LBL_YAZI
SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 25 Nisan 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI

 

 

Niyet Nasıl Bir mekanizmadır,  Niyet Açıklığımız Niçin

Önemlidir?

 

 

 

Düşünce ve düşüncenin kullanımı en önemli bir husus olmasına rağmen çoğunluğumuz tarafından fazlaca önemsenmediği aşikârdır. Oysa yaşam içinde her yaptığımız ve yapacağımız işlerimiz düşünce veya düşüncelerimizin ortak paydasıdır.

Herhangi bir gerekçe ve temele dayanmayan, gayesiz ve amaçsız halde nefisin güdülemeleri ve basit çıkarlarla şekillenen düşüncelerin sonuçta bir neticeye varamayışında bilgisizliğin ve bilinçsizliğin etkisi büyüktür. Hâlbuki düşüncenin disiplini ve kullanımı gaye edindiğimiz niyet ve isteklerimizin yerine gelmesinde ve zaman kaybetmeden amaçlarımıza ulaşmakta çok önemlidir. Niyetlerimizi düşüncelerimizde oluştururken neden, niçin ve niye istediğimizi, olmasını neden arzuladığımızı bütün gerekçeleri ile kararlı olarak zihnimizde oluşturmalıyız. Ondan sonra düşüncelerimiz astral âleme yansıyarak isteklerimiz doğrultusunda şekillenmeye başlar. Yani başka bir ifade ile isteklerimizi astral âlemde oluşturmaya başlarız. Ve bu oluşum bir zaman aralığı sonunda somut âleme yansımaya ve şekillenmeye başlar. Nitekim etrafımızda gördüğümüz, elle tuttuğumuz her şeyin bir sanal boyutu, arka planı vardır.

Ancak niyetlerimiz tekâmülümüzle doğru orantılı olarak hiçbir etki ve tesir altında kalmadan yalnız bize ait olmalıdır. Haddini aşan, layık olmadığımız, kaldıramayacağımız niyetler, gerilim, karmaşa ve problemler yaratarak bize yaşamda zaman kaybettirecektir. Çünkü niyetlerimiz yaşam çizgimizi, kaderimizi ve nihayet tekâmül yolumuzu belirler. Bundan dolayı niyetler kişinin arka planında bilgi, bilinç ve ne yapma şuuru ile donanmış olması çok önemlidir. Çünkü bizlerde yüzyıllar süren bir süreç sonucunda meyveler gibi olgunlaşma safhasına geldik ve birçok özelliklerimiz gelişmekte ve kapasitelerimiz sürekli artmaktadır. Aynı düşüncelerimizin çok daha etkin, etkileyici ve tesirli duruma gelmesi gibi... Bugün toplumsal gerilimin nedeni, bireyselliğin gittikçe ön plana çıkması,  düşüncelerin ulu orta olumsuz kullanılması ile oluşmakta olan negatif alanlardır. Maalesef atide anlatılan, tebliğ edilen bu zamanlara çoğunluğumuz hazırlıksız yakalanmış durumdayız. Artan yetenek,algı ve kapasitelerimizle mevcut şartlara uymakta zorlanıyoruz. Ama alışkanlıklarımızdan biran önce kurtulup yeni şartlara uyum sağlamak zorundayız...

Orhan Yarat - 22.3.2010
*ruhsalboyut.com*

 

 

Her bilinçli eylem bir niyetin sonucudur. Her niyet eyleme dönüşmeyebilir ama niyet yoksa eylem de yoktur. Eylemi niyet dediğimiz enerji yaratır. Niyet bizim gerçek talebimizdir. Niyet bir amaç taşır; eylem de o amacı elde etmeye yöneliktir.

Çoğu zaman niyet, istenilen sonuç alınsın alınmasın, açıktır. Kimi zaman da gerçek niyet ve amaç, toplumca beğenilen bir niyetin altında gizlidir. O kadar gizlidir ki kişi kendi dahi farkında değildir. İyi niyetle yapılmış görünen pek çok iyi eylemin altında kişinin sevilmek, beğenilmek hatta yönetmek, tahakküm etmek gibi egosal istekleri gizlidir ki bu gerçek niyetleri kişi kimi zaman kendisi bile bilmeyebilir. Veya bilmek istemez, kendini kandırır, başkalarını da kandırdığını zanneder. Şu unutulmamalıdır ki kimsenin gerçek niyeti asla saklı kalamaz. Niyet yani düşünce bir enerji olarak herkes tarafından algılanmakta ve sözlü veya sözsüz cevaplandırılmaktadır.

