HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI

Dünyaya Ne Katıyoruz?

           Dünya varlıkların evrim basamaklarından biridir. Bu evrim basamaklarında altta olan üstekinin tamamlayıcısı ve malzemesi durumundadır. Yani varlık hem araştırıcı hem de araştırılandır. Nasıl insanlar kendinden altta olan varlıklardan faydalanmakta ise üstte olan varlıklarda insanlardan faydalanmaktadır.

           Nitekim Dünya insanoğlunun deneme, deney ve uygulama sahasıdır. İnsan dünyayı kendi amaçları ve gayesi uğrunda kullanırken karşılığında Dünya maddesinin gelişmesine ve varlık olma yolunda evrim yapmasına katkıda bulunmaktadır. Ancak gelişmenin bedeli, karşılığı ve fedakârlığı vardır. Her insanlık devresinde tükenerek işlevini yerine getiremeyen Dünya, yeni bir insanlık devresine hazır olmak için köklü değişiklikler sonucu yenilenerek yeniden hazır duruma gelir.

Orhan Yarat – 15.09.2008 *ruhsalboyut.com*

           Dünyaya gelen her çocuk, yeni bir zamana ve o zamanın taşıdığı şuura doğmaktadır. Aynı nehirde iki defa yıkanamayacağımız gibi, aynı zamanı ve ait olduğu şuuru da iki defa yaşayamayız. Bu nedenle biz değil, bir önceki neslin durgun şuuruna uygun yaşamak, her gün yeni bir şuura doğmak zorunda ve sorumluluğundayız. Her gün yeni bir şuura doğmak, eylemdir. Her gün yeni bir şuura doğmak, bir önceki günün şuurunda ölmekle mümkündür. Bu nedenle her gün, insan için yeni bir doğuş ve eylem fırsatıdır.

           “Kimdir iyi, doğru, çalışkan, bilgili insan?” sorusunun cevabı “yeniyi kabul edebilen!” dir. Bu demektir ki “eski” artık ne iyidir ne de doğru. İşte eylem eski olana karşı yeni’nin seçimidir ve yeniyi seçenlerin yanında olmayı seçmektir. Bu seçimin sürdürülmesi gerçekte sevgidir ve yeryüzündeki tüm varlıklara karşı en büyük bir ruhsal hizmettir.  Yaşamakla dünyaya yapabileceğimiz tek katkı budur ve bu tek katkının sayısız yolu vardır; bunun içinde her şey vardır. “Eğer senin varlığınla bir tek insanın dahi ruhsal yaşamı yükselmişse, senin bu dünyada yaşamana değmiştir.”

Güney Haştemoğlu – 16.09.2008 *ruhsalboyut.com*

           Görünen her şey ortada, fakat önemli olan göremediklerimiz. Ne kattığımızı düşünüyoruz, acaba ne katıyoruz? Dünyamız işleyen sistemin bir parçası, bizler de sistem üzerindeki dünyanın ve dolayısıyla, etki ettiğimiz diğer sistemlerin işletenleriyiz. Konumuz ve konumumuz açısından, kendimizin, ne kadar önemli bir yerde, önemli bir amaca hizmet ettiğinin farkındalığı gerekmektedir. Bu farkındalık, dünyamıza ne kattığımızın da aynası olacaktır.

           Farkına varmış olduğumuz konumuz, (hedefimiz) dünyaya katacaklarımızı da beraberinde getirecektir zaten. Bizler bu gelenleri işleyerek, geliştirerek, dünyadaki konumumuzu şekillendirip, diğer kardeşlerimizin de, bu şekli fark etmesine neden olmalıyız.

           İşte bu aşamadan sonra, dünya ya ne katmamız gerektiğini, bizim farkımıza varan kardeşlerimiz söyleyecektir. Hepimiz dünyamıza çok şeyler katıyoruz ve katmaktayız da, önemli olan dünyamıza ne kattığımızın anlaşılmasıdır. Bu anlayış bizi, dünyevi ezberci yaklaşımdan uzaklaştırıp, gerçek yoluna katacaklarımızın anlaşılmasına da neden olacaktır.

