TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU

 

İnanmakla yapmak arasındaki bağlantıyı nasıl açıklarız?


 

         İnanmak güç yaratır. Yaşamımız bu gücün azlığı veya çokluğuna göre şekillenir. Her ne kadar talih, kader vs gibi dışımızdaki bir takım nedenlerle açıklasak da yaşamımızı yöneten, inançlarımızın gücüne dayalı eylemlerimizdir. İnancımızın kaynağı genelde toplumsal değerlerdir. İnsanlar Yaratan'a ve iyilik, doğruluk, sevgi gibi ruhsal değerlere inandıklarını söyleyip dururlar ama yaşamlarını yöneten inançların ruhsal değerlerle ilişkisi yoktur.  Krishnamurti "Kimsenin Tanrı'dan korktuğu yok fakat insanlar geri kalan herkesin görüşlerinden korkuyor" diyor. Çünkü öyle eğitildik, başka türlü davrandığımızda yalnız kaldık. Bununla başa çıkamadık, çünkü gücümüzün kaynağı toplumsal onaydı.

         Ruhsal bilgilere kalben döndüğümüzde huzurun tüm varlığımızda çok farklı bir sıcaklık halinde yayıldığını, kalbimizin ısındığını hissederiz. Çünkü kalben dönüş bir anda bize ruhsal inancın gerçek gücünü yaşatır. Ruhsal inancın gücü gerçektir çünkü kazandığımızda asla kaybolmayacak olan ve dünyasal gücün üstünde bulunan güçtür, çünkü ruhsal inancın gücü sevgidir. Ruhsal gücümüzü kazanmadığımız takdirde iyinin, doğrunun ve sevginin eyleminde olmamız, dünyada bulunuşumuzun amacını gerçekleştirmemiz mümkün değildir.

         Ruhsal değerlerin akılca tasdiki, eyleme geçirilmesine yetmiyor. Akılca tasdik güç yaratmıyor. Gönülce tasdik eyleme geçirilmezse inanç ve güç oluşturmuyor. Düşünecek olursak toplumsal şuurun akılca onaylanan değerleriyle ilgili inancımız güç yaratır ama bu güç egonun gücüdür. Bu güç kimi zaman hırs, kimi zaman inattır; kıskançlık, haset, çekememezlik hatta kin, nefret gibi olumsuz duygularla birliktedir. Dolayısıyla hayrın dışında kalan bir alana aittir.

         Ruhsal değerlere inancın doğurduğu güç ise sevgi olduğu için ruhsal değerleri biliyoruz, kalben tasdik ediyoruz, sohbet ederken dahi enerjisi bizi yükseltiyor ama onları eyleme geçiremiyoruz. Çünkü inancımızın gücü sevgimiz sadece sohbet için yeterli. Sevginin gücünü çoğaltamıyoruz. Çünkü egomuz daima başa çıkamayacağımız büyük olaylardan örnek veriyor. Param olsa okul yaptırırım, ama param yok diyen kişi gibi, örneğin doğru davranırsam işten atılırım diyoruz. Her zaman hiçbir riski olmayan küçük küçük konularda, bile bile sayısız yanlış yapan, zamanını sayısız ruhsal değeri çiğneyerek geçirip gücünü sıfırlayan kişinin önemli bir konuda doğruyu yapacak gücü yoktur.

         Zamanın doğru kullanamamak insanın bir diğer problemidir. Zamanın yanlış kullanılması bizi vesveseye ve uzak durmamız gereken düşüncelere sürükler. Bu da şuurca bizi aşağılara çekerken inancın zayıflaması, gücün azalması demektir. Şunu anlamalıyız ki, zaman en sür'atli biçimde ve en özü ile öylesine değerlendirilmelidir ki vesvese içeri girmesin. Çalışmak öylesine hızlı olmalıdır ki nefes aldığımızı bile unutturmalıdır. Bu tempo bize O’nun vadini ettiği, Yüce hayrın gücünü nasip edecektir. O'nun gücü sonsuzdur. O’nun yüceliği her yeri kaplar.

         Enerji boyutunda düşünelim. İnanç yüksek şuurun farklı bir yönü olarak canlıdır. İnanç, daha yüksek inancı doğurur. İnancın gücü de canlıdır, güç, gücü doğurur. Küçük hatalar ki onlar da canlıdır, inancımızın henüz küçük olan gücünü yok eder. Buna karşı, hatalarımızı düzeltirsek,  küçük doğrular büyük doğrulara, büyük inançlara, büyük güçlere döner. Kimse bize hemen jet uçağı kullan demiyor. Önce bisiklete bin. Hatta hataların içinde sürünme, önce ayağa kalk!

Güney Haştemoğlu  24.2.2015  *ruhsalboyut.com*

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.