TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe

  ZAMAN SONRASINA ...
  SAHİP OLMA DUYGUMUZ
  İRADE NİYETLE GÜÇLENİR
  YEDİ SES, YEDİ RENK...
  GÖNÜL DEĞERLERİMİZ -1
  KAZANÇ EMEK KARŞILIĞIDIR
  UYANIŞ İÇİN BAŞLANGIÇ
  UYANIŞ İÇİN AKTİFLEŞME
  DİLEKLER GERÇEĞE AİT...
  BİLGİ, HİZMET VE GÜÇ
  KOŞULSUZ SEVGİ NEDİR?
  ZAMAN IŞIK ANAHTARDIR
  VİCDANDA YASA, GÖNÜLDE O'
  ANLAMAK AHENK SAĞLAR
  İKİNCİ ZAMAN
  ZAMANI YAŞIYOR OLMAK
  İYİ VE DOĞRU
  DİKKAT ÜST BİLİNCİMİZİN...
  SEVGİ VE YAŞAM
  ZİHİN VE SEVGİ
  İYİLİK BÖYLE BİR ŞEYDİR
  UMUDU DAHA GENİŞ DÜŞÜNMEK
  HAYRI BİLMEK O'NA ERMEKTİR
  EYLEM YOKSA BİLGİ...
  IŞIK OLMAK
  KORKU VE ENDİŞE
  BİRLEŞTİRİLEN DEĞERLER
  BAŞEDEMEDİĞİMİZ SINAVLAR
  DÜNYA OYUNU...
  SEVGİ ÜZERİNE...
  RUHSAL İNCELİK
  ŞUUR VE BOYUT ANLAMLARI
  GÜCÜN KAYNAĞI AŞK...
  GERÇEĞİN GÜCÜNÜ GİYİNMEK
  TV'DE NELER VAR?
  ÖZGÜR MÜYÜZ?
  KURTULUŞ KENDİNİ BİLMEKTİR
  BİLGİ, SEVGİ VE HAYIR
  RUHSAL DENGE VE DÜZEN
  RUHSAL GERÇEK
  GERÇEK BİZ KİMİZ?
  RUHSAL YOLUN ÖNCELİKLERİ
  BİRLİK VE HAYIR İLİŞKİSİ
  BÜTÜNLENMEK
  ALLAH İNANCI
  TV'DE NELER VAR?
  RUHSAL ÖZGÜRLÜK
  ÖZGÜR OLMAK
  DİLEKLERİMİZ
  ÖZ BİLGİ
  HİZMET YARATMAK
  O'NUN ADALETİNİ ANLAMAK
  İLAHİ ADALETİN TECELLİSİ
  KADERİMİZİ BİZ Mİ YARATIYORUZ?
  SEVGİ VE AYDINLANMA
  TV'DE NELER VAR?
  YÜKSEK HİSSEDİŞ
  HAYRI BİLMEK
  SEVGİ VE KENDİNİ BİLME
  SEVGİ VE İNSANÎ DEĞERLER
  YENİ BOYUTA HAZIR MIYIZ?
  TV'DE NELER VAR?
  KARDEŞLİK ANLAMI
  YALAN SÖYLEMEK
  O'NUN SELAMI
  ATEŞ VE YANMAK
  DÜŞÜNCE SEVGİ VE İYİ OLMAK
  ANLAMAK DÜŞÜNMEK ARAMAK
  SEVGİ, İNANÇ, BİLGİ, VE NEŞE
  TV'DE NELER VAR?
  VAROLUŞ SORUMLULUĞU
  İNSANIN ÖZ DÜZENİ
  RUHSAL BİLGİYE UYMAK
  ŞUURLANMA
  KENDİMİZİN SORUMLULUĞU
  YALNIZ İYİLİK
  BERABERLİKTEN BİRLİĞE
  BİLGİNİN HAKEDİLİŞİ
  İNANMAK İLE YAPMAK
  İNANÇ VE SABIR
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI


 

Birlik ve bütünlük  kavramlarını nasıl

     tanımlayabiliriz?

