TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 27 Nisan 2024 Cumartesi

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU 
OKUYUCU YAZILARI



 

 

Gelişim yolunda dikkat edilmesi gereken incelikler

neler olabilir?

 

 

Gelişim yolunda incelikleri fark etmek, ancak tekâmülde detayları anlayacak bir farkındalık düzeyine gelmekle, farklılıkları inceliklerine kadar anlamakla olur. Bunun yolu İlahi ve evrensel bilginin ve bilincin düşüncelerde meydana getirdiği derinliğin ve dolaysıyla gönül gözünde medyana gelen aydınlığın sonucu oluşan doğruluktur. Artık böylesine hasletlere sahip olmuş bir insan, toplumsal hiçbir etki, tesir ve yansımalardan rahatsız olmaz ve altında kalmaz. Doğruları yanlışlardan ayrıştırır, gerçek olanı açığa çıkarır, nasıl olması gerektiğini izah eder ve doğru olanda yoluna devam eder. Böylelikle kendi içi dünyasının, bilincinin, aydınlığının ve şuurunun, ışığında alabildiğine özgür bir yaşam içinde olur.

Aslında ilahi ve evrensel aydınlık, bilgi ve bilinç her zaman vardı ve var olacaktır. O’ bütün olarak enerjisi ile her şeyi sarmış ve sarmalamıştır. Önemli olan O’nu ışığını algılayacak ve fark edecek duruma gelmek, gören göz, duyan kalp olmaktır. Yoksa hayatı asıl körler gibi algılamaya çalışmak olur ki, bu da çok yanlış, çok hata ve çok yanılgı demektir. Yaşamda zaman kaybı ve hüsran demektir.

Orhan Yarat – 7.2.2011  *ruhsalboyut.com*

 

 

 

İfrat ve tefrite kaçmadan orta yolu bulup sükûn içinde gelişim yolunda ilerlemek gerekir. Gelişimin sonu yoktur, asla oldum dememek gerekir. İnsan geliştikçe ruhsal boyuttan ne kadar uzak olduğunun farkına daha iyi varır. Ama yılmadan, emin adımlarla gelişim yolunda ilerlemeye devam etmelidir. Bu yolda öfke, kin, haset, gazap, yalan olmamalı; insan iyilikle dolu, hoşgörülü, sevecen ve özveri sahibi olmalıdır. Böylece öz değerinin elverdiği nispette, O yüceliğe bir adım daha yaklaşmaya çalışmalıdır.            

Irmak Nacar -  7.2.2011  *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Olay ve tepki madalyonun iki yüzüdür. Olay meydana gelecek ki ruhsal realitemizin tepkisi belli olsun ve böylece kendimizi görelim. Kendimizi görelim ki değişmemiz gereken noktayı fark edelim. Olaylardan kaçarak sınırlı bir yaşam içinde kendimizi tanıyamayız. Yaşam her an zihinsel veya fiziksel bir etki ile tepkimizi ölçüyor. Bunu gelişimimiz için bize sunulmuş fırsatlar olarak görmemiz gerekir. Fırsatların üzerinde düşündüğümüz takdirde onların ince, incelikli tertipler olduğunu ve bize devamlı olarak baştan başlama olanağı verdiğini anlarız. Hemen sınıfta kalmıyoruz. Büyük bir sevgi, şefkat ve yardımla "haydi bir daha dene" denmektedir.     

Yaşantımızda ayrıntı, önemsiz dediğimiz pek çok şey de aslında yolun incelikli tertipleridir. Konuşurken ses tonumuz, kullandığımız kelimelerin nezaheti ve nezaketi, sevgi dolu bir kardeş bakışı, gönülce dinleyiş ve daha pek çok şey gerçekte ruhsal farkındalığımızın, inanç ve imanımızın sonucudur. Düşünerek, gereksiz sözlerden kaçınarak konuşmanın kazandıracağı güçle ilgili bilgilerimiz var. Kendi kendimize bulunduğumuz zamanlarda dahi asla yalnız olmadığımızın farkında olarak belli bir edep ve hal içinde olmak, temizlik ve düzenlilik kurallarını ihmal etmemek, ne kadar küçük ve önemsiz görünse de her yaptığımız işe tam bir özen göstermek bizi çok yüksek farkındalıklara taşır. Yalan bizi yakan bir ateştir. Yalanın beyazı veya şu bu rengi yoktur. Yalan söylememe inceliği bizi doğru ve iyi davranmaya zorlar, bilgideki noksanlarımızı gösterir. Hizmetten yüksünme veya hizmette kusur ve ihmal çoğu kere tevazu içinde olamamaktan kaynaklanır. Tevazu başlıbaşına bir inceliktir ve gelişmemizin önündeki en büyük engellerden biri olan, içinde bulunduğumuz asrın vebası denilen narsizmi ortadan kaldırır. Bütün bunları anlayabilmek için derin düşüncelere, gönül gözü açıklığına, iyi ve doğruda bulunma isteğine gerek vardır.

Yukarıda saydığımız üç beş ince davranış bile bizi baştan aşağı değiştirecek bir güce sahiptir. Çünkü gelişim yolunun incelikleri kesinlikle birbirine bağlıdır, birbirini açar, uygun olmayan tüm düşünce ve alışkanlıkları, ruhsal yasa icabı ortadan kaldırır.

