HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI
Bilimsel Çalışmaların Ruhsallığa Nasıl Bir Etkisi Vardır?
Ruhsallık, var oluşumuzdan öncede var olan ve ebedi olarak da var olacak bir gerçekliktir. Bizler bilmediğimiz zamanlardan, bugün kısmen bildiğimiz ve yarın iyice anlayıp bileceğimiz ruhsallık, bizlerin olmazsa olmaz tarafımızdır. Ancak bugüne kadar dünya insanlığı olarak ruhsallığı dar ve kısır kalıplar ve birtakım yarattığımız anlayışlar çerçevesinde kabullenmişiz. Sanki küçük bir çatlaktan seyrettiğimiz güneşi anladığımıza kanat getirmiş haldeydik.
Ancak bilimsel çalışmalar ilerledikçe ruhsallık kısmen de olsa tekâmülümüz oranında anlaşılabilir, izah edilebilir duruma gelmeye başlamıştır. Bu şekilde ruhsallık her şeyi olduğu gibi bilimsel çalışmaları da doğrudan etkilemiş ve etkilemektedir. Nitekim bulunduğumuz dünya gezegeninde evrim olarak tabi olduğumuz şartlar ve yönlendirilişimizde ruhsallığın doğrudan etki ve tesiri vardır. Onun için birçok keşif ve icadın ortaya çıkışında rastlantı, ilham, sezgi ve rüyaların etkinliğini göz ardı edemeyiz. Böylelikle devam eden süreçte ruhsallık, bilimsel çalışmaları teşvik etmiştir. Bizlerde bilimsel çalışmalar ile yaptığımız aşamalar neticesinde ruhsallığı daha iyi fark etmeye ve anlamaya başlamışızdır.
Bugün insanlığın bilimsel olarak ulaştığı seviye itibariyle ruhsallığın dar ve kısır kalıplar içinde olmadığını en azından öğrenmiş bulunuyoruz. Bu hususta görüş ve düşüncelerimiz, yaşam hakkındaki bildiklerimizi yeniden tanımlayacak duruma gelinmiş haldedir. Atom altı parçacıkların düşüncenin fonksiyonu ile var oluşu, maddenin boyutları, madde denen her türlü oluşumun canlılığı ve şuurlu olmasının bilinmesi, ruhsallık hakkındaki bilgilerimizi daha da artmıştır.
Orhan Yarat - 29.6.2010 *ruhsalboyut.com*
Bilgi bilinçte yapılanır.
İnsanlık süper bilince geçtiğinde acıları o zaman bitecektir. Şuurlu insan bilinçli insandır. Şuurlanmanın yolu gerçeğin yolu, sevgi ve özgürlüğün yoludur. Bugün büyük kargaşa yaşayan insanlığın kaderi hurafelerde değildir. Gerçeğin bilimle de açılıma geçişi gücün elindedir. Yücelik gerçekte ruhlara ve gönüllere hitap ederken aklı da boş bırakmamıştır Böylece gerçek, onlara bilim ışığında çözdürülür. Onlar hayrı bilim adıyla dağıtanlardır. Bizleri diğer yaratılmışlardan ayıran gücün, bize bağışlanan düşünce yetisi olduğunu biliyoruz.
Düşünce Yüceliğin bilgisidir. Ondan bir nebze çekebiliyor, işleyebiliyor, üretebiliyorsak ve ortaya bir hayırlı sonuç çıkıyorsa, yolda yürümeye başlamışız demektir. Eğer düşünmede sürekliliği sağlarsak düşünce bizde gelişir ve akıl üstü değerlere geçebilmek için karşımıza daha üst basamaklar çıkar. Düşünen birinin öz kanalını kullanarak üst boyutlardan çektiği bilgiler ve sevgi, onun şuurlanmasını sağlar. Ruhsallığın kavranmasıyla, yeryüzünde bileşik alanda ortak bir bilinç gelişmededir. Eskilerde bilim adamlarının uzak coğrafyalarda oldukları halde aynı zamanda ortaya çıkan icatları bir tesadüf değildir. Bu olaylar bileşik alanda, bir sayı eşiğinin aşılması sonucunda meydana gelmiştir. Buna doğadan da bir örnek verebiliriz.
Filipinler'de küçük bir adada patatesi derede kumlarını temizleyerek yiyen bir maymunu gören diğerlerinin sayısı artınca birbirinden uzak bulunan yüzlerce adalardaki bulunan maymunlar da aynını yapmışlar. Bu gün ileri teknoloji alanında çalışan bilim adamları farkında olsalar da olmasalar da insanlığın hayrı yolunda O Muazzam Ruhsal AKIŞ’ın etkisi altında bulunmadadırlar. Dünyanın kurtuluşu, ruhsal bilgileri uygulayan birlikler ve sevgi sayesinde olacaktır umarım.
Nevin İnam - 29.6.2010 *ruhsalboyut.com*
İnsanlığın hayrına, karşılık beklemeden, sevgiyle yapılan her çalışmada Ruhsal Sistemin yardımı, katkısı vardır.
