TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 29 Mart 2024 Cuma

  ZAMAN SONRASINA ...
  SAHİP OLMA DUYGUMUZ
  İRADE NİYETLE GÜÇLENİR
  YEDİ SES, YEDİ RENK...
  GÖNÜL DEĞERLERİMİZ -1
  KAZANÇ EMEK KARŞILIĞIDIR
  UYANIŞ İÇİN BAŞLANGIÇ
  UYANIŞ İÇİN AKTİFLEŞME
  DİLEKLER GERÇEĞE AİT...
  BİLGİ, HİZMET VE GÜÇ
  KOŞULSUZ SEVGİ NEDİR?
  ZAMAN IŞIK ANAHTARDIR
  VİCDANDA YASA, GÖNÜLDE O'
  ANLAMAK AHENK SAĞLAR
  İKİNCİ ZAMAN
  ZAMANI YAŞIYOR OLMAK
  İYİ VE DOĞRU
  DİKKAT ÜST BİLİNCİMİZİN...
  SEVGİ VE YAŞAM
  ZİHİN VE SEVGİ
  İYİLİK BÖYLE BİR ŞEYDİR
  UMUDU DAHA GENİŞ DÜŞÜNMEK
  HAYRI BİLMEK O'NA ERMEKTİR
  EYLEM YOKSA BİLGİ...
  IŞIK OLMAK
  KORKU VE ENDİŞE
  BİRLEŞTİRİLEN DEĞERLER
  BAŞEDEMEDİĞİMİZ SINAVLAR
  DÜNYA OYUNU...
  SEVGİ ÜZERİNE...
  RUHSAL İNCELİK
  ŞUUR VE BOYUT ANLAMLARI
  GÜCÜN KAYNAĞI AŞK...
  GERÇEĞİN GÜCÜNÜ GİYİNMEK
  TV'DE NELER VAR?
  ÖZGÜR MÜYÜZ?
  KURTULUŞ KENDİNİ BİLMEKTİR
  BİLGİ, SEVGİ VE HAYIR
  RUHSAL DENGE VE DÜZEN
  RUHSAL GERÇEK
  GERÇEK BİZ KİMİZ?
  RUHSAL YOLUN ÖNCELİKLERİ
  BİRLİK VE HAYIR İLİŞKİSİ
  BÜTÜNLENMEK
  ALLAH İNANCI
  TV'DE NELER VAR?
  RUHSAL ÖZGÜRLÜK
  ÖZGÜR OLMAK
  DİLEKLERİMİZ
  ÖZ BİLGİ
  HİZMET YARATMAK
  O'NUN ADALETİNİ ANLAMAK
  İLAHİ ADALETİN TECELLİSİ
  KADERİMİZİ BİZ Mİ YARATIYORUZ?
  SEVGİ VE AYDINLANMA
  TV'DE NELER VAR?
  YÜKSEK HİSSEDİŞ
  HAYRI BİLMEK
  SEVGİ VE KENDİNİ BİLME
  SEVGİ VE İNSANÎ DEĞERLER
  YENİ BOYUTA HAZIR MIYIZ?
  TV'DE NELER VAR?
  KARDEŞLİK ANLAMI
  YALAN SÖYLEMEK
  O'NUN SELAMI
  ATEŞ VE YANMAK
  DÜŞÜNCE SEVGİ VE İYİ OLMAK
  ANLAMAK DÜŞÜNMEK ARAMAK
  SEVGİ, İNANÇ, BİLGİ, VE NEŞE
  TV'DE NELER VAR?
  VAROLUŞ SORUMLULUĞU
  İNSANIN ÖZ DÜZENİ
  RUHSAL BİLGİYE UYMAK
  ŞUURLANMA
  KENDİMİZİN SORUMLULUĞU
  YALNIZ İYİLİK
  BERABERLİKTEN BİRLİĞE
  BİLGİNİN HAKEDİLİŞİ
  İNANMAK İLE YAPMAK
  İNANÇ VE SABIR
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI

 

Umutsuzluğun ilacı nedir?


 

Umut, gelecek ile ilgili bir amacı gerçekleştirmede sıfırdan fazla olan beklentilerdir. (Rideout ve Montemuro 1986).

Gerek umut, gerekse umutsuzluk, her ikisi de kişinin gelecekteki gerçek hedeflerine ulaşma olanaklarının olası yansımasıdır (Melges 1969).