Tarık Öztürk – 16.09.2008 *ruhsalboyut.com*                        

           Dünyaya duygu yüklü düşüncelerimizi katıyoruz. Eğer düşüncelerimiz istikrarlı değilse, bir şuraya bir buraya sıçrayıp geziyorsa, kendi auramıza olduğu gibi dünyanın aurasına da kaos ekliyoruz. Korkulu, endişeli, öfkeliysek bu olumsuz duygularla kötücül bulutlar halinde dünyayı karartıyoruz. Sevgi dolu, mutlu, huzurluysak güzel renkli ışıklarla dünyayı aydınlatıyoruz. Bir tek ben mi? demeyiniz. Karanlık ve aydınlık zaten var. Ben hangisini besliyorum deyiniz. Karanlığı beslemek, ona doğru akıp gidivermek çok kolaydır, sonuç pek acı da olsa. Aydınlığı beslemek ise, disiplin, bilinç şuur, yürek, gayret işidir. Aslında her insan O'nunla devamlı diyalog içindedir. Ama cevapları duyabilmekiçin incelikli bir yaşam sürülmelidir. O’na neler söylediğimizi farkında mıyız? Eğer yaşamdaki her olanın yerindeliğini güzelliğini göremiyor da, hep şikâyet eder durumda isek, olumlu veya olumsuzluklara kendi katkımızı hiç farkedemiyoruz demektir.

           Eylül 1999 da, 350 kişi Japonya’nın en büyük gölü Biwa'nın kenarında toplanmış, dünya barışı için dua edip şarkı söylemeye başlamışlardı. Sevgi ve mutluluk duyguları ile yüklü sesleri gölü çepeçevre sararak yankılanıyor, omuriliklerini titreten tuhaf bir hisle ürperiyorlardı. İşte o zaman inanılmaz olan gerçekleşti. Gölün bulanık suları berraklaştı, tertemiz oldu. Suyun içinde önceden göremedikleri otları, kumları ve balıkları şimdi hepsi hayretle seyrediyordu. O gölde her sene ortaya çıkan ve çevreye çok kötü bir koku yayan yosun o yıl görünmedi. (Suyun Gizli Mesajı. Masaru Emoto)

           Burada tüm insanlığın alması gereken büyük bir ders var. O, 350 güzel insan topluluğu, aydınlığı beslemeye kararlıydılar ve birlik olmayı başarmışlardı. Böylece, sadece o göl temizlenmemişti, yüzde doksanı su olan bedenleri de temizlenmişti. O'na dönük olmak ve öyle kalmak bu kadar önemlidir. Dünyamıza katkımız bu kadar büyüktür.

Günal Gölhan – 16.09.2008 *ruhsalboyut.com*

           Sorunuzdan anladığım ve de bence bu şekilde anlaşılması zorunlu olan anlam, siz kişisel olarak ne yapıyor, nasıl yaşıyor, ne üretiyor ve kısaca dünyaya ne bırakıyorsunuza cevap vermek olabilmeli. Sorunuzun karşılığını genel anlamda izaha kalkışmak doğru olmasına karşılık, örnek olamadığımız durumlarda sonuçları boş olacaktır. Soruya yanıt veren arkadaşlar bana gücenmesinler. Benim ne yaptığımı hemen sorgulayacaklardır. Kısaca söyleyeyim. Bu yeterli midir denebilir. Ama her birimiz yaşamımız içinde inancımızda olan hedeflere ve şuurca hissettiğimiz sorumlulukların birkaç tanesine deyinmiş olsak daha samimi olmaz mıyız? Daha somut bir etki bırakarak örnek olmayı daha etkili kullanmaz mıyız? Belki bu yazımı koymayacaksınız sayfanıza ama ben bu satırları pozitif bir güçle yazdığıma eminim. Şuurumun el verdiği ölçüde hissettiğim açık intikalimin bir vazife olduğuna inanıyorum.

