LBL_YAZI
SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 6 Mayıs 2024 Pazartesi

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI

 

 

 

Karşılama esası nedir?

 

 

 

Her şey, gördüklerimizin algı sınırında kaldığı kadardır. Algılarımızı genişletmek ancak gelişim yolunda ilerlemekle mümkün olur.

O’ dağına göre kar verir ve karın altında boğulmak mı, karları silkeleyip üzerinden aydınlığa ulaşmak mı isteriz. Tabii ki, aydınlığa ulaşmak bizler için düzence istenen gerçekliktir. Bizler bu yolda ilerlemek için elimizden geldiğince bilgilerimizi bilince çevirerek gelişimimiz için çalışmalıyız. Gelişen hayatın yenilenen şartlarına ayak uydurabilmemiz, ancak zamanın şartlarına adapte olabileceğimiz gerçeklikte kalmakla olacaktır. Bu gerçeklik bizlerin bilinç seviyesi kadardır. Bizlere bugüne kadar verilmiş bilgiler, kullanabildiğimiz oranda bizde edilir ve bilince çevrilir. İşte bu bilinç, değişen ve gelişen hayatta bizlere ışık tutacak olan gerçekliğimizdir. Ve bizler hayatı bu gerçeklikle karşılayabileceğizdir.

         Karşılamanın esası, bilincimiz doğrultusunda sistemin içindeki işlevsel tutuşumuzdur. Bizlere büyük dostlarımızca verilmiş olan, bizleri geliştirme yolunda daha ilerilere taşıtacak bilgileri özümseyip işletime sokabilmemiz, bizlere verilecek olan her yenilik için karşılama gücü oluşturacaktır.    

Tarık Öztürk – 10.10.2011 *ruhsalboyut.com*

 

 

Karşılama maddi manevi her türlü duruma verdiğimiz cevaptır. Var oluş bir karşılamalar zinciridir. Karşılama yelpazesi çok geniştir. Farkındalığın sıfır olduğu yerde karşılama da sıfırdır.

Karşılamamız içinde bulunduğumuz şuur realitesinin, zihin yapımızın göstergesidir. Dolayısıyla Karşılama Esası doğrudan şuur seviyesiyle ilgilidir. Şuur realitemizin gerektirdiği bütün sınavları anlamak ve doğru karşılamak gerekir.

Şuur ufkumuzda belirenleri de anlamak mecburiyetindeyiz. Anlamak da bir karşılamadır. Anlama uygun eylemi de kapsar. Eğer anlamayı eylem izlemiyorsa anlamadık demektir.

Varlık her şeyi bilen bir özden yaratılmıştır. Bu her şeyi anlama karşılama gücüne sahip olduğumuz anlamına gelir. Buradaki “her şeyi bilmek” Mutlak Gerçeği bilmek” anlamında değildir. Şuura bir hayır gereği sınır konmuştur. Mesele insanlığını bilmektir. “Varlık-Yokluk Çizgisi” nden haberdarlıktır.

Şuur olaylardaki hâkimiyettir. Hâkimiyet doğru karşılama ile mümkün olur.

Doğru karşılama o kadar önemlidir ki O’nun İzni ile birleşince, ruhsal eğitimi alanların buluşacağı “Doğru Yaşam Mekânları” kurulur.  

Dünya insanlığını ele geçirmiş olan kitlesel bilinçte Gerçeği Doğru Karşılama kavramı, anlamı yoktur. Çünkü kitlesel bilinç egonun kurnazlığı üzerine inşa edilmiştir. Bu nedenle kitlesel bilinç içinde yaşayanlar gerçeği karşılamanın ne demek olduğunu anlayamazlar.

Osho “Zekâ şimdiki ana verilen yaratıcı cevaptır” der. Biz de diyelim ki “Doğru karşılama şimdiki ana verilen öyle hayırlı bir cevaptır ki O’nun Rızasına, Sevgisine, Emrine en uygun bir bulunuştur. İçinde kabul, şükür, teslimiyet, aşk vardır. O hayırlı cevap eskinin yerini alan yeni eylemdir, yani değişimdir, yani kendi üzerinde kendini yeniden yaratmadır.

Güney Haştemoğlu – 11.10.2011 *ruhsalboyut.com*

 

 

         Karşılama esası, birlik ve uyma esaslarının devamıdır. Esaslar, varoluşun değişmeyen prensipleridir. Karşılama, karşılık vermektir. İletişim kurmak, bir ihtiyaca, bir davete, bir çağrıya, bir soruya cevap vermektir. Her an bir karşılama vazifesi vardır. Zaman bilincine sahip olanlar, zamanı doğru karşılayarak o anın yapılması gereken işini yaparlar. Karşılama, onlar için bir varoluş biçimidir.

         En güzel karşılama severek ve isteyerek yapılandır. İstemeden, zorla yapılan bir vazifenin hayrı en alt düzeydedir. Allah rızası için yüce bir duygu altında yapılan ise en makbul olanıdır.

Yücelik “Siz bize bir adım gelirseniz, biz size on adım geliriz” şeklindeki ifadesi ile karşılamaya ilişkin büyük bir yasayı ortaya koymuştur. Bu aynı zamanda, ne kadar beklendiğimizi ve sevildiğimizi gösterir. Karşılamak, Yüceliğin verdiğini almak, uzatılan eli bir daha bırakmamak üzere tutmaktır. Aldıktan sonra onun gereğini yerine getirerek, kendine mal etmek ve kendine has bir biçimde etrafına iletmek, alış-veriş mekanizmasını işletmektir. Buna iletişim ya da paylaşım mekanizması da denir. Almak, işlemek, vermek şeklinde üçlü değerde işletilen mekanizma, karşılamanın ideal halidir. Bu yüce sevgiye verilecek olan doğru sevgi karşılığıdır.

Karşılayan O’dur. Bizim farkında olduğum ya da olmadığımız tüm suallerimiz, dileklerimiz, ihtiyaçlarımız O’na gider. Bizim karşılayacağımız da yalnızca O’ndan gelen olmalıdır. Bize her şeklide yaptığı çağrıları duymak, açtığı kapıları farketmek ve girebilmek gerekir. Her kapı bizim için yeni bir boyut ve daha üst değerler ekseninde yaşanan yeni bir yaşamı getirir. 

Altan Gürol – 16.10.2011 *ruhsalboyut.com*  

 

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 94679502 kişi ziyaret etti, Şu anda 562 kişi sitede.