Umutsuzluk, bir "olumsuz yargılar" toplamının kişiye yansımış halidir. Kişinin içinde bulunduğu durumu bütünüyle olumsuz bir şekilde yargılayıp, hüküm vermesi ve bu hükmün kişide yarattığı inançsızlık durumudur.

Umutsuzluk herkesin zaman zaman içine düştüğü bir durumdur. İnsanın yaşamı ve bu yaşamdaki beklentileri her ne olursa olsun umutsuzluğun doğasında beklentilerin büyük ya da küçük olması önemli değildir, bu beklentilerin bir şekilde gerçekleşmeyeceği yargısı ve inancı önemlidir.

Buraya kadar tarif olunan umutsuzluk sıradan ve toplumsal ego standartlarında bir şuur yapısının durumudur.

Şuursal bütünlük halini pekiştirmeye yönelik çalışmalar içinde olan ve olayların seyrine dair farkındalığı gelişmiş insanlar için ise umutsuzluk bir algı yanılsaması olarak vardır ve eğer umutsuzluk var ise orada muhakkak bir eksik tarafın olduğuna dair insan kendisine bakmalı ve eksik tarafını bulmaya çalışmalıdır,

"Umut ve doğruluk arasında büyük bir bağ vardır." ("O"ndan gelenler I)

Umutsuzluğun ilacı öncelikle bütüne ve var eden sisteme duyulan inanç, hayranlık, sevgi ve teslimiyettir. Sistem bilgisi, talep etmemiz halinde her an yanıbaşımızda bize yardıma hazır olan bir sistemin varlığının inancı, bütünün hayrı bilgisi, inancı ve eyleminde olan bir insan, var olan bütünlüğün içindeki olayları tek tek değil bir bütünün farklı yansımaları olarak algılayacak ve bu algıdan çıkaracağı bilgiyi sevgisi ile birleyerek bütünlemeye çalışacaktır. Bu sınavı geçebilenler umutsuzluk olgusunu "bilgi" ve "bütünün hayrı"na çevirecek olacaklardır ve başkalarına umut olmaya hak kazananlardan olacaklardır.

Dünya okulundan mezun olmak ve "yolun devamı"; umutsuzluk ve benzeri eksik yanlarımızı tamamlamamız, bir arada hep beraber ve birbirimizi gerçek manada severek ve kollayarak ancak gerçekleşebilecektir. Birlikten kuvveti yani sevgiyi doğurarak gerçekleştireceklerimizin arasında umutsuzluğa yer yoktur. Tek başımıza yapabileceklerimiz çok önemli olmadığı ve birbirimizi aynalayarak ancak doğru yolu içselleştirebileceğimizin inancı ve eyleminde olabilirsek, umutsuzluk ve benzeri kavramları ilerde sadece birer "ders" olarak anımsayacağız.

Mazhar Volkan Topaloğlu – 20.2.2012 *ruhsalboyut.com*

 


 

Umutsuzluğun çaresi doğru bilgi ve onun doğru eylemidir. Umutsuzluk ve buna bağlı olarak mutsuzluk; insanın içerisinde var olan ışığın küçülmesi ve hissedilemez hale gelmesindendir. Herkesin içinde varolan ışığın ve iç sesinin duyulmaması insanın var olma amacını öğrenmesini ve varlığın kendi yolculuğunda ihtiyacı olduğu bilgiyi bulmasını zorlaştırmaktadır.

Yanlış bilgi kişinin yanlış eyleminin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bugün insan yaşadığı yanlışları kabul etmese de ortaya çıkan bu karanlık enerji katbekat artarak insanlığın yolunu şaşırtmaktadır. Toplumun büyük çoğunluğu içinde bulunduğu yanlış tutumun farkında değildir. Her şeyi bir dış nedene bağlayan insan,  kendinden ve gerçek yaşamının getirdiği sorumluluklarından uzak durmaktadır.

Yasası gereği değişime ve gelişime karşı koyamadığımız gibi yaşam planımızda var olan kendi programımıza da karşı koyma gibi bir hakkımızda yoktur. Her birimiz yüceliğin sonsuz olasılıkta planladığı programları uygulamakla yükümlü varlıklarız.

