TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 27 Nisan 2024 Cumartesi

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon

 

Hangi İnsan


           Evren varlıklar ve bolluklar diyarıdır. Yokluklar sanaldır, zihnin ürünüdür.
Bolluklar diyarı olan Evren'de yaratılmış olan insan bedeni de, Yaratıcı'sına uygun/layık olarak olağan üstü yetenek ve güç ile donatılmıştır. İnsan dünyaları değiştirecek güce sahiptir. Peki, nerede bu güç, nereye saklandı? Ne oldu da bugün çaresiz (görünen) bir varlığa dönüştü insan?

 

           Bugünkü medeniyetinizin ve insanlığın hikâyesi (tarihi) Âdem ile Havva'dan başlamaktadır. Size anlatılanlar budur. Hâlbuki insanlık Âdem’den önce de vardı. Bizim bahsettiğimiz "dünyaları değiştirecek güce sahip insan" Âdem’den önce yaşamış olan insan kardeşlerimizdir. (Bilgisayar terimlerini kullanmak gerekirse) Âdem ve ondan sonra var olan insanlar, gücü "donanımsal olarak" azaltılmış bir insan bedeni ile bu gezegene gelmişlerdir. Bu sınırlı "kapasite" ile gezegene gelen insanların ömrü yaklaşık bin seneydi. Peki, sonra ne oldu da bin sene yaşayan insan bedeni yüz sene yaşar oldu? Ne olacak, zihin devreye girdi ve insanın Yaratıcı ile bağlantısını "yazılımsal olarak" kısıtladı. Yaratıcı'nın sevgisini ve şifasını alamayan insan bedeni de en fazla yüz sene yaşayabilir duruma geldi.

 

           Sevgili kardeşlerimiz, insan bedeni ve hücreleri sürekli kendini yeniler. Beyin hücrelerinizin büyük bir bölümü dışında, şu an bedeninizde bulunan hücrelerin tamamı yeni var olmuşlardır. Kimi bir kaç günlüktür, kimi bir kaç aylık. Evet, doğduğunuz andaki beden, 10 sene, 20 sene, 30 sene önceki bedenleriniz yok artık. Geçen haftaki beden öldü, yerine yenisi geldi. Sizin aslında bedeniniz olmadığınızı anlayınca bu daha anlamlı gelecek size.

 

           Yaşlanmanın da hücrelerinizin yeniden doğmayı kesmesiyle başladığını biliyorsunuz. Hücrelere yeniden doğma emrini kesen/engelleyen kimdir, Yaratıcı mı? Hayır! Yaratıcınız sizin her zaman var olmanızı ister. Size, sizin hücrelerinize ölüm emrini veren zihninizdir. "İnsan ömrü en fazla 80–90 sene, şimdi 90 olduğuma göre artık ölme vaktim geldi" diye düşünen zihindir. Yaratıcı size doksan yaşında öleceğinizi söylemedi, söylemiyor. İnsan bedenini 100 sene yaşayacak şekilde yaratmadı Yaratıcı. Şu andaki insan bedeni 1000 sene yaşayacak şekilde yaratıldı. Daha önceki insan nesillerinin bedeni ise sonsuza kadar (isterlerse) yaşayacak şekilde yaratılmıştı.

 

           Şu düştüğümüz duruma bakın kardeşlerimiz. Bu boyuta göre sonsuz sayılacak bir ömür ve güce sahip olan insan kardeşlerimiz, kendi güçlerinin ne olduğunu gariban kum tanelerine sormak durumunda kalıyorlar.

 

           Ben kimim, hayattaki amacım ne, hangi işi/eşi seçmeliyim, hayatımda nasıl bolluk yaratabilirim, nasıl şifaya kavuşurum? Bu soruların cevabı sizlerde. Dünyaları yaratacak güce sahip insan ne kadar çaresiz bir durumda olduğuna inandırılmış. Evet, çaresiz durumda değilsiniz, sadece çaresiz durumda olduğunuza inandırılmışınız. Som altından yapılmış bir evde oturup yokluktan açlık çeken çocuklar gibisiniz. Evinizin tozunu alıp bu (altın) tozu satsanız, size ömür boyu yetecek gıda temin edebilirsiniz. Sizi bu kadar çaresiz ve güçsüz duruma düşüren kimdir, nedir. Sizin zihniniz ve ona etki eden siztemdir. Bundan nasıl kurtulusunuz?

 

           Hep dediğimiz gibi, vermeden almaktan vazgeçerek. İnsanın doğasında ve programında vermeden almak yoktur. Doğal programınıza karşı çıktığınız zaman bütün Evreni karşınıza almış olursunuz. Evren sizi siztemden korumazsa, kim koruyacak?

 

           Vermekten-almaktan bahsederken alış-verişten bahsettiğimizi zannetmeyin. Yeni mesajlarımızın başında hep size hatırlatıyoruz: bilgi sorumluluk getirir diye. Bir şeyi öğrendiğinizde/bildiğinizde, onun gereğini yapmanız gerek. Bir sorumluluk yüklendiğinizde onu uygulamanız gerek. Bir şeyi bilerek yapmadığınız takdirde yaşamınız daha da zorlaşır.

 

           İnsanlığın bugünkü dramı, Dünya'ya yapmaya geldiği görevi 1- Unutmuş olmasından, 2- Hatırladığı halde yine de yapmamasından kaynaklanmaktadır. Gereğini yapmayacaksanız bilgi peşinde boşuna koşmayın. Sizler genelde zihninizi tatmin etmek için bilgi peşinde koşuyorsunuz. Bilgiyi alınca zihniniz rahatlıyor, iş orada onun için bitmiş oluyor. Hâlbuki sizin için, esas iş bilgiyi aldıktan sonra başlıyor. Kum tanesi mesajlarını zihninizin açlığın gidermek için kullanmayın lütfen.

 

           Kum tanesi mesajlarının amacı sizin zihninizi aşıp gönlünüzü bulmanıza yardımcı olmaktır. Kum tanelerinin amacı size sorumluluğunuzun farkına varıp görevinizi yapmanız gerektiğini hatırlatmaktır... Sevgiyle kalın, insan olarak kalın...

 

www.kumtanesi.org

 

29.12.2008 *ruhsalboyut.com*

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.