TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 5 Mayıs 2024 Pazar

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon



Yaralı Zihin
 
 
           "Üzerindeki herkesin bir deri hastahğına tutulmuş olduğu bir gezegende yaşadığınızı hayal etmenizi istiyorum. İki üç bin yıl boyunca gezegeninizdeki insanlar aynı rahatsızlığı çekmiş olsun. Bu insanların bedenleri iltihaplanmış, dokunulduğunda çok acıyan yaralarla kaplı. Onlar elbette derinin doğal yapısının bu olduğuna inanacaklardır. Tıp kitapları bile bu hastalığı bedenin doğal durumu olarak tanımlar. Bu gezegenin insanları sağlıklı ciltlerle doğar. Ama üç dört yaş sırasında ilk yaralar belirmeye başlar. Yetişkinliğe adım attıklarında yaralar bedenlerini baştan aşağı kaplamıştır.

           Bu insanların birbirlerine nasıl davranacağını canlandırabiliyor musunuz? Birbirleriyle ilişki kurmak için yaralarını sakınmaları gerekir. Acısı büyük olduğu için birbirlerinin tenine dokunmakta büyük zorluk çekerler. Kazayla birisine dokunacak olsanız canı öyle yanar ki öfkeyle dolar ve aynı şeyi yapmak için o da size dokunur. Ama sevme güdüsü hala çok güçlüdür, bu yüzden de başkalarıyla ilişki kurmak için yüksek bedeller ödemek zorunda kalırsınız....

           Ama yaralarla kaplı olan derimiz değil. İnsan zihni korku adı verilen bir hastalığa tutulmuştur. Duygusal beden tıpkı mikrop kapmış cilt gibi yara doludur. Bu yaralar da duygusal zehirle iltihaplanmıştır. Korku hastalığının belirtileri öfke, nefret, kıskançlık ve ikiyüzlülüktür. Sonucu ise insana acı çektiren bütün duygular.

           Zihinsel olarak bütün insanlar aynı hastalığın pençesindedir. Hatta bir adım daha ileri gidip bu dünyanın bir akıl hastanesi olduğunu söyleyebiliriz. Ama bu akıl hastalığı dünyaya kök salan binlerce yıl olmuştur. Onun için tıp, psikiyatri ve psikoloji kitapları rahatsızlığı olağan olarak tanımlamaktadır. Onlar hastalığa bu gözle baksa da ben size bunun hiç de normal olmadığını söyleyebilirim."

           Yukarıdaki bölümü Don Miguel Ruiz 'in Ustaca Sevmek adıyla Seda Toksoy tarafından türkçeye çevrilmiş olan ( Ötesi Yayınları - 2000 ) kitabından aldık.

           Korkunun sevgiyi engellediğini daha önce düşünmüş müydünüz? Ya da tüm acıların ıstırapların altında korkunun yattığını? Sevgi, sevinç, mutluluk, üzerine yaratılmış, inanılmaz güçlerle donatılmış bu gönül varlığı yani insan nasıl olur da gerçek dışı, düşsel korkularla dünyasını cehenneme çevirir ve acılar ıstıraplar içinde yaşar? Korkularımızı birbirimize nasıl kopyalıyoruz? Veya başkalarının kendi korkularını bize kopyalamalarına nasıl izin veriyoruz? Yaşam suyumuz olan sevgiye neden ulaşamıyoruz? O'nun sevgisi her yanı kuşatmışken insan neden bunun farkında olmaz? Cinsellik, nasıl bu yarattığımız cehennemin en azılı zebanisi haline geldi? Ve nihayet duygusal bedenimizi nasıl iyileştirebiliriz?

           Kendimizi anlamak, başkalarını da anlamaktır. Ancak bu kitabı okuyup bir kenarda bırakmamak, sık sık tekrar bakmak gerekiyor. Burada önemli olan bu kitaptaki bilgilerden sonra bizde sevgiye dair gelişecek yeni düşünceler ve bu düşüncelerimizin zihnimizdeki yaraları iyileştirmesidir; kısaca değişimdir. Aslında her okuma değişim yaratmalıdır; gerçek okuma budur: Yoksa bugüne kadar hepimiz sayısız kitap okuduk, ama ne yazık ki biz de pek değişen bir şey olmadı. Dileriz bu kitapla gerçek okuma serüvenimiz de başlar. 

(Güncelleme: 04/11/2006)

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.