İnsanın insana hizmeti demek insanlığa ve onun üzerinden evrensel insanlık planına hizmeti demektir. Yücelik tarafından hazırlanmış insanlığın bu büyük planı içinde kendi egosal isteklerimizde ısrar etmek bizlere acıdan başka bir şey kazandırmayacaktır.

Umudu olmayan insan inançsız insandır. İnançsız insan ışıktan uzak acı, özgürlükten uzak yalnız ve çaresizlik içindedir. Vicdanı ıstırapta ve bedenleri hastadır. Ruhsal olarak güçsüz kalan insan düşük enerjili varlıklar tarafından kendi amaçları doğrultusunda kullanılmaya da elverişli hale gelmektedir.

Umutsuzluk insanın yaşam alanını daraltmaktadır; insan yaptığı yanlışları düşünmekten hayatını özgürce yaşayamaz ve olduğu yerde saplanır kalır. Çünkü orada, yeni bir düşünceye ve onun deneyimlerine gücü kalmaz.

İnsan umuduyla yaşar,  umutlu yaşamak özgür yaşamaktır, zihinsel ve ruhsal olarak inançlı yaşamaktır, aşkla ışıkla yaşamaktır. Beklemek değildir umutlu yaşamak; hizmet için çalışmak vazgeçmemektir asla,  gerçeğin yolunda gitmektir her zaman ve her seferinde yeniden güç bulmaktır.

Oğuz Demir - 20.2.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Umut bizi yaşama bağlayan güçtür. Umut yaşama ve yaşamı dolduran her şeye karşı sevgidir. Umut güne sevgi ile başlamak, gün boyu çalışmak, her işe neşeyi, sevgiyi ve yaratıcılığı katmaktır.

Genel bir umutsuzluk hali kişiyi depresyona ve intihara kadar götürür. Umut yoksa neşe de yoktur. Umut yoksa O’ndan umut kesilmiş demektir ki bu, varlığın yapabileceği en büyük yanlışlardan biridir. Böyle bir umutsuzluk insanı yok oluşa götürür.

Umut iki yönlü bir inançtır; hem kendimize hem O’na birlikte inanmaktır. Düşünülecek olursa kendimize inancımızın kaynağı O’na olan inancımızdır. O’na olan inancımızın kaynağı da kendimize olan inancımızdır.

Sadece kendine inanmak ve kendinden umut etmek egodur, şirktir. Sadece O’na inanmak, O’ndan umut ederek öylece oturup beklemek, inanmak bile değildir. Kuşkusuz her iki inancın ve doğurduğu umutların niteliği farklıdır. Ama birbirini tamamlar.

Hepimiz deneyimlemişizdir, en keyifsiz günümüzde kalkıp yapılması gereken bir işi yapmaya başladığımızda yavaş yavaş canlanır, adeta bir şifa enerjisi ile dolarız, ferahlarız. Bu ferahlık sayesinde bizi sıkan konuya çözümler bulmaya başlarız. İş yapma, çalışma, işe yarama, fonksiyon görme, hizmet diye çeşitli adlar verdiğimiz bu eylemsel durum var olmanın, canlı olmanın şartı ve delilidir. İnsan çalışarak bilgiye ulaşır. Bilgi eylem sonucu ortaya çıkar. Gerçeğin bilgisi, iyinin, doğrunun, mükemmelliğin bilgisi ve sevginin bilgisi, ki bunların hepsi şuurdur, çalışma sonucu ortaya çıkar. Yanlışlar, hatalar, haksızlıklar eylemden sonra anlaşılır. Çalışmanın, eylemin ortaya çıkardığı bilginin yanında ayrıca bir güç vardır. Bu güç neşe, güven ve umut yaratır. Bunların hepsi sevgidir. Sevgi kendimize ve O’na olan inancımızın ufkunu genişletir. Bu, gerçeğin yaşanması ve şuurca yükseliştir. O’nun sevgisini hissetmemizi ve çevremize yansıtmamızı sağlar.

