey değildir. Henüz ego ve nefsin çok ön planda olduğu yaşam düzeylerinde bireysel ve toplumsal kargaşa ve kaosa sebep olarak evrim kural ve düzenlerini tümüyle sekteye uğratma ihtimali yüksektir.

          İçinde bulunduğumuz bu zamanlar aydınlanma konusunda hepimizi zorlamakta, sıkıştırmakta ve teşvik etmekte olup, daha birçok konuda olduğu gibi evrim olarak beş duyumuz ötesindeki duyularımızı düşünmeyi, merak etmeyi, bu konuda araştırmayı ve öğrenmeyi hızlı evrimin bir gereği olarak önümüze koymaya başlamıştır. Bu durum insanın evrim olarak geldiği düzeyle orantılı bir şekilde saklı olan birçok haslet ve yeteneklerinin açığa çıkmaya başladığının bir göstergesidir.

          Beş duyunun ötesindeki duyularımızı geliştirmemiz için içlerimize dönmemiz gerekir. Burada düşüncenin şekli, tarzı ve yapısı çok önemlidir. İlahi ve evrensel olan bilgi, bilinç ve farkındalığın düşünce yapı ve tarzını oluşturmamız gerekir. Çünkü düşüncemizin titreşim frekans düzeyi, ilahi ve evrensel sistemin bizden istediği orandaki titreşim frenkansı ile ahenk, uyum ve süreklilik göstermesi gerekmektedir. Ondan sonraki adım beş duyu ötesi duyuları algılayabilecek ve kullanabilecek bir yaşam tarzı ki bunun nasıl olması gerektiği bilgisi kutsal metinler, tebliğler ve öğretilerde mevcuttur. Bu yaşam tarzı iman, inanç ve sevgi demektir. Kişinin evrimi ile doğru orantılı olarak liyakatinin ve sorumluluk duygusunun açığa çıkması demektir. Çünkü beş duyumuzun ötesindeki yetenek ve hasletlerimiz evrim ve liyakatimiz ile bağlantılıdır. Kendi sorumluluklarımız yanında başkalarının hayat hakkı ve sorumluluklarını da bilmemizi gerektirecek bir bilincin oluşması gerekmektedir.  

Orhan Yarat – 5.6.2012 *ruhsalboyut.com*


 

Beş duyumuzun frekans aralığı dışında kalan frekansları da algılama gücümüz var. Beş duyu ötesi duyularımız sayı olarak çok daha fazladır.

Bir frekanslar denizinde yaşıyoruz. Dünya bilincimizle ve beş duyumuzla algıladığımız frekansların dışındaki fizik ötesi algılar bizim varlıksal şuurumuzun seviyesi, arınmışlığımızın derecesi ile orantılıdır. 

Beş duyu ötesi duyularımızı hangi amaçla kullandığımız çok önemlidir. Egosal amaçlarla kullanım geri şuurların tasallutuna neden olur. Kişinin hem kendisi hem çevresi bundan zarar görür.

Yüce Gerçeği anlamaya ve yaşamını o gerçekler üzerinden sürdürmeye çalışan insanlar ise yüksek şuur alanları ile bağlantıya geçerler. Bu da fizik ötesi duyularımızın gelişmesine neden olur.  Beş duyu ötesi duyuları geliştirme ve arınma madalyonun iki yüzü gibidir ve Yüce Ruhsal Sistemce insana görev olarak verilmiştir. Bu durumu bir üstünlük olarak kullanmaya kalkmayan, tam tersine kendini tüm varlıklara hizmete adayan insanda bu gelişim kuşkusuz çok hızlı olacaktır.

Bu üst gerçeklere uyanıştır ve görev/hizmet uyuyanları uyandırmadır.

Sezgi dediğimiz ruhsal olay bir fizik ötesi duyudur. Sezgiye açılmak için egosal duygulardan, hükümlerden, endişe ve korkulardan, kendi düşüncelerimizden kurtulmuş olmak, kısacası sezgiye engel bir hali olmamak gerekir. Hiçbir engeli kalmamak özgür olmaktır, biz buna sevgi diyoruz.

Fizik ötesi duyuların açılması, kalbinde ikilik olmayan, O’nun Yolu’nda yürümeye azmetmiş olanlara O’nun Lûtfu’dur.

Duru görü, duru işiti, gelecekle ilgili vizyonlar, telepati, ilhamlar insan kendini bildikçe açılacaktır. Çünkü bütün bunlar insanın kendini bildiğinde yerine getireceği görevler içindir. Bu nedenle bu yetenekleri kazanmaya başlayan kişi sorumluluğunu idrak etmek, yanlışlarını bir an evvel terk etmek zorundadır. Aksi halde Yücelik çekildiğinde,  açılan o kapılardan hangi hayırsız tesirlerin gireceği bilinemez.

Güney Haştemoğlu – 5.6.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Sizin farkına vardıklarınız sizde olan beş varlıktan dolayıdır. Sizin farkına varacaklarınız size bildirilen beş şartla olacaktır.” Bizlere bildirilmiş olan bu esastaki sözler nasıl algıladığımızın, aslında nasıl algılamamız gerektiğinin açıklayıcısıdır. Beş duyunun ötesindeki duyularımızı geliştirmemiz, bizlere bildirilen beş şartın yerine getirilmesi üzerinden geliştirilebilir diye düşündüm.

İyide ve doğruda olmayı çalışmanın üzerimizde geliştireceği, açacağı birçok etkinin olduğu ve olacağı muhakkaktır. Beş duyumuz, bizlerin Dünya bedeni üzerinden algıladığı Dünya gerçekliğidir.  Burada bulunuşumuz, bu duyular üzerinden bir bakış açısı sağlamakta ve o yönde hareket etmemize neden olmaktadır. Tabi bu duyuların doğru algıda olması gerekir. Maalesef Dünya insanı ve hatta belki insansıları diyebileceğimiz genel duruşun madde cezbi üzerinden gerçekleştirdikleri, bu beş duyumuzun, yaşamı sadece şekli algılar üzerinde tutarak, beş duyumuz haricindeki duyularımız da olduğunu fark etmemesine neden olmadadır. Bizler, bu beş duyu haricinde gerçekleşen duyularımızın nasıl gerçekleştiğini, nasıl olduğunu düşünmez, hatta düşünmek istemeyiz bile. Bazı hisleri sadece öyle hissettim, öyle düşünüyorum der geçeriz. Peki bu hisler nasıl oluşuyor, nasıl algılıyoruz, nasıl düşünüyoruz? Bu soruların cevapları bizlere verilen düzen bilgilerinde açıklanmaya, bizdeki yerini fark edip orayla birleştirmemiz gerektiğine birçok yönden dikkat çekilmiştir.

Her şey bilgiye, doğru bilgiye ulaşma isteğiyle gerçekleşecektir. Bu da iyide ve doğruda kaldığımız müddetçe olacaktır.  Bu tutumumuzu koruduğumuz, üzerine gidip çalıştığımız müddetçe de O’nca hak ettiğimiz hassalarımız yerince sevgi üzerinden açılacak, buradan beş duyu ötesindeki duyularımızla gerçek bize ulaşmamız ve gerçek ihtiyacımızın ne olduğunu bu şekilde bulmamız mümkün olacaktır diye de düşünmekteyim.

Tarık Öztürk – 6.6.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.