HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI
Güçlü olmayı nasıl başarabiliriz?
Güçlü olmak şuurlu olmaktır. Şuurlu olmak ise zamanı doğru kullanmak, her an doğru ve iyi olanı yapabilmektir. Bilgi olmadan iyi ve doğru bilinemez, eylem olmadan bilgi anlaşılamaz, inanç olmadan eyleme geçilemez. İnancın kaynağı ise aktif düşüncedir. Aktif düşünce doğru ve iyiye olan inancımızın ve her an iyi ve doğruyu yapabilmemizin gücüdür. Bu nedenle Ruhsal Eğitici Sistem devamlı olarak aktif düşüncenin ruhsal yoldaki mutlak değerini işaretlemektedir.
Değişmeyen kural, insanın aktif düşünceyle güçleneceğidir. İnsanda bunu başaracak akıl ve gönül dediğimiz mekanizmalar kuruludur. Kullanıp kullanmamak ise insana bırakılmıştır.
Düşünce iki tarafı da keskin bir kılıçtır. Ruhsal eğitim bir anlamda bu kılıcı doğru kullanma eğitimidir. Düşünce var bizi O’na ulaştırır, düşünce var bizi nefsin kölesi yapar. Bu ikisini ayırabilmek için bizi O’na ulaştıran düşünce “aktif düşünce” olarak ifade edilmiş ve bunu sağlayacak mekanizmanın akıl ve gönül birliği olduğu işaret edilmiştir.
Aktif düşünce zamanın doğru kullanımında tek kılavuzdur. Bunun dışındaki düşünceler ise zamanı yok eder. Zihin faaliyetimize dikkat edelim. Gün içinde başıboş ve kontrolsüz düşüncelerin yarattığı olumsuz, adeta zehirli bir enerji alanı içinde bulunuyoruz. “Düşünce bedenin toprak ve suyudur. O çalışmadığı takdirde beden hiçtir” bilgisi verilmiştir. Kendimize ne kadar zarar verdiğimizi tekrar düşünelim.
Aktif düşünce doğru ve iyi eylemin o an’a özel gücüdür. Kullanılmadığı zaman güç kaybolur. Eylemden sonra ortaya çıkan güç ise yeni düşünceyi açar. Kısaca aktif düşünce kullanılmak içindir. Kâğıtlara yazıp saklamak, ezberlemek, tekrarlamak güç yaratmaz.
Düşüncenin aktif olması, zamanın doğru kullanılması, sürekli uygulanması ve yenilenmesi anlamındadır. Yoksa günde birkaç doğru düşünce eylemi, kontrolsüz düşüncelerle kirlenmiş toprağımızı ve suyumuzu temizlemez, ruhsal varlığımıza güç sağlamaz, dolayısıyla şu anda bizzat yaratıp yaşadığımız karmaşayı ortadan kaldırmaz. Kontrolsüz zihinsel faaliyetimizin sonucu olan sevgi dışı eylemlerimizin yarattığı çok farklı geri planlar yaşamımıza hâkim oldu. O’nun bizlere öngördüğü yaşam şu içinde yaşadıklarımız değildi. Ancak içinde bulunduğumuz şu an’da doğru kullanımla ortaya çıkacak bir güç gizlidir ve bizi bu bataktan kurtarmak için elini uzatmış beklemektedir.
Güney Haştemoğlu – 26.6.2012 *ruhsalboyut.com*
Güçlü olmayı başarmak kolay değildir. Güçlü olmanın şartları, olasılıkları ve imkânlarının oluşabilmesi zaman süreçlerine bağlı tekâmül ile ilgili bir durumdur. Şayet dilde telaffuz ve bilgisinde olmakla güçlü olunsa idi toplum yapılarımız çok daha başka olurdu. Güçlü olmak birçok hayatları içine alan bir süreçtir. Güçlü olmanın bilgisinde, bilincinde ve farkındalığında olmak böylesine bir sürecin neticesinde ortaya çıkan bir durumdur. Güçlü olmayı oluşturan bilgi bütünlüğünün yaratacağı düşünce yapısına ulaşmak tekâmül süreçlerinde bir sıçramadır.
Güçlü olmak, güçlü olmanın ve gücün bilgisinde bilincinde olunduğu gibi şuurunda olmaktır. Bir başlangıç ve nihayet sonlanacak olan hayatların akışındaki eylem, hal ve davranışları, ilahi ve evrensel bilgi, bilinç ve farkındalık içinde gözlemleyerek süreçlerine hâkim olmaktır. Temel olan Sevgi, hoşgörü ve iyi niyet ile donanmış, insanın insana saygısının yerli yerine oturmasından oluşan pozitif enerji alanlarının aktif hale gelmesidir.
Güçlü olmak neden, niçin ve niye sorularını tekâmül bilgi ve bilinç düzeyinde idrak ederek, oluşumlara, olaylara ve sürprizlere karşı dirençli olmaktır. Kendini fark etmenin, bilincinde olmanın ve bilmenin gücü ve farkındalığı ile neden ve sebep ve sonuçların olanak ve olasılıkları önceden kestirmenin verdiği öz güven içinde bulunmaktır.