Kısaca söylemek gerekirse, umutsuz, keyifsiz, güçsüz müyüm, kalkıp iyi bir işe koyulmalıyım, ne iş olduğu ne karşılığı bulunduğu önemli değil, işe yarar güzel bir iş yapmalıyım. Her şey değişir. Umutla ve güçle dolarız. Çünkü O’ bizi güzel işimizle seviyor.  Güzel iş nedir? Güzel iş karşılıksız yapılan, O’nun Rızasına uygun iştir. Güzel iş karşılıksız, doğru ve iyi, bilgili bir iştir. Güzel iş zihni temiz ve yüksek tutan iştir. Güzel iş temiz ve yüksek zihnin işidir. Bu ikisi birbirini, aslında bizi, devamlı gücün kaynağına yükseltir. O’ bizi güzel işimizle sever, bilgiyi güzel işimizin karşılığı olarak verir ve güzel işlerin görünen ve görünmeyen sayısız güçlü yardımcısı vardır. Kişi o durumdaysa umutsuzluğun ne olduğunu bile bilmez. Çünkü O’, kişiye kendi gücünden vermiştir.

Güney Haştemoğlu – 21.2.2012 *ruhsalboyut.com*







Her şey O’nun tarafından, yoktan var edilmiş. Umudumuz, var edilmişliğimizin sonsuz kombinasyonu kadar, kavradığımız yerden ulaşmamız gereken bir durumdur.

Umut, bizlerin her konu ile alakalı olarak oldurtma gücümüzü sağlatandır. O güç bizlerin düşündüğüne, bilgisine, bilincine, hissettiğine, yaptığına ve en önemlisi O’na duyduğu inancı üzerinden oluşur. Umutsuz olmak, O’nun bizlere vermiş olduğu canı, varolmuşluğumuzu da inkâr etmek oluyor. Her birimiz, her bir an’ı bir sonraki an’ı umarak geçirmede ve kalbimiz de bir sonraki an’ın umudu ile atmada. Sonuçta bakacak olursak, umutsuz bir yaşam da olmaz gibi, eğer varsa, onun adı da yaşam olmaz herhalde. Düzenimiz bizlere, her zaman için, değişimin öneminden ve değişmemizin gereğinden bahseder. Umutsuzluk bir hastalıksa, ilacı da değişimin gereğine inanmak olacaktır. Çünkü değişmeyen, yenilenmeyen insan, kavrayamayacağı yeniliklerin inançsızlığı üzerinden umutsuzluğa kapılır.

Umutsuzluk, her türlü olumsuzluğun hüküm sürdüğü durumların bileşkesi olarak, inançsızlığın ifadesidir. Ancak inancı olan insan umut eder ve değişmesi gerektiğini bilir. Bir kalp inanmadığı, çalıştıramayacağını bildiği bir sistem için atmaz. Bildiği diyorum, çünkü kalbe, nasıl bir sistemi çalıştıracağının bilgisi, bütünlüğü üzerinden verilmiştir ve o da o doğruda atmadadır. Bizler de neye, nasıl inanmamız gerektiğini öz üzerinden bilenleriz. Ve bu bizlere gönül üzerinden akandır. Gönlü açık olanlar, öz ile bağını her zaman için kuranlardır ve hizmetteki yerini bir üste çıkarma ümidi ile çalışır ve yaşarlar. Umutsuzluğun ilacı, O’nun birliğine, bütünlüğüne ve her şeyin O’ndan olduğuna duyduğu inancı kadar ilaçtır.  

Tarık Öztürk – 21.2.2012
*ruhsalboyut.com*




 

            Varoluşun ve yaradılışın asıl gaye ve amacı evrimdir. İlahi ve evrensel sistemin varoluşla birlikte başlattığı ve gittikçe hızlanarak geleceğe doğru devam edecek olan evrim ile varlık âlemi mahşeri kaderini yaşamaktadır.

            Hızlı evrim programlarının baskı, zorlama ve teşviki ile olması gerekenin üzerinde yüklenmiş olarak yolunda yürümekte olan insan, zaman zaman sürçmekte, atalete düşmekte ve umutsuzluğa kapılmaktadır.  

            Evrim programları gereği kaygı ve endişenin, değişim, gelişim ve aydınlanmada insan üzerinde etkisi vardır. Ancak insanın ileri doğru sürekli bir gelişim istek ve iştiyakı olsa da, bu gelişimin kapasite, takat ve liyakat olarak sürekliliği mümkün değildir. Onun için yaşam sürecinde sürçmeler, duraksamalar ve yılgınlıklar neticesi zaman zaman umutsuzluğa kapılma olasılığı her zaman olmuş ve olacaktır. Bütün olumsuzluklar, umutsuzluğu hazırlayan sebeplerdir. Her umutsuzluk yeni bir başlangıcın habercisidir. Onun için insanın gerçek mutluluğu acı, ızdırap ve umutsuzluklarının küllerinde filiz bulmuştur.

