Hayrın dağıtıcısı yalnız O’dur. Hayra ancak doğruyu görmekle ulaşılır. Doğru ise ikiliklere son verilerek görülür. İkiliklere son vermek, kendimize yapacağımız en büyük iyiliktir.
Özü ve sözü bir olmak, gerçek bildiği ile eylemini bir etmek, tüm insanlarla kardeşliğini, birliğini yaşamak, tüm varlıklarla birliğini anlamak adım adım ikiliklerin yok oluşudur.
Sevgi her şeyi Yüce Hayra götüren enerjidir. Doğruyu görmek, doğruyu yaşamak O’nun yolunda olmak sevgiyle mümkündür.
Hayrı kazanmak her realitede farklıdır. Henüz sevgi realitesine geçememiş olan bizler için hayrı kazanmak önce O’nun önünde haddini bilmekle başlar. İnanmadıkça haddimizi bilemeyiz.
Haddini bilen her zaman için huzurda olduğunu bilip saygı sınırları içinde yaşayan, O’nun Rızası’na uygun olduğunu düşündüğü işi O’nun adını anarak yapmakla hayrı kazanandır. Bu kazanç bizim yeni gerçekleri, daha üst hayırları görmemizi sağlar.
Hayrın üzerimizde işler durumda olması elbette ki bizim hayrı kazandıracak hâli devamlı sürdürmemizle mümkün olur. Bir yapıp bir yapmamak gerçekte hiç yapmamaktır.
O’nun Rızası’na uymayan hallerimizi, eksik yanlarımızı fark ettiğimizde bunları derhal düzeltmek Yüce Hayrı üzerimizde işler durumda tutmaktır. Sonraya bırakılan işten hayır gelmez.
Çalışmak kendimiz için yaptığımız işler değildir. O’nun Rızası için, hayır için yapılan işler çalışmaktır.
“Her şeyin kararını bilmek hayırların en büyüğüdür” denilmiştir. Şüphesiz bu bizim realitemize hitaptır. Yüce Sistem bize hayrın alfabesini öğretiyor. İnsanın önemli yanlışlarından biri de alfabeyi küçümsemesi, küçükleri yerine getirmeden büyükleri anlamak ve yapmak istemesidir.
Sevgili dostlar ve ben yani kendim anlamalıyız ki: büyük küçüğün içindedir, aslında küçük yoktur; küçük sandığımızın eyleminde olmazsak adım atmak asla mümkün olmaz. Yürüyüş bandındaki kişi nereye ulaşabilir ki? Bu esası anlamak her işin başıdır. Bu esas gücün büyüdüğü noktadır.
Hayır esasa hizmet edenlerin bulundukları seviyedir ve hayır, yalnızca O’nun önündeki kulluğunu bilenedir. Hayrı zamanında ve yerinde görmek ise bir kul borcudur.
Hayırda teslimiyet, rızalı olma, zamanı karşılama, irade vardır. İrade kendimize karşı güçlü olma ve saygıdır. Kendilerine karşı güçlü olmayanlar hayırda da birleşemezler.
Hayrı kazanmanın zorluğunu düşünenler, şunu da düşünmeliler ki hayırsızda olmak devamlı bir şuur kaybıdır. Bedenimizin devamlı kan kaybetmesinden hiçbir farkı yoktur.
“Hayır bilginin Yüce Kudretle birleşen en büyük armağanıdır. Kudretin değişmeyen tek unsuru teslimiyettir. Teslimiyetse, süreklilik arz eden doğru davranış”
Güney Haştemoğlu – 25.10.2011 *ruhsalboyut.com*
Yüce hayırlar insanlığın şuurlanmasına hizmet eden büyük hayırlardır. Hayır, bilinçlendirme değeri olan bilgilerden doğar ve o bilgilerin neticeleri olan eylemlerle soyuttan somuta geçer. Yeni bir değer yaratılmış olur. Bilgi güce dönüşmüş olur.
Bilinçlenmek O’nun bizim için planladığı amaca doğru yol almaktır. Yol almak sürekliliği temin etmektir. Bilinçlenme bitmeyecek olan bir süreçtir.
Hayrın işleyişi, hakediş prensibine göre çalışır: Aldığımız kadar veririz ve verdiğimiz kadar alırız. Bu mükemmel bir işleyiştir. Kendimize saklama, biriktirme mümkün değildir. Bilgi kişisel değildir, bütüne aittir, bütün için verilmiştir. Sadece kullanabildiğimiz, değerlendirebildiğimiz kadarını paylaşmış oluruz. Değerlenen bilgi manevi zenginliğimizdir.
Altan Gürol – 26.10.2011 *ruhsalboyut.com*