 

 

Birlik olmadıkça bütünlük olmaz. Birlik birinci basamaktır. Birlik önce kendi içimizdeki birliktir ve ilk adımı özü ile sözünü bir etmektir. Bilgiler bir edilecek pek çok iki'den bahseder: Akılla gönlü bir etmek, iç ile dışı bir etmek, bilgiyi eylemle bir etmek, kalpleri bir etmek. Daha pek çok sayılabilir, ancak biri gerçekleşince zaten hepsi gerçekleşmiş olur. Çünkü "ikinin bir edilmesi" büyük bir Esas'tır ve hepsini içine alır. O Esas sevgidir.

Kendi içinde bir olabilen O'nun Birliğine varacak, Büyük Âlemle birleşecektir. Şüphesiz bu tüm insanlar ve yaratılmış olan her şeyle birleşmek, yeni bir boyuta geçmek veya yeni bir boyut yaratmaktır.

İnsan bugün birlik için beklenmektedir ve zaman dolmuştur. Birlik başarılmadığı takdirde şimdi pekâlâ idare ettiğimizi düşündüğümüz durumumuz devam etmeyecektir. Hal ile birleşmeyen Esas, Sevgi geri alınacaktır. Şimdi yaşamı ancak ayakta tutan öylesine sevginin dahi ortadan kalktığı bir zamanda dostluk kalmayacak, akıl almaz boyutlardaki düşmanlık insanları kitleler halinde savuracaktır.

Yüce Sistem insanlık için büyük üzüntü duymaktadır. Bu nedenle bütün dünyadaki insanlara sesleniş "Seviniz, bir olunuz" şeklindedir. Tebliğler sevemeyenlerin, bir olamayanların, değişen zaman karşısında savrulacaklarını bildiriyor.

Bir olmak bir üst boyutun, bir üst gerçekliğin görevine hazır olmaktır. Çünkü her boyut bir sonrakinin içinde devinen bir Bütün'dür ve bu devinim o bütünlüğün yaratılış amacını gerçekleştirir. Madde Dünyamız da kendi bütünlüğü içinde devinmekte ve taşından toprağına, denizlerinden atmosferine, mikro organizmalarından insana kadar bu bütünlük içinde görevimizi yaparak var oluyor, bir büyük gerçeklik yaratıyoruz. Bu gerçeklik içinde insanın görevini yapmadığı zaman ne olduğunu dünyamıza bakıp görebiliriz.

Bu düşüncenin mantığı bize şu sonucu getiriyor: bulunduğu basamaktaki görevini anlayıp yapmak, bir sonraki basamağa hazır olmak demektir. Öyle ise şimdi ne yapmalıyım? Kendi içimde bir olmalı, tüm dünya ile bir olmalı ve Dünya Bütünlüğü içinde devinime katılabilmek için görevimi yapmalıyım. Gerçekte görevim sevgidir, sevmektir. Sevgiyi başarırsam zaten ne yapsam görevdir. Çünkü sevgi birlik gerçeğini kavramayı ve yaşamayı, bütünlük gerçeğine uyumlanacak görevi görmeyi ve yapmayı sağlayacak en üstün kudrettir.

Güney Haştemoğlu   3.2.2014   *ruhsalboyut.com*






Evrim yolunda almış olduğumuz merhale ile ulaştığımız zaman süreçlerinde, cisim, madde ve varlık olarak ifade edebileceğimiz her şey çokluğun bütün, tek ve birlik halindeki görünümünden başka bir şey değildir. Nitekim görünebilir halde olan her şey, birliğin, çokluğun ve bütünlüğün tezahürüdür.

         Aileler, toplumlar ve devletlerde çokluğun bütünlük halindeki tezahüründen başka bir şey değildir. Var oluşun ortaya çıkışı dahi birin üçe üçün bire yansıması olduğunu düşündüğümüzde, etki, tesir ve yansımaların oluşabilmesi için çokluğun olması elzemdir, gereklidir ve zaruridir.