Gerçek ve sürekli güçlü olmanın temel kaynağı ruhsal bilgi ve bilinçtir. İlahi ve evrensel bilgi ve öğretinin insana kazandıracağı bilinç, gerçek bir ışık ve yol göstericidir. Ruhsal öğretilerin insanda oluşturduğu bilinç ve farkındalık, gücün etkinliğini, akışını ve devamlılığını da sağlar.
Kişi bulunduğu mekân ve yaşam alanı ile orantılı olarak, liyakati nispetinde dairevi tekâmülde ulaştığı bilgi, bilinç ve aydınlık ile neden ve sonuç ilişkilerine hâkimiyeti sonucu akıl, mantık ve şuur ve ne yapma bilinci ile kendi güç yapısına, hiçbir etki, tesir ve yaptırım olmadan ulaşır.
Orhan Yarat – 26.6.2012 *ruhsalboyut.com*
İnsanı ruhsal anlamda güçlü kılan, sahip olduğu manevi değerlerdir. Bu değerlere sahip olmak kişiye korkuları, bedensel ve ruhsal bağımlılıkları yenme gücü verir.
İnsanı en çok güçsüz kılan şeylerden biri duygusal bağımlılıklarıdır. Bu bağımlılıklar ruhsal zayıflıklardan doğar. Ruhsallığını güçlendirmeyen kişi her zaman güçsüz kalacaktır. Çünkü bilinmeyenin karşısında hissedilen çaresizlik, kişide birçok psikolojik probleme yol açabilir. Bu problemler ise kişiyi güçsüzleştirir, kimi zaman sadece ruhsal hastalıklara değil, bedeni etkileyen hastalıklara da neden olur.
Maneviyatını güçlendirmek için çalışmak ise kişide bir şuur oluşturur.
Yüce yaratıcının bizlere duyduğu sonsuz sevgiyi biraz olsun kavrama çabası bile insanın ruhsal anlamda güçlenmesini sağlar. Bizlerin güçlü olması için öncelikli ihtiyacı iyilik, doğruluk, çalışma, bilgi, sevgi esasları ile şekillenmiş bir yaşam planı kurmak ve bu amaçla yaşamaktır. Esaslar bizlerde boyutlarını şimdi bilemediğimiz denli bir gücün yanısıra, neşe, kendine güven gibi duyguları da getirecektir. Çünkü güçlü insanda kendinden şüpheye, mutsuzluk ya da melankoliye yer olmaz.
Ruhsal güçlülük, etrafındakilere de bu güç ile el uzatabilmek ve aynı zamanda çevrede olan olaylara da dışarıdan bakabilme gücünü getirir. Bazen etrafımızda olan biten olaylara karşı durmak zordur. Ya da olan olayları en az zarar ile geçiştirebilmek bile bir marifettir. Güçlü olmak bize her şartta haklının yanında olmayı sağlar. Ya da içinde bulunduğumuz bir mekânda olan olumsuz olayları en az zarar ile atlatabilme gücünü verir. İnanç ve temel esaslarla elde edilen güç, bizlerde bir şuurun oluşmasına ve bu şuur ile gerektiği yerde ve zamanda gerektiğince davranma gücünü verecektir.
Şehnaz Çalışkan Demir – 1.7.2012 *ruhsalboyut.com*
Güç bildiğimizde, güçsüzlük de bilmediğimizdedir. Bilmek, gerçek yaşayışın, işleyişin bilinmesi anlamındadır. Bu da O’nun yasalarını bilmekten, bilerek uygulamaktan geçer.
Bilmek, her an için yeniyi, daha doğrusunu aramak adına, aktif düşünce üretmemiz üzerinden güncel halde kalmamıza bağlıdır. Gücümüz, O’na olan inancımız doğrultusunda şekillenen, O’nda olabildiğimiz kadarlık O’ndan gelen hak edişimizdedir. Kendimizi iyi ve doğrunun birleştiği sevgi bilimine adadığımız her an, O’nun gücü içerisinde bulunacağımız an olacaktır diye düşünmekteyim. Sevgiyi bilme çalışmamız, beş basamağın her yerde uygulanabilmesinden geçecektir. İnancımız her daim beş basamak üzerinden sınanıp, sevgide kalışımız, sevgiyi bilişimiz, güçlü ya da güçsüz oluşumuz da bu konudaki duruşumuza bağlı olacaktır.
Gücümüzün oluşu ya da olmayışı, içinde bulunduğumuz durumun yasalar üzerinden doğru analiziyle tespit edilir. Bu da düşünce olarak nerede olmamız gerektiğinin tecrübesidir. Güç, O’nun bizden bekledikleri üzerine O’nca verilir. Bazen bu adım atmamız için olur, bazen de başarımız kadarlık yerden verişler olarak şekillenebilir. Güç, şüphesiz ki her an doğruda, O’nun doğrularında kaldığımız, kendimizi bu anlamda yetiştirdiğimiz her yerden gelecektir.
Tarık Öztürk – 6.7.2012 *ruhsalboyut.com*