            Umutsuzluk yaşamın, dolaysıyla evrim süreçlerinin enstrümanlarından biridir. Değişimi ve gelişimi kolay olmayan insanın yaşaması gereken süreçlerden biridir. Umutsuzluk ateşin yaktığı noktadır. Umutsuzluk yeniden yaşamı programlamanın başladığı zamandır. Umutsuzluk yanlışların, yanlış olanların ve yanlış bilinenlerin anlaşıldığı, fark edildiği, farkında olunduğu andır.

            Nitekim değişim ve gelişim bazen hayatlar boyu yıkımlar, yılgınlıklar ve umutsuzluklar içinde dahi devam edebilir. Ancak insanın her şeye rağmen kendini ve yolunu bulana kadar kutsal kitaplar, tebliğ ve öneriler ışığında bilgilenmesi, bilinçlenmesi ve farkındalığı elde etmesi çok büyük bir fırsattır. İlahi ve evrensel sistem onun için peygamberleri ile kutsal kitapları göndermiş, bunca tebliğ ve öneriler bunun için insana ulaştırılmıştır.

Orhan Yarat – 21.2.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

İnanç güven ve umut doğru yaşamanın temelidir. Düşünce ve gönül gözünü kullanmak inanmaktır. Umut etmek bir var olma sevincidir. Ve umut, inanca eşlik eden bir ruh halidir. Umut etmek bir etkinliğe hazır olma durumudur. Ve de umut, olasılıkları ve olanakları görebilme halidir. “Çalışmalarınızda plan ve program yapınız ve neticeden şüphe etmeyiniz” der büyüklerimiz. Çünkü şüphe inancı yok eder; ayrıca şüphe güvensizliği doğurur. Güven olmadığı yerde, hayır da olmaz dostluk da. Olmazları olur yapmak için inanç ve umut olması şarttır. İnanç sağlam, umut tükenmeyen SEVGİ olmalıdır.               

Sevgi iyi ahlak ve sevecendir. Sevgi kıskanç, kibirli ya da gururlu değildir.

Sevgi hasta yapılı, egoist, rahatsız edici değildir

Sevgi umudun, inancın, güvenin kaynağıdır.

Sevgi yanlışları doğru yapmanın ilacıdır.

Sevgi umutsuzluğun, çaresizliğin en büyük, en müessir ilacıdır.

Nevin İnam – 21.2.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Umut insanların yaşama, kendilerine, ya da yaşamlarında değerli olarak tanımladıkları şeylere olan inançlarıdır. Bir şeylere inanmamak umutsuzluğu getirir. Umutsuzluk da çaresizlik, mutsuzluk gibi duyguları doğurur. Umut, bilgisinde olunan gerçeği yaşayarak, bu şekilde inanç sahibi olunarak hayata geçirilir. Yani;

Bilgi+Eylem= İnanç

İnanç=Umut

Umudunu kaybetmiş bir kişinin bu durumdan kurtulması için yapacağı tek şey bunu istemektir. Zaten her insana yüce yaratandan sürekli gelen bir akış vardır. Tüm iyilikleri içeren bu akışa kulak vermek, insanda bu iyi duyguların hasıl olması için tek yoldur. Yüceliğe kendimizi kapatmamak, sürekli sezgilerimize kulak vermek içimizde ve dışımızda akan ilahi enerjiyi görmemizi, mucizeye tanık olmamızı ve yüreklerimizde umudu yeşertmemizi sağlar.

"Şunu biliniz ki enerjiniz O'ndandır. Hiç bir zaman hiç bir şekilde tükenmez. Kendinizi güçsüz hissettiğiniz an, O'ndan enerji alma hissi içinde bulununuz ve tekrar vermeye çalışınız."(Öğretilerden 2)

Hayatlarımızda varmak istediğimiz bir hedefin-hedeflerin olmaması da bizleri umutsuzluğa sürükler. Hedef yoksa yaşam bir süre sonra tekrar tek düze bir hale dönüşür. Bir hedefe sahip olmak demek, tüm konsantrasyonunu ona yönelterek çalışmak, o hedefin gerçekleşeceği günü özlemle beklemek demektir.Bu yoğun duyguların arasında umutsuzluğun olması zaten mümkün değildir.

