Hiçbir şey kendi başına çözüm sağlamaz. Bilgiyle çözüm isteniyorsa eğer, o bilginin karşılayanı, karşılayabileni olmak gerekir. Mutlaka hepimiz yeri gelir birçok şeyi bildiğimizi düşünürüz. Aslında birçok şeyin bilgisindeyizdir. Ama üzerinde değilizdir. Üzerinde olduğumuz da zaten yaşadığımız, eyleme soktuğumuz durumlardır. Bizler sosyal yapımız gereği hayatta gördüğümüz her şeyi ezberleriz. Ve hayatımızı da o ezber üzerine kurarız. Kendimize en yakın olanı da otomatikleştirip daha iyi yaparız. Daha iyi yaptığımız yerden de birbirimizden ayrılır, farklı insan statüsüne bürünürüz. İşte bu statünün bilinmesi ve de onun üzerine gidilmesiyle başlar bilgi. Neyin üzerine gidersek onun bilgisini ediniriz. Üzerine gittikçe daha derine iner, daha da bilgileniriz. Tabii ki bu kadar derine girerken de uygulamanın da bir yandan yapılması gerekir ki, bilgi üzerinde olduğumuz şeyin açanı haline gelsin.
Evet tabii ki sorunlarımız bilgiyle çözülebilir. Ama neyin bilgisinde olduğumuz çok önemli. Gereksiz bir bilgiye sahipsek eğer bu problemimizin hem çözülmesine yardımcı olmaz, hem de boş yere bilgi birikimi olur. Kullanmadığımız bilgiyi de taşımak bize ileride büyük bir yük oluşturur. Bizler bu yükü en başta insani ilişkiler gereği rutinlik arz eden konularda yapıyoruz. Birbirimizi sırf etkilemek için, işimize yaramayan bilgileri edinip, sorunlarımıza çözümü onlardan bulmaya çalışıyoruz. Ve dolayısıyla da yanılmış oluyoruz. Aslında amaçlarımız çok önemli neyi amaçladığımız ve de ne yaptığımız. Eğer amaçladığımız konu üzerinden sapmaya uğramışsak ve de sorun yaşıyorsak bilelim ki bu amacımız doğrultusunda yanlış bilgi kullanımıyla ilgilidir. O zaman şöyle bir sonuç çıkıyor; bilgiyle sorunlarımızı davet edebilir, bilgiyle sorunlarımızı çözebiliriz. Ama en önemlisi de sorunlarımızı çözmek için amacımızdan şaşmamaktır.
Tarık Öztürk
30.07.2007
Sorunlarımız yalnız edindiğimiz bilgilerle çözülemez. Çünkü bilgilerin akıl gönül birliğiyle kazanılması lazımdır. İçselleşmeyen bilgilerin kütüphanedeki kitaplardan farkı yoktur. Bilginin işlenip, uygulanıp, yaşama geçirilmesi, açılması, dağıtılması, bütünün yararına sunulması gereklidir. Bu da ancak bilginin şuura geçirilmesiyle olacaktır. Çünkü bilgi bilinçte yapılanır. Atatürk’ün bu konuda çok güzel bir sözü var: “çözümü olmayan mesele yoktur. Sadece çözüm üretemeyen zihinler vardır.”
Nevin İnam
31.07.2007
Evet, bütün sorunlarımız bilgi ile çözülür. Yaşadığımız bütün sorunlarımız bilgilerimizin yetersizliğinden, yüzeyselliğindendir. Mesela yalan söylemenin doğru olmadığını herkes bilir(mi) ama çoğu insan da yalan söyler. Niye mi? çünkü yalanın kendi hücrelerine, kendi aurasına, kendi düşünce ve ruhsal yapısına en önemlisi de evrene yapacağı tahribattan haberi yoktur da ondan. yani bilgisi yüzeyseldir, sahiden bilen asla yalan söyleyemez. Zaten yalandan elde edilen nedir ki kısa vadedeki bir kar o kadar, önemli olan hangisidir?