           Yaşım şimdi orta yaşın üstündedir. Genç yaşımdan bu yana ruhsal alandaki konulara ilgim vardır. Hayatımı idame ettirdiğim konu doğal sebze yetiştiriciliğidir. Güneyde iki seram ve biraz da arazim var. Kendimizden başlamak üzere çevreme ve de büyük bir kısmının satışı ile hobisel başladığım bu uğraşıya zevkle devam ediyorum. İki yıldır emekliyim ve bütün uğraşımım kaliteli ve doğal ürün elde etmektir. Çevremde bugüne kadar edindiğim ruhsal bilgileri, kişileri düşündürücü ve değişim sağlamaya yönelik kullanarak, sohbetlerde bulunuyorum. Önce çok yadırgandı lakin daha sonra onlara daha güzel giriş sağlayacağım yollar çıktı karşıma. İşim icabı beraber olduğumda beni heyecanla karşılıyorlar, sorularını sorarak büyük bir huzur duyduklarını her defasında söylüyorlar. Rüyalarında benimle konuştuğunu söyleyen bile oldu. Hayatım tabii olarak bir anlam kazandı. Yaşadığım çevremdeki saygınlık ve sevgi beni mutlu ediyor. Ailem de bana gittikçe artan bir saygı ve sevginin destekçisi olmakta, bu da beni mutlu ediyor. Kısaca yaşamımı, bana tekâmül yolumu açan bir bağış olarak değerlendiriyorum. Bu satırları kendimden bahsetmek için yazmadım. Diyorum ki, dünyaya hizmet yüce bir iştir ve Rabbime hizmet oluyor. Eğer bir insan sevgisini yaşıyorsak ve ilerlemenin, yılmamanın, bağışlamanın, dilemenin gücünü yaşıyorsak ne mutlu bize derim.

Hasan Rahmi Kutluer – 17.09.2008 *ruhsalboyut.com*

           İnsanlık hep birlikte O’nun muradı yönünde bir yolculuktadır. Bu bir şuurlanma yolculuğudur. Dünyaya yapacağımız en önemli katkı bu yolculuğu hızlandırıcı fonksiyon görmektir. Çevremize yapacağımız sıradışı bir örneklik suya atılan taşın dalgaları gibi genişleyen dairevi bir yayılım yapar. Etki ne kadar içten ve insanlığın gerçek ihtiyacına yönelikse o kadar genişler. Şuurlanma, nasıl bir varlık olduğunu, neden varolduğunu ve Vareden’i belli bir miktar bilmek neticesinde,  murat doğrultusunda neler yapması gerektiğini bularak, hiçbir kesintiye uğratmadan ilerlemektir.

           Dünyaya yapılacak katkı sadece öncülük etmek, yolu açarak zemin hazırlamak değil, doğru yaşamaktan, arkadan gelenleri toparlamaya kadar, herkesin üzerine düşen çok çeşitli faaliyetleri içeren geniş bir yelpazedir. Bunun için büyük yetenekler, üstün donanımlar veya mevkii sahibi olmak gibi şartlar yoktur. Herkesin kendi çapında yapacağı katkı çok önemlidir. Dünyaya faydalı olmuş pek çok büyük yetenek vardır ama kendi insanlıklarını geliştirmeye çalışmamışlardır.  Yetenekler ve donanım tek başına şuur değeri ifade etmezler. Onlar kolayca hayatımızı kazanıp, rahat bir yaşam sürmemiz için verilmemişlerdir. Yüce hedefe doğru daha kolay yol almamız için verilmişlerdir. Ama insanlar onun beğenmişliğine düşüp, egosal sınırlarda kullanabilmektedirler. Etraflarındaki insanların hayranlıklarını da toplayarak beraberce hedefi şaşırmışlardır.

           Her insanda gizli olan üstün yetenekler ve algılar vardır. Belli bir alanda kendini yetersiz bularak geri durmak, kendi potansiyelinden haberdar olmamaktır. Farkındalık ve açığa çıkarmış olmak dahi yeterli değildir. Pek çok yetenekler gösteri düzeyinde kalmışlardır. Dünyaya yapılacak gerçek katkı, varoluştaki amaç yönünde olağanüstü emek harcanarak meydana gelen bir ışık değerdir. İnsanlara bunun için zemin ve zaman sağlayan her türlü destek hayırlıdır.

Altan Gürol - 18.09.2008 *ruhsalboyut.com*