İnsan yüce işleyiş karşısında biçare, güçsüz bir canlıdır. Zaman zaman bu güçsüzlüğünü farketmek onda umutsuzluk yaratır. Hayatındaki hiç bir şeyi hiç bir şekilde değiştiremeyecek olduğunu düşünür. Çaresizliği karşısında egosu incinir ve umutsuzluğa düşer. Ancak yüceliği gerçek anlamda idrak etmiş ve O'na güvenen bir insan bu umutsuzluğa kendini kaptırmaz. Yani yine inancın kuvvetli olması ve yüce sistemin desteğinin her zaman bizlerle birlikte olduğunu unutmamak, bu biliş ve inançtan doğan güç, umutsuzluğun en kuvvetli ilacıdır.

Şehnaz Çalışkan Demir - – 21.2.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

“Umut eylemdir, umutsuzluk eylemsizlik. Siz öyle görmeseniz de!..”

İnsan umuduyla yaşar, umutsuz olduğunda yaşam alanı daralmış bir yerde umutsuzluk denilen karanlığın görünmez zincirleriyle kendi kendini içsel zindanına hapsetmiştir, ışıktan uzak, özgürlükten uzak, yalnız, çaresiz ve acı içinde. Ruhu ıstırap içindedir, bedeni yorgun, hatta hasta, düşünceleri sadece kendini umutsuzluğa düşürmüş konular üzerinde odaklanmış, başka açılardan parlayan ışıkları görmekten yoksun, taşlaşmıştır adeta ve umutsuzluğuna rağmen yinede umut yer bulmadadır içinde fark etmediği bir yerde varlıksal ışığının etkisiyle. Bekler, belki bir gün bir şekilde beklediklerinin istediği gibi olmasını şuursuzca. Oysa ki umut eyleme geçmenin ilk adımıdır. İnsan bir şeyin olmasını gerçekten umut ediyorsa onu gerçekleştirmek için gereken her şeyi yapabilmelidir. Beklemek; sadece isteyerek ya da çok küçük çalışmalarda bulunarak, zaman zaman da dua ederek beklemek, genelde gerçekleştirilen sıradan bir davranıştır. Bu yapması gereken tüm çalışmaları bir yerde Yaradan’nına devretmek, emeksiz elde etmektir istediğini. O’ her şeye kadir ya, isteklerini gerçekleştirse ne olur yani, bir şey mi eksilir hazinesinden; neden mahrum bırakmadadır ki insanı!. Oysa ki insan düşündükleriyle-düşünemedikleriyle, yaptıklarıyla-yapamadıklarıyla, inandıkları-inanamadıklarıyla gelişir doğru veya yanlış. Doğru eylemler en kısa yoldur umutların gerçekleşmesi için ama insan çoğunlukla yanlış düşüncelerin ve eylemlerin acı ve başarısızlık içinde dönen çarkıyla deneyimler kazanır ve tabii ki bu kendi şuursuzcasına yaptığı egosal seçimlerinden kaynaklanır, ne Tanrı’nın gazabı, ne kaderi, ne şanssızlığı ne de bilinçsizce ilgili gördüğü kişiler hakkındaki hükmü yüzündendir.

“İnsan umut ettikçe yaşar” diye çok yaygın bir söz vardır. Bu bir yerde insanın gerçek insan değerleri olan bilgilenmek -çalışmak- hizmet etmek yönündeki gerekliliğinin de başka bir şekilde ifadesidir. İnsan neyi umut ediyorsa onun için çaba sarf etmelidir ve şuurlu insan o çabanın eğer sonuç vermiyorsa yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini fark eden ve yeni yollar arayan ya da vazgeçmesi gerektiğini içsel olarak anlayan insandır ama önce bilgi ve çalışma etaplarını yerince gerçekleştirdikten sonra.

Umut özgürlüktür, zihinsel olarak, ruhsal olarak, eylemsel olarak. Umutsuzluk; zihinsel esaret, ışıktan yoksunluk, güçsüzlük. Böyleleri çoktur dünya da, oysa ki en küçük bir doğru bilgi ve doğru eyleme dönen çalışma insanı canlandırır, ışıklandırır ve umut denen dürtü içinde büyür. Bilgi “umut ışığın yansımasıdır” der. Yani varlıksal aydınlığının, aydınlıkta bilinenlerin yansıması, içsel gücü fark ediş.