Gerçek anlamda düşünen insan düşündüğü konunun bilgisine ulaşır. Bilginin de kendi içinde bir hiyerarşisi vardır. Doğru bir sonuç için ön bilgileri öğrenmek, üst bilginin temelini hazırlamak ve o konuda daha üst bilgiyi karşılamak için donanımlı olmak Ruhsal Sistemin kişiye yol göstermesini sağlar.
Dikiş makinesini 1830 yılında icat eden Barthelemy Thimonnier icadı üzerinde çok uğraşıyor ama bir türlü üst iplikle alt ipliğin dikişi oluşturmasını sağlayamıyordu. Bir gece rüyasında hareketli iğneyi ve bu iğnedeki ipliğin mekikteki iplikle nasıl dikiş oluşturduğunu gördü. Sorun çözülmüştü. İcatlarla ilgili böyle birçok öykü vardır.
Keşif ve icat sahiplerinin yaşamları incelenirse görülür ki bu insanlar o işe kendilerini adamışlar, ruhsal yardıma hak kazanmışlardır. Kaldı ki Yüce Sistem de insanlık hayrına yapılan çalışmaları izlemekte ve hak eden herkesle irtibat kurmaktadır. Denilebilir ki, atom bombasının yapılmasında ne gibi bir hayır vardı? Orada insanlığın büyük sınavı vardı ve insanlığın o çok büyük acıdan doğru bir ders alması bekleniyordu. Kaldı ki atom enerjisi insanın tanıması, öğrenmesi gereken bir güçtür. O gücü doğru veya yanlış, hayırda veya şerde kullanmak insanlığın seçimidir.
Güney Haştemoğlu - 3.7.2010 *ruhsalboyut.com*
Bilimsel çalışma gözleme, deneye ve ölçüme dayalı somut bir çalışma olarak görünür. Bilimsel çalışmanın yönünü tayin eden hipotezler ise varsayımlardır ve sezgilere dayanırlar. Gözlem ve ölçümler, insanî faktörünün devreye girdiği yerlerde sübjektif olurlar. Hata payları çok olur. Deney, gözlem ve ölçümlerin değerlendirilmesi de yine çalışmanın amacı yönünde sübjektif olur. Yani bilimsel çalışmaların doğruluğu ve kesinliği göründüğü gibi değildir. Bilinmeyene doğru el yordamı ile yürümeye benzer.
Manevi konularda araştırmalar yapmak da bilinmeyene doğru yürümektir. Gözlem, deney(im), ölçüm ve sonuçların değerlendirilmesi burada da vardır. Bunlar bize göre soyut olsa da, yüceliğe göre somutturlar. Hatta öyle ki yaşam başarımız ve yol alış hızımız rakamlarla bellidir. Geniş açıdan bakıldığında bilimsel çalışmalar ve ruhsal çalışmalar birbirini beslemekte ve tamamlamakta olan iki koldur.
Orta çağda bilimin üzerinde din adamlarının baskısı vardı. Bilim üzerine her zaman baskılar vardır. Ekonomik çıkarlar, tutucu odaklar ve ruhsallığı yok sayan bilimsellik anlayışı gibi... Ruhsal çalışmalar üzerinde de aynı baskılar vardır. İnsanların kendilerinde bulunan güçlerini fark etmeleri ne kadar engellenmeye çalışılsa da, insan aklını kullandıkça ve değerlerini yaşama geçirdikçe perde perde uyanmaktadır.
Altan Gürol - 4.7.2010 *ruhsalboyut.com*
Çalışmak; ruhsallığın, bütünlüğün işlemesi için gereken en önemli konudur. Bilinmesi üzerine yapılan çalışmalar, gayretler ve bu uğurda verilen emekler de ruhsal sistemce zaten istenilen bir durumdur.
Ruhsallık adına olan gayretlerimiz, işleyen sistemin devamı konusunda bizi istediğimiz noktaya taşıyacaktır. Yüceliğin bizlerden istediği şey, yaptığımız işi bilerek yapmamızdır. Bilmeden yapılan, bizce üzerinde olunmadan, tecrübe edilmeden, emek vermeden kulaktan dolma şekilde yapılan işler, bizlerin ağzından sadece dökülen oluyor, dolayısıyla ezber bir yaşam oluyor. Yaşam bizden, emek vererek çalışmamızın karşılığında sistemce değer görülen bir yere taşınmamızı istiyor. Yaşamı bilerek yaşamamız, yerimizin de bilerek sahibi olmamız anlamına geliyor.
Bilimsellik, oldurtabilme gücünün açılıma uğramış halidir. Yaşamın içinde bulunuşumuz bilimselliğimizin açığa çıkarılarak yolumuzun belirmesi anlamına gelmektedir. Kişiliğimizi kazanmamız, ruhsal hizmetimizin bilimselliği ışığında hareket ettiğimiz yer anlamına gelmektedir. Bilimsel çalışmaların ruhsallığa olan etkisi, bilinenin boyutlar üzerinden açtığı kapılardan birbirini gördüğü yer anlamını taşımaktadır.
Tarık Öztürk - 5.7.2010 *ruhsalboyut.com*