İnsana düşünmek zor gelir. Çünkü toplumsal şuur alanı ona hazır düşünce kalıpları verdiği için özgür bir düşünme pratiği yoktur. İnsan toplumsal şuurun kendisine dayattığı düşünce kalıplarını kendi özgür düşüncesi olarak kabul eder ve büyük yanlışa düşerek kendini özgür zanneder. Hâlbuki özgürlük sanılan alan toplumsal şuur alanıdır ve o alanda sadece hazır düşünce kalıpları vardır; yaşam o hazır kalıpların üzerine kurulur; rehavet, ondan bundan şikâyet içinde, hiçbir gelişim olmadan yıllar geçer gider. Derin ve ince düşünceler, doğru istekler bizden çok uzakta kalır. Bu kalbimizi bizzat kendimizin mühürlemesidir.

Güney Haştemoğlu - 8.2.2011 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

Hayatımız yaşanmışlığın ürünüdür. Gelişimimiz de bu yaşanmışlık üzerindeki farkındalıklarla geçer. Fark ettiklerimiz ve fark etmediklerimiz. İşte incelmek burada devreye girer, incelmişsek bizi bize götürür, incelememişsek bizi bizden uzaklaştırır.

Gelişimimiz, fark ettiklerimiz üzerinden kurduğumuz yaşamın inceliği kadardır. Hepimiz hayatın basamaklarından kendince geçti ve geçmeye de devam etmektedir. Her basamağı gelişim safhasının mertebeleri olarak düşünecek olursak eğer, her bir basamağı çıkabilmemiz için, basamağın mertebesi doğrultusunda, bizi ağırlaştıran üzerimizdeki tortulardan bir kısmını terk edip hafiflememiz gerekecektir. O'ndan geldik, daha arınmış bir şekilde yine O’na dönmemiz için, üzerimize aldığımız yükü boşaltarak hafiflememiz gerekir, bu da O'nun yolunda incelmemizden geçer. Dünya üzerinde edindiğimiz madde deneyimi, Yaratan'ın hissiyatıyla inceliğine ulaşmamız gereken bir durumdur.

Görmek için bakmak, bakmak için bilmek, bilmek içinde incelmek gerekir. Gelişimimiz, Yaratan'ın hiyerarşisinde daha üst bir yeri haketmek yönünde gerçekleşmelidir. Dünya üzerindeki görevimizin yerine getirebildiğimiz kadarı da, bundan sonraki hak ettiğimiz yerin belirlenmesi üzerinedir. Gelişimimiz, iyide, doğruda ve sevgide olabildiğimiz yerin inceliği kadar aşama kaydeder.             

Tarık Öztürk - 9.2.2011 *ruhsalboyut.com*

 


 

Dünyaya geldiğimiz ilk günden beri, bütünün bir parçası imiş gibi değil de, tamamen bireysel bir varlıkmışız gibi davranmaya yönlendiriliriz. Bu davranış modeli gün geçtikçe egomuzun güçlenmesine neden olarak, daha da ben merkezcil bir hayat sürmemize neden olur. Zamanında Güneş’in, Dünya’nın çevresinde döndüğünün düşünülmesi gibi, biz de Evrenin ve tüm insanların bizim çevremizde döndüğü yanılgısına düşebiliriz.

Dünyaya gelişimizin temel amacı eksik yönlerimizi gidermek ve gelişim göstermektir. Birlikte çalıştığımız Yüce Sistem her zaman bizleri korur ve gözetir. Gelişebilmemiz için bizlerin karşısına her an çeşitli fırsatlar sunar. Ancak hemen burada Egomuz devreye girer ve bu fırsatların belki tamamen biz hak ettiğimiz için, belki şansa ve tesadüfen veya çeşitli sebeplerden karşımıza çıktığını kabul ettirir. Yani kısaca Sistemin katkısını tamamen gözden uzakta tutmamızı sağlar.

Egonun kabul ettirdikleri maalesef iki büyük kayıba sebep olur. Birincisi arzu ve isteklerimizin yerine gelmesini sağlayan , bizleri mutlu ve huzurlu insanlar yapan, şükür etme mekanizmasını tamamen devre dışı bırakır ve bu da Sistemin bizlere yardımını eksiltip , hayatımızı çok daha zor bir hale sokabilir. İkincisi ise bu karşımıza çıkan olaylar ve fırsatlar üzerinde düşünmemizi engeller ve o konudan çıkarılacak olan dersler, öğrenilecek olan bilgilerden uzak kalmamıza sebep olur. Dolayısı ile bu da gelişimimizin önüne set koyar.

İnsan, bilgisinin üzerine düşünce koydukça gelişen bir varlık olduğundan, gelişirken karşısına çıkarılmış olan fırsatları mutlaka gönül gözü ile görebilmeli, onlar için çok şükretmeli, onlar hakkında düşünmeli ve onların kendisine kattıklarını idrak edebilmelidir.

Turgut Özbek - 9.2.2011 *ruhsalboyut.com*

 

             

 

                      

                      

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.