İnsan insana hizmette, dünya insanlığı bütün halinde evrensel insanlık planının gelişimi için hizmettedir. İnsan planında insanlığa hayır yönünde hizmete yönelik çalışmanın büyüğü küçüğü yoktur. Çalışma başlı başına farklı bir üst enerjiyi yaşama geçirme deneyimidir ve değerlidir bu yüzden. Öyleyse gerçek umut sadece doğru ve hayra yönelik iş yapanların yaşayacakları ve karşılığını mutlaka alacakları bir haldir. Umutsuzluk ise büyük ölçüde yanlış bilginin, yanlış eylemin kişide gerçekleşen tezahürüdür daha önce de ifade ettiğimiz gibi. İnsanlar yanlış bildiklerini, yanlış yaşadıklarını asla kabul etmezler ve böylece bir umutsuzluk noktasından yayılan enerjinin katlarca büyüyeceğini de bilemezler karanlıkta öylesine yol bulmaya çalışırken. Onlar her şeyi bir dış nedene bağladıklarından içlerinde büyütecekleri ışık da öylesine hissedilmez olmuştur ki, karanlıktır yürekleri ve karanlık güçleri çekerler kendilerine bilinçsizce daha fazla kararma pahasına.

İçsel ışığını her zaman fark edebileceği seviyede tutmayı başarabilmelidir insan. Bu kendini tanımak, bilmektir de aynı zamanda. Işık ışığı çeker yasası gereği ve sonuç umutların gerçekleşmesidir. Özgürlüktür. Egonun dünya fonksiyonundaki görevini tamamlamasıdır. Ve bir üst boyut yaşamına hazır olmaktır; çünkü dünya ona hazırlanmadadır tüm barındırdıklarıyla.

Aysel Ongun – 26.5.2009 www.ayseli.org


 

  

Umut ve mutluluk birlikte bulunurlar. Umutsuz insan mutsuzdur. Umutlu insan ise mutlu olma ümidi taşıyan değil, zaten mutlu olan olmalıdır. Çünkü mutluluk gerçekleşmesini beklediğimiz dileklerimize bağlı olmamalıdır. Dileklerim gerçekleşirse mutlu olurum demek, hayatla pazarlık yapmaktır. O'na şart koşmaktır. Bizler gelişen varlıklar olduğumuz için şartlar öne süren değil, O'nun gelişimimiz için koyduğu şartlara uyması gerekenleriz. Dileklerin sonu yoktur, gerçekleşen bir dileğin mutluluğu kısa sürer. Gerçekleşmeyen dilekler ise hayal kırıklığı yaratmamalı ve geleceğimizi karartmamalıdır. O halde olaylardan bağımsız olarak umutlu olmak, yaşama bakış şeklimiz ve değişmeyen içsel halimiz olmalıdır.

İnancımıza sığınıp, her şeyin ve herkesin sonunda hayra vardırılacağını düşünmek yeterli değildir. Üzerimize düşeni yapmamız şarttır. O' insana yardım eder, umut verir, yürütür bir süre. Sonra kendi kendine yürümeyi başarabileceği bir noktaya geldiğinde ondan kendi gücünü kullanmasını bekler. Bu O'nun insandan umududur. Çünkü ona özgürlük vermiştir. Başarması için gereken her şeyi vermiştir.

Umutsuzluğun gerçek ilacı, O'nun yürümemizi beklediği gelişim yolunu sevmek ve kendimizi ona uygun gayret içinde tutmaktır. Bunu hiçbir zaman bitmeyecek bir varoluş şekli olarak benimsemektir. Bunu kabul etmeyen insan doğruluktan uzak yaşamıyla kendine zarar verir, geri bıraktırır ve umutsuzluğa düşer. Kendimizi sevmek, bize sunulan şartları sevmek ve uygulamakla mümkündür. Bu bize yürüyüş için gereken gücü sağlar.

Umudun temelinde istek ve onunla ilgili hedefler vardır. En büyük umutsuzluk isteksiz olmaktır. Yolumuz uzun olduğu için hedeflerimiz bir tek ömürle sınırlı olmamalıdır. Uzun vadeli düşünmek, bazı ara hedeflere vardığımızda boşluğa düşmemizi önler.

Altan Gürol – 25.2.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93456145 kişi ziyaret etti, Şu anda 299 kişi sitede.