Derin düşünme alışkanlığı  olmayan ya da genç ve deneyimsiz insanları niyetlerimiz konusunda aldatabiliriz. Ama varlığımızı ayakta tutan ve dünya yaşamımızın her anında bizimle olan Yüce Ruhsal Sistemleri hesaba katmadan gerçek niyetlerimizi saklayabileceğimizi ve bir takım başarılar sağlayacağımızı sanmak nasıl bir gaflettir?

Yaşamdaki olaylar bizim gerçek niyetimizin karşılığı olarak gelişir. Çünkü gerçek niyet, egosal amaç veya saf ve temiz bir amaç olsun, bir çekim alanı oluşturur ve karşılığı olan sonuçları çeker. Hep iyilik yapan biri kötü sonuçlarla karşılaşıyorsa, o iyiliğin altındaki gerçek niyet o kadar iyi olmadığı içindir.

Niyet yaydan fırlamış ok gibi bir enerjidir. Bazen ilk niyetimizden vazgeçeriz. Ama ok yaydan çıkmıştır, düşünmediğimiz sonuçlar ortaya çıkar. Birisine hediye etmeyi düşündüğünüz bir güzel nesne veya bir miktar para vardır, son anda kıyamazsınız vermezsiniz. Ama niyetinizle birlikte o nesne o para artık sizin olmaktan çıkmıştır ve o nesne kırılır veya kaybolur, o para istemediğiniz bir yolla sizden çıkar. İşte bu yaydan fırlayan ok enerjisi karakteriyle niyetlerimiz, bizim yaşamdaki yerimizi belirler, arkadaşlarımızı seçer, etrafımızda çözemediğimiz olaylar örgüsü yaratır ruhsal gelişimimizi sağlar veya geciktirir.

Sigarayı veya içkiyi, kumarı, bırakmaya niyetlenip sonra bu niyetlerinden vazgeçen insanlar artık bu yanlış alışkanlıklardan ya daha zor kurtulur veya hiç kurtulamazlar. Çünkü her doğru niyet Yüce Ruhsal Sistemlerin bize yardımını davet eder. Niyetten vazgeçmek ise bizi her türlü Yüce Yardımdan uzak bırakır. Bir niyetin bizi nerelere yükselttiğini, bir niyet bozmanın veya kötü niyetin ise bizi nerelerden alaşağı ettiğini fark etmeden yaşamak büyük cahilliktir, yaşamı heba etmektir.

Güney Haştemoğlu – 22.3.2010  *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Niyet taleplerimizin tamamına denir. Burada niyeti bir bumeranga benzetebiliriz; ne kadar uzağa fırlatılırsa fırlatılsın hareket noktasına geri dönen.

         İnsan her şeye başlarken farkında olsun ya da olmasın bir niyet içerisindedir. Sabah uyandığında "bugün çok güzel bir gün" diyen kişi, gün içinde iyi şeyler yaşamaya ve güzel bir gün geçirmeye niyetlidir. Bumerang örneğindeki gibi niyeti onu bulacaktır da. Aksi şekilde kötü duygularla başlanılan gün de insana kötü olaylar şeklinde cevap verir. Çünkü talebimiz o yönde olmuştur.

         Talepler ne yönde olursa olsun muhakkak evren tarafından cevaplanırlar. Kainatta öyle bir denge oluşmuştur; bir işi yapmaya gerçekten, kalben niyetli olan ve o yönde çalışan kişi o işte mutlaka başarılı olur. Bu öyle bir sistemdir ki kişinin etrafındaki her şey adeta o amaca yardımcı olmak için yarışırlar. Ama en önemlisi o fitili ateşleyebilmek, doğru şekilde talep etmeyi bilmektir. Sadece talep etmek, eyleme geçmemek hiçbir işe yaramaz. Bu evrende bir mekanizmayı aktive eder ancak çalışma olmadığı için yalnızca bir şeylerin dengesi bozulmuş olur; ortaya bir sonuç çıkmayacağı gibi kişinin kısır bir döngü halinde o işte başarısızlığa uğramasını da sağlayabilir. Bu yüzden insan ağzından çıkan her söze dikkat etmeli; hepsi bir yükümlülük ve geleceğe dair başarı veya başarısızlıklarımızı belirleyen sözcükler olabilirler.