         Bir insan bedenini düşündüğümüzde, milyarlarca hücrenin kendi aralarında bütünleşerek meydana getirdiği organizmalarla bir denge sağlayarak beden denilen robotik kalıbı bütünsel halde aktif, dingin ve canlı tutabilmesi çok güzel bir örnek ve misaldir.

         Her organik bütünlüğün beden kalıbı üzerindeki yükümlülük, mesuliyet ve sorumluluğunu ölçü aldığımızda, nasıl ve ne şekil olursa olsun, herhangi bir bütünlüğü meydana getiren alt bir bütünlüğün mesuliyeti, yükümlülüğü ve sorumluluğu olduğu gibi, ondan aşağı olan bütünlüğünde dâhil olduğu bütünlüğüne karşı aynı şekilde mesuliyeti, yükümlülüğü ve sorumluluğu vardır. Bu sıralama mikro boyutlarda olduğu gibi makro boyutlarda da sürüp gider.

         Birlik ve bütünlüğü meydana getiren unsurlar onun için önemlidir, değerlidir ve kıymetlidir. Bütünlüğü meydana getiren herhangi bir ünite, parça veya birey sorunlu ise bütünlükte sorunludur, sağlıksızdır ve verimsizdir.

         Birlik ve bütünlüğün istenildiği, düşünüldüğü ve arzu edildiği gibi olması için, bütünlüğü meydana getiren unsurların amaca uygun olması gerekir. Yoksa istenilen maksat hâsıl olmaz. Bu yüzden birlik ve bütünlüklerin aynası, onu oluşturan bireylerin, kültürleri halleri ve liyakatleri olduğuna göre birlik ve bütünlükler, oluşum, yapı ve yansımalarına göre çok önemli ölçü ve emsaldirler.

         Hiçbir şeyi, birlik ve bütünlük dışında düşünemeyiz. Etki alır ve tesir ederiz. Bu sorumluluk, yükümlülük ve mesuliyet demektir. Bundan dolayı dâhil olduğumuz birlik ve bütünlük bizden olmasını istediği hasletlerle donanmamızı umut eder.

Orhan Yarat   3.2.2014   *ruhsalboyut.com*






 

Birlik, bütünlüğün ilk adımı olabilir.

İnsanoğlu uzunca bir müddet atomun parçalanamayacağını düşünmüştür. Maddenin en küçük yapı taşının atom olduğu kabul edilmiştir. Ancak bilim adamlarının uzun süren araştırmaları sonucu onunda başka parçalardan oluştuğu, hatta o parçalarında başka başka parçacıklardan oluştuğu görülmüştür ve belki de daha alt parçacıklarda keşfedilecektir. Buradaki arayış bütün halindeki artık bölünemeyecek olan maddenin özüne ulaşma çabası olabilir. Alta doğru her yeni keşifte bulunan parçacıklar birlikte hareket ederek, daha üstteki maddenin bütünlüğünü meydana getirmektedirler.

Bilim adamları nasıl ki maddenin özüne ulaşmaya çalışıyorlarsa, ruhsal konular ile uğraşan insanlar da insanın özüne ulaşma çabası içerisindedir. Çünkü bu öz bölünemez bir bütündür, insanın aydınlanması demek bu bütün halindeki öze ulaşmak demek olabilir. Bu özün her yerinin, her noktasının kusursuz olduğunu düşünebiliriz.

Bir çayın içerisine şeker atıp karıştırdığımızda, şeker homojen olarak mükemmel bir şekilde her yere aynı şekilde dağılır. Çayın farklı bölgelerinden mikron ölçeğinde farklı numuneler alsanız, her numunede aynı oranda şeker partikülüne rastlarsınız. Bizler de aynı boyut içerisinde birlikte hareket etmeye çalışan varlıklarız (partikülleriz). Bulunduğumuz boyut da kendi içerisinde bir bütündür. İlahi Düzenin beklentisi bu boyuttaki her varlığın aynı şekilde, mükemmel bir biçimde hareket ederek bir üst boyuta geçmesidir. Biz ne derece birlikte uyum içerisinde, egosal davranışlardan uzak bir şekilde hareket edebilirsek o oranda bu beklentiyi karşılayabiliriz.

