Salt sevgi; mutlak olan içinde hiçbir öğe bulundurmayan arı sevgidir. Evet, salt sevgi vardır. İnsanoğlu bunun bilincindedir. Ancak dünya yaşamı dışında, daha üst boyutlarda yaşanabilineceğini düşünce ve hissedişlerimizle kavrayabiliriz. O mutlak sevginin kırıntıları tekâmül ve şuurlanma ile yaşanabilir ve kazanılabilir. Tüm yaratılanlara sunulanlar salt sevginin değişik yönleridir. O salt sevgi her şeydir ve erişilmeyen Yaratan’ın kendisi olduğudur.
Sevim Mutlu
(Güncelleme: 02/12/2006)
Sevgi nedir dersek eğer, sevgi pek çok şeydir, ama onu tanımlamak mümkün görünmez. Tanımlamaya çalışan kişi sonunda hiçbir yere varamayan kişi durumuna düşer. Ancak sevginin öğrenilen duygusal bir tepkime olduğu söyleniyor. Kaldı ki, kişi sevgi içinde gelişir ve sevgiye son derece muhtaçtır. Yalnız insanlar değil tüm yaratılanlar sevgiyle gelişir, büyür ve yaşar. Kâinatın varoluşunun nedeni de sevgi ihtiyacı diye düşünüyorum.
Salt sevgi vardır. Ancak Allah’a mahsustur. O’ yarattığı her varlığı bitmeyen sonsuz bir sevgiyle sever ve korur. Karşılık beklemeden. Buna, anne sevgisini misal olarak gösterebiliriz bir nebze. Bir anne de yavrusunu bitmeyen bir sevgiyle sever ve korur. Dünya sevgisi ölçüsünde tabii…
Güzide Turaman
(Güncelleme: 02/12/2006)
Sevgi kavramının zaman ve koşullara bağlı olarak son derece değişken özellikte olduğunu düşünürsek; ilk anda salt sevginin olamayacağı akla gelmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu kavramı algılayacak melekeler de (kişinin bulunduğu tekâmül düzeyine göre) değişkenlik göstermektedir. O zaman beklide sevgi anlamının âdeta bir zincir gibi akışı içinde parça parça duyulması ve değerlendirilmesi; yalnızca o sınırlı süreçte, diğer deyişle: o sınırlı şuur alanında salt sevgi sanılabilir.
Sonuç olarak, sabit ve katı olmayan; hareketli, gelişen ve yaygınlaşan bir özellik biçtiğimiz sevgi kavramı göz önüne alınmalıdır. Şayet bir sabitlik ve katılık olsaydı tekâmülde son derece önemli bir araç olan bu kavram; gelişmez ve kişinin aşamalarına mâni olurdu. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz. Ruhsal tekâmülün olduğu her yerde (diğer melekelerle birlikte) sevgi de güç olarak ve değişen düzeyde mevcut olacak ve sadece bu düzeyin salt sevgi kavramını yaratacak.
Bana göre; salt sevgi anlam olarak mutlak sevgi diye alındığında bu kavramın yüceliği daha geniş bir algıya dönüşebilir. Yani bu sevgi; her şeyden önce duyulan sevginin herkes tarafından kabullenmesi gerçeğine biraz daha yaklaşılmış olur. Buna göre en güzel ve duygusal örnek olarak bizleri yaratan Yüce Varlığa karşı tüm kulları tarafından duyulan ve içinde sevginin yanı sıra biraz da huşu, ama daha çok saygı uyandıran sevgi kavramıdır. Bu da öyle bir duygudur ki kişi içinden ne kadar atmaya teşebbüs etse de atmasına imkân yoktur.
Muzaffer Güler
(Güncelleme: 02/12/2006)
İnsanın ruhsal tekâmülü (birçok örnekleriyle gördüğümüz ve bildiğimiz gibi) son derece zor ve birçok aşamalı; âdeta basamaklardan oluşan bir şuur merdiveni şeklindedir. Yaşam plânı ve bunu yansıtan olaylar kompozisyonu her basamakta başka bir görüntü oluşturmaktadır. Bir basamaktan daha yukarısına çıkabilmek ise birçok çabaların sonucunda kazanılacak; yani sınavlarının verilmesi gereken bir sistem gibi görülmektedir.
Kişinin burada başarılı olabilmesini sağlayacak bilgi, şuur, sevgi duygusu, hoşgörü, samimi çaba v.s gibi nice güçler söz konusu olabilmektedir. Kanımca; gelişme basamaklarının çıkılması tüm değerlerin başarılı bir şekilde kullanılmalarına bağlı olacaktır. Bu çerçeveden bakınca; sınavı verilmiş ve diğer değerlerin yanında bir güç oluşturmuş ‘sevgi’ de o basamağın (göreceli olarak) realitesine uygun salt sevgi kavramı kabul edilebilir ve bu üste geçişte böylece kanıtlanmış olur.
Bu noktada belki şu soru da sorulabilir: Ruhsal gelişmenin çok yüksek bir basamağına ulaşılınca; yani tüm değerlerin sevgi ile birlikte basamaklardaki göreceli durumları azalınca veya tamamen ortadan kalkınca görüntü nasıl olacaktır? Belki böylesine yüksek bir aşamada her şey sabitleşmiş ve en yüksek değerine ulaşmış gibi düşünülebilir ki orada salt sevgi kavramı söz konusu olabilir…
Gürmen Güler
(Güncelleme: 02/12/2006)
Kadir Olan, bizim üzerimizde hükmedendir. Salt sevgi Kadir-i Mutlak’a aittir. Mutlak sevgiyi yaşamak mümkün değildir. O kalple, duyana verilir. Varlık bilincine girip, ruhsal bilgilerin ona getirdiği frekansa uyum sağlayan ermişler, bilgeler bu hâli bir katre hissedebilmişlerdir.
Her şey bir hak edişin sonucudur. İlahî Adalet’in işleyişi yüce bir anlamdır. Varlık bulunuşu, ona ihtiyacın içtenlikle duyulmasıyla olur. Aramadığımız hazineyi bulamayız denir. Kalp gayretiyle mesafeler alınır. Beraberlik için de, grup için de bu çok önemlidir. Sevgiyi başarmak için yüksek bir bulunuş ve üst düşünceler içinde olmalıyız. İnsanın gücü, ümididir. Bu güç, biraz da kendisi olma özgürlüğünden ileri gelir. Ama rehberlerin söylediğini anlamak, tatbik etmek şartıyla...
O'nun Sevgisi, sonsuz sevgi frekansıdır. Kadir-i Mutlak, O'nda olmak, O'nunla olmakla, O'nun yarattığına, takdir ve nasip ettiği bizim de ortak olacağımız bir gücü bildiriyor. Belki şimdi bildiğimizden ve gördüğümüzden yukarıda olanı bulunca, O’nun sevgi ışığını hissedeceğiz. Ve o zaman bunun kaynağının ne kadar muhteşem olduğunu idrak ederek o salt gücün yaratıcıya ait olduğunu da kavrayacağız.
Nevin İnam
(Güncelleme: 03/12/2006)