Yaşamak Sanattır

         Gelen her şey gitmek zorundadır. Yükselen her şey düşmek zorundadır. Çıkan her dalga kaybolmak zorundadır, gitmesi için bir zaman olmak zorunda. Anı bütünüyle yaşarsan, o zaman gelecek için endişelenmene gerek yoktur. Doğru yaşanmış çocukluk, seni doğru olgunlaşmış bir gençliğe götürür: Akışkan, canlı yaşam dolu, vahşi bir enerji okyanusu. Doğru yaşanmış bir gençlik seni çok düzenli, sessiz ve sakin bir hayata götürür. Sessiz ve sakin bir hayat seni dini bir inanışa götürür. Hayat nedir? Yaşamak yeterli değildir, kişi gizemin içine girmelidir. Sessiz ve sakin bir hayat seni, artık işe yaramayan, hurda, çöplük ne varsa terk edeceğin duruma götürür. Yalnızca bir şey her zaman, sonsuza dek değerli kalır ve bu da farkındalıktır.

         Ölüme hazır olduğunda, Şayet her şeyi doğru bir şekilde yaşadıysan, anında, hiç geleceğe bırakmadan, hiç gelecek için hayaller kurmadan, her ne olursa olsun anında bütünüyle yaşadıysan, ölmeden 9 ay öncesinde farkında olacaksın. O kadar çok farkındalığa ulaştın ki, artık ölümün geldiğini görebiliyorsun. Tam olarak 9 ay önce, farkındalığı olan bir insan, geçmiş tarafından gürültü çıkarılmadan... Çünkü geleceği hiç düşünmeyen bir kimse asla geçmişi aklına getirmez. Onlar birliktedir, geçmiş ve gelecek birleşmişlerdir. Geleceği düşündüğünde bu geçmişin yansıtılmasından başka bir şey değildir. Geçmişi düşündüğünde bu gelecek hakkında planlar yapmak dışında bir şey değildir. Onlar iç içedir. Şimdiki an ikisinin de dışındadır. Anın içinde şimdi ve burada yaşayan bir insan, geçmiş tarafından gelecek tarafından rahatsız edilemez. O hafif kalır. Onun taşıyacak yükü yoktur, o ağırlıksız olarak hareket eder. Sanki yer çekimi onu etkilemez. Aslında o yürümez, uçar. Kanatları vardır. Ölmeden tam 9 ay öncesinden ölümün geldiğinin farkına varır.

         Ve o keyfine bakacaktır ve kutlayacaktır ve insanlara,''Gemim geliyor ve ben çok az bir zaman daha bu kıyıdayım. Kısa bir süre sonra evime gidiyorum. Bu hayat güzeldi, garip bir deneyimdi. Çok sevdim, yaşadım öğrendim, zenginleştim. Buraya hiç bir şeyim olmadan geldim ve pek çok deneyim ve olgunlukla gidiyorum''diyecektir. Ona herkes yardım etti dost olanlar, düşman olanlar, hırsızlar, katiller, kutsal kişiler, günahkârlar, herkesin yardımı oldu. Yaz, kış açlık, tokluk kişi hepsine minnettar olabilir.

 

         Kişi her şeye minnettar olduğunda, yaşamını kutladığında ve ölmeye hazır olduğunda, ölüm güzel bir şekilde gelir. O zaman ölüm düşman değildir, o en muazzam dosttur, çünkü hayatın ulaştığı en yüksek zirvedir. O hayatın sonu değil, doruğudur. O, son gibi görünür çünkü sen hayatı hiç bilmedin. Hayatı bilmiş bir kimse için o en üstteki nokta olarak görünür, en yüksek doruk, en yüksek zirve.

         Ölüm doruktur, doyum noktasıdır. Yaşam onun içinde bitmez, aslında yaşam onun içinde çiçek açar, o çiçektir. Fakat ölümün güzelliğini bilmek için kişi hazır olmak zorundadır, kişi bunun sanatını bilmelidir.

 

Osho’dan sunan Günal Gölhan

 

(Güncelleme: 28/10/2006)