Yine örnekler üzerinden açıklamaya çalışırsak dünya da bir bütündür. Üzerindeki insan dışındaki her varlık mükemmel bir şekilde yeryüzüne dağılmış ve bulundukları yerlerde işlev görmektedirler.  Dünyanın her bölgesindeki varlıklar varoluşlarının gereğini yerine getirerek, dünyanın bütünlüğüne katkıda bulunmaktadır. Ancak insanoğlunun sadece bir yüzyılda yaptığına bakalım. Milyonlarca yıldır var olmuş bir gezegenin dengesini nükleer bombalar, küresel ısınma, çevre kirliliği v.s. ile nasıl tehdit eder durumdayız. Kaynakların eşit olarak dağılması gerekirken bugün durum böyle midir? Bir uygarlık aya çıkabilecek teknolojiyi geliştirirken, diğeri karanlıkta kalmış içecek su bile bulamamaktadır. Maddi anlamda bakarsak, dünyanın çok büyük bir zenginliği küçücük bir azınlığın elindeyken, kocaman insan yığınlarının yoksul ve aç olarak yaşaması reva mıdır? Bazı kişi veya şirketlerin pek çok ülkeden çok daha fazla gelire sahip olması büyük bir tezatlık değil midir? Farz edelim ki dünya dışı varlıklar bizleri yukarıdan seyrediyorlar, bu insanoğlu ne güzel birlikte hareket ediyor, bu sayede de üzerinde yaşadıkları gezegenin bütünlüğünü koruyorlar diyebilirler mi? Çay örneğinde olduğu gibi dünyanın farklı yerlerinden örnekler alsak, bu farklı yerlerdeki insanların eşit şartlarda beslendiklerini, eğitim aldıklarını, aynı sağlık koşulları içerisinde yaşadıklarını söyleyebilir miyiz? Birisi diğerini karanlıkta bırakma çabası içerisindeyken, aynı şekilde ruhsal bilgilerden feyz aldıklarını söyleyebilir miyiz? Birisi diğerini tamamen sömürüyorken aynı bilgi düzeyinde olduklarını ve aynı şuur seviyelerinde olduklarından bahsedebilir miyiz?

Ne zamanki her bir yerde yaşayan insanlar eşit şekilde yaşarlar ise o zaman kaynakların da doğru bir biçimde kullanıldığından söz edebiliriz. Buna ulaşabilmek için öncelikle kendi içerisinde tutarlı, ikilikten uzak varlıklar haline gelebilmeliyiz. Bir günümüz, diğer günümüzü tutmazken kendi bütünlüğümüzü nasıl gerçekleştirebiliriz? Bugün dünya üzerinde yaşanan sıkıntıların sebebi, kendi içerisinde bütünlenememiş insan varlıklarının, dünyanın da bütünlüğünü anlayamamasından kaynaklanmaktadır. Yani işe öncelikle kendimizden başlamamız gerekir. Daha sonra sırasıyla ailemiz, dostlarımız, toplumumuz ve dünyamızın bütünlüğüne katılabiliriz. Dünyanın bütünlüğüne katılmak ise daha yolun başlangıcı gibidir. Daha sonra belki de güneş sistemimiz, galaktik sistemimiz ve evrenimizi daha iyi anlayabiliriz. Ancak bunları başardıktan sonra ise belki de bir üst boyuta ulaşacağız. O'na uzanan şuur boyutlarının sayısını bugün ki aklımız ile anlamamız mümkün olmadığından, yürüyeceğimiz yolun sonsuz uzunluğunu da şu an kavrayamayız.

Turgut Özbek   8.2.2014   *ruhsalboyut.com*





Birlik öncelikle kişinin kendisini oluşturan sayısız mekanizma ile birlenebilmesidir. Sonrasında ise yaşadığı sistem içerisindeki yasaları fark ederek, bunlarla uyumlu bir şekilde yaşaması, sistemle BİR olmasıdır.