Şehnaz Çalışkan Demir – 24.3.2010 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

         Bir şeye niyet etmek, yapmak istediğimiz iş için O’nun yardımını dilemektir. Yardım bize çeşitli güçler şeklinde ulaşır. Bir işi yapmak için gereken en önemli güçlerden biri irade gücüdür. Yapmamız gerekenleri bir türlü yapamıyorsak irademizi kullanamıyoruz demektir. Niyet iradeyi davet eden bir güçtür. Plan program yapmaktır. Son derece ciddiyetle ele alınmalıdır çünkü niyetimiz, birlikte hareket ettiğimiz tüm mekanizmalara verdiğimiz bir taahhüttür. İsteğin ve niyetin gücü, iradeyi devreye soktuğunda, ilgili tüm evrensel sistemlerin de yardımıyla, başarılamayacak hiçbir iş yoktur. Elbette ki bunun için niyet edilen şeyin ne olduğu da aynı derecede belirleyicidir. Evren ile uyum veya ahenk diyebileceğimiz büyük yasa, her durumda geçerlidir. İstek, kişinin ve bütünün gelişimi için gerekli olmalıdır. Ancak, henüz gelişiminin çok başında olan insanın, yanlış isteklerinde ısrar etmesi dolayısıyla olumsuz olayların cereyan etmesi, ders alması için gereklidir. Pek çok şey bu şekilde öğrenilebilmektedir. Pasif kalınan, ne istediği bilinmeden, amaçsız sürülen hayatlarda ise ne bir gelişim, ne de ders çıkarma görülmez. İnsan kapalı kalır, evrensel mekanizmalar tarafından tutulabilmesi için aktif bulunuşu şarttır.

Niyet açıklığı, isteğin ve planın açıkça ortaya konmasıdır. Bu açıklık, işbirliğinin büyük gücünü ve hareket akışını sağlar. Bu arada arkada gizli bazı egosal amaçlar ya da gereksiz hevesler bulunuyorsa -ki çoğu zaman bulunur- onlar için de ders paketleri yola çıkar. Evreni kandırmak veya en küçük bir şey gizlemek söz konusu değildir. Yücelik bizi bizden iyi bilir. Kendimizin farkında olmadığı art niyetleri ya da henüz gelmediği yol ayırımlarında yapacağı hataları önceden bilir.

         Niyetin oluşmasında algıların önemi büyüktür. Gördüğümüz bir şeye beğenerek baktığımızda nasıl bir niyet oluşturduğumuza çok dikkat etmemiz gerekir. Farkında olmadan bilinçaltımızı programlamış olabiliriz ve bir gün olayı yaşadığımızda neden böyle oldu diye sorabiliriz. Ya da beğenmediğimiz, hatasından dolayı yargıladığımız bir kişi ile benzer bir durum içine girebiliriz.  Bir çok konuda algılarda çok seçici olmamız hatta, kısıtlayıcı olmamız yararımızadır.

         Bir konuda çok istekli, niyetli ve girişimci olduğumuz halde iradeli olamıyor ve istediğimizi yapamıyorsak, sürdürme kararlığı oluşturamamışız demektir. Bir-iki zayıf çaba ile kalıyorsak, azim eksikliği vardır. Azim, asla vazgeçmemek, yeniden başlamaktır. Hep çabalamak, ama hiç netice alamamak, isteği ve azmi sönümlendirir. Çabalamak yeterli değildir, tüm varlığımızla elimizden gelenin ötesine geçmedikçe, hep aynı noktada takılı kalırız. Gerçek başarı kendini tümüyle adayarak elde edilir.

Altan Gürol – 27.3.2010 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Niyet, içinde yaratıcılığı barındıran çok güçlü bir mekanizmadır. “Fikri ne ise zikri de odur kişinin.” Her birimiz düşüncelerimiz üzerinden biz oluruz.

         Düşüncelerimizde neyi yaşıyorsak niyetimiz de o yönde olur. İşte tam burada düşüncelerimizden ne kadar sorumlu olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Düşüncelerimiz, isteklisi olduğumuz durumlar üzerinden şekillenir ve gerçekleşmesi yönünde daha gelişmiş düşüncelerin alımına açılır. Çektiğimiz düşünceler bizce yapmamız gerekenleri önem sırasına göre dizer ve gün içindeki yapacaklarımızın, bir sonraki adımını ve yarınını oluşturmak için yayına dahil olur. Çıkartmış olduğumuz istek, uygulama aşamasında niyetimiz halini alarak şekillenir ve biz buyuz dedirtir.

         Niyet açıklığımız, biz buyuz dediğimiz noktadan işleyeceğinden, yaşam içindeki her an’ın farkındalığı da bu nokta üzerinden tutuşa geçecektir. Tutunduğumuz her yer yarınımızı yaratırken, bütün için nereden verişe geçeceğimizi belirler. Yapmış olduğumuz yayın evrensel olduğundan, bütünlük için çıkarttığımız niyetimizin kalitesi de çok önemlidir.   

Tarık Öztürk – 29.3.2010 *ruhsalboyut.com*

 

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.