Yıllar önce konuştuğum bir hanım, 6 yaşındaki güzel kızının yanağındaki küçük ve soluk bir leke için, 'neden olsun' diye dizini dövüyor ve bunun önemsiz olduğunu söyleyenlere de çok kızıyordu. Yaşamın anlamından, neyin önemli olduğu bilgisinden bu derece uzak bir insana daha önce hiç rastlamamıştım. Muhakkak ki hepimizin dert diye, büyük sorun diye üzüldüklerimize de, daha üst bir şuurun bilgisine ulaşabildiğimizde nasıl boş yere üzüldüğümüzü görebileceğiz. (inşallah) Sorun olacak hiç bir şeyin aslında olmadığını ama bilgimizin azlığından O Yüce'nin rahmetini sorun olarak gördüğümüzü bileceğiz.
Bilgi güçtür, büyük bir enerjidir. En değerli şeydir. Bu bağlamda çok da tehlikelidir, bu yüzden de her zaman umuma açık değil, gizlidir. Her önüne gelene verilmez, hem yakıcı hem yıkıcı olabilir, kullanıma bağlıdır. İşte burada ehil olmayan ellerde bilgi büyük sorun olabilir. Malum düalite dünyasındayız her şey iki taraflı.
Günal Gölhan
31.07.2007
Bilgi ile sorunlar ortadan kaldırılabilir ama çözülmüş olmazlar! Fiziksel olarak ortadan kalksalar da nedenleri hala oradadır ya da güçlü ihtimal içindedir. Sorunun tamamen çözülmesi bir daha yaşanmayacak şekilde olur. Bunun için bilgi gerekli ama yeterli değildir. Bilginin ışığa dönmesi gerekir.
Sorunun ve bilginin kabuk, et ve çekirdekten oluştuğunu tasavvur edebiliriz. Sorunun çekirdeği, onu yaratan nedenlerdir. Eti yaşanan kısmı, kabuğu dışardan görünen halidir. Bilginin çekirdeği, çözüm veren gizemli kısmıdır. Eti anlaşılmaya çalışılan kısmı, kabuğu ilk bakışta algılanan yüzeysel bilgisidir.
Çekirdeklere ulaşmak bir aydınlanma anında olabilecek nasip işidir. Konuyu eviririz çeviririz, sorular sorarız, nelerden sonra bir anda bir ışık çakar. İki çekirdek kucaklaşır! Sorun kısmen çözülür. Çünkü her sorunun birden fazla nedeni vardır.
Sorunlar yarattıkları durumlar ve çözüm arayışları ile bizi sürekli çalıştırırlar. Zihnen, bedenen ve ruhen meşgul ederler. Vermek istedikleri mesajlar vardır. Yanlışlarımızı göstermeye uğraşırlar. Doğruyu bularak iyileşmemize yardımcı olurlar. Bilgi arayışına sokarlar. Bizi yumuşatarak insanlara bakışımızı daha anlayışlı, sevecen ve yardımsever yapmak isterler. O halde onların bu dostça amaçlarını fark eder, yerine getirir ve tutum olarak benimsersek sorunlar bize tutunamayacak ve yerleşmeyeceklerdir.
Sorunlar yalnızca bilgi ile çözülmeyeceklerdir. Gönülce bir bakış açısı ve tutum değişikliği gerekecektir. Devamlı bilgi peşinde koşup, bilgi istiflemek yerine öz bilgiye ulaşmak ve ona uygun yaşayarak bilince çevirmek…
Altan Gürol
31.07.2007
Sorunlarımızı çözebilmek için sadece bilgide olmak yeterli olmayabilir. Hangi konuda olursa olsun bilgiyi hayat geçirmedikten sonra, değil sorunlarımızı halletmek, belki de çok daha fazla sıkıntıya girebiliriz. Bilgi de olmak değerlendirildiği, kullanıldığı zaman güç kazanır. Doğru kullanılmadığı takdirde ise yakıcıdır kişiye zarar verebilir. Bu durumda önce bilgiyi doğru anlamalı, kullanmalı sonra da sorunlarımız için ne kadar faydalı olacağını düşünüp çareler aranmalıdır.
Zeynep Ebru Güçnar
01.08.2007