Guerdieff öğretisine göre insanoğlunun içinde her an değişen sayısız ben vardır. Bu benlerin bir kısmı egonun yarattığı ben'lerdir, bir kısmı ise içimizdeki tanrısal öz' ün varolduğu ben'lerdir. Ancak çoğunlukla dünyadaki madde deneyimi egonun yarattığı benleri ön plana çıkarır. Zamanla bu defolu olan ben'ler ile yaşamaya alışmamız, gerçek varlığımızı güçsüzleştirir. Özümüzün değil, egomuzun eşiri oluruz. Bu noktadan sonra ise bir şeyleri değiştirmek çok daha zordur. Ancak elbette imkânsız değildir. Bu yüzden ruhsal çalışmalara mümkün mertebe erken başlamak, içimizdeki ben'leri tanımak ve onlara söz geçirebilmeyi öğrenmek açısından oldukça önemlidir.

Tekâmül yolunda ilerleyen beşer, aslında yüksek bir varlık olmaya programlanmıştır. Programına aykırı hareket etmek doğasına aykırı hareket etmektir. Dönüp içimize bir baktığımızda fark edeceğiz ki kızgınlıklarımız, kırgınlıklarımız dışında içimizde çok daha yüksek bir varlık var. O varlığı belki her zaman hissedemiyoruz ama zaman zaman yaptığımız erdemli davranışlarda hissettiğimiz huzur ile onu sezebiliyoruz.

Bizler egomuzdan uzaklaşıp özümüz ile "Bir" olmaya itecek sayısız mekanizma ile varız. Bunlardan bazıları düşünce, yetenek, hayal ve amaçlarımızdır. Tüm bunları hizmet amacı güden yüksek bir hedefe yönlendirdiğimizde kendi içimizdeki mekanizmaları birlemiş ve yüce sisteme uygun bir hâlde bulunmuş oluyoruz. Birlik bu sebeple önce kendi içimizde olmalıdır; kendimizi tanımadan ve içimizdeki ayrılıkları görmeden dışımızda herhangi bir birliği yaşamamız mümkün değildir. Önce kendi içimizdeki benlikleri seveceğiz, birliğe zarar veren yanlarımızı görerek törpüleyeceğiz. Aksi takdirde birliğin karşıtı olan yalnızlık kaçınılmaz olacaktır.

Birlik kavramı bütünlük kavramına bir ön hazırlıktır. Bütünlüğün tıpkı sevgi gibi bu gün insanın henüz yaşamadığı ve bilmediği olduğu yüksek bilgilerde ifade ediliyor. Ancak bilmeye yönelik atılan her adım hayırdır. Bu bağlamda birlik, bütüne gitmek için ilk aşamadır. Kendimizdeki küçük şeyleri düzeltmeye başladığımız zaman, büyük farklar yaratacağımızı düşünüyorum. Bütün' e giden yolun sevgi olduğu yine pek çok celsede bildirilmiştir. Ne kadar birliği öğrenir ruhsal yasalarla hemahenk olursak ve sevgiyi etrafımızdaki tüm canlılara yöneltebilirsek, bütünü anlamaya ve yaşamaya da o kadar yaklaşabiliriz. Tedriç yasası burada da geçerlidir. Nasıl ki bir çocuk ayakta durmayı öğrenmeden koşmayı öğrenemezse, birliği yaşamadan bütünlüğü de yaşamamız söz konusu değildir. Bu sebeple öncelikle kişisel birlik, sonrasında ise etrafımızda birliğe uygun davranmak, ayrılıklar yaratmamak bizleri bu gün anlamını tam olarak kavrayamadığımız ancak bizden beklenen bütüne hazırlayacaktır.

Şehnaz Çalışkan Demir   11.2.2014   *ruhsalboyut.com*

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93424770 kişi ziyaret etti, Şu anda 202 kişi sitede.