|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Özümüzün İhtiyaçlarını Nasıl Bilebiliriz ?
Özümüz sevgidir. Varoluş yolculuğumuzun amacı ise, bu sevginin izin verilen bütün boyutlarda tezahürüdür. Dünya fizik boyutlardan biridir. Öyle ise dünyada yaşadığımız sürece özümüzün ihtiyacı fizik boyutta tezahür etmektir ve bu tezahüre engel olan her şey huzursuzluk, acı, hüzün ve kayıptır. İnsan özünün, özüm dediği sevginin ihtiyacının tezahür etmek olduğunun içten içe hissetmektedir. Fakat bunu yanlış yerde aramakta, sevmek yerine sevilmeyi beklemektedir. Belki bütün yanlışlık bu sevilme isteğinden doğmaktadır. Çünkü tek taraflı sevilme isteği asla cevap bulan bir istek değildir.
| | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Koşulsuz Sevgiyi Nasıl Düşünmeliyiz?
Koşulsuz sevgi, oluşan bilgi ve bilinç ışığında şeksiz ve şüphesiz bir teslimiyet içinde olmaktır. Nitekim bir beden içinde yaşamın gereği olan ego potansiyelinin etki ve tesirleri altında iken hiçbir karşılık ve menfaat beklemeden görev ve hizmet aşkı ile kendini ortaya koyarak daima verici olmak herkesin harcı değildir. Ancak koşulsuz sevgi, evrensel ve ilahi olanı anlamak, farkına vardıracak gerçek bir imanla olur. Bu sevgi, dünyasal sevgi anlayışının çok üstündeki bir anlayıştır. Koşulsuz sevgiyi anlamak için önce dünyasal sevgiyi ve sevmeyi bilmek gerekir. Çünkü sevginin olduğu yerde ahenk, birlik ve uyum vardır.
| | | devamı... | |
|
|
TV 'DE NELER VAR?
TV'lerde ve Vizyonda
Konularımızla İlgili Gösterim ve Yorumlar
YUVA / HOME 
Türü : DVD, Belgesel Yönetmen: Yann Arthus-Berntrand Seslendiren: Gleen Close Müzik: Armand Amar / Budapeşte Senfoni Orkestrası ve Şanghay Perküsyon Topluluğu Yapım: 2008, Fransa
5 Haziran Çevre Günü dolayısıyla 90 ülkeyle eş zamanlı olarak ülkemizde de NTV televizyonu tarafından yayınlanan Yuva / Home belgeseli üç yılda 54 ülkede havadan çekildi ki, insanlık nasıl bir güzelliği yok ettiğini görsün diye. Filmin ayrıca bütün dünyaya parasız olarak dağıtılmış olduğunu ekleyelim. Yuva, istisnasız herkes tarafından izlenmesi gereken bir film. Çünkü bu film, bir yandan yuvamız dünyanın güzelliklerini eşsiz bir görsel şölen olarak gözler önüne sererken, diğer yandan bugün 60 yaşın altında olan tüm insanların, yaşamla ölüm arasında bir seçim yapmaları gerektiğini anlatıyor. Çünkü insanlık son birkaç kısa on yılda, gezegenimizin yaklaşık dört milyon yıl süren evrimle kurulmuş dengesini altüst etti ve dünya bir yol ayrımına geldi. Bu gerçek, film boyunca bilimsel olarak tespit edilmiş rakamlarla anlatılıyor. Ödenecek bedel yeryüzünde insan yaşamının son bulması olabilir. Teknik uygarlık yeryüzünün zenginliklerini yağmaladı ve kirletti. Uzmanlar insanlığın kurtuluşu için son bir 10 yıl kaldığını, bu sürede tüketim kalıplarının tamamen değiştirilmesi gerektiğini söylüyor. Tüketim kalıplarını kimler değiştirecek? Dünyada yaşayan insanların %20'sinin, doğal kaynakların %80'nini tükettiğini, sadece ABD nin tüketiminin karşılanabilmesi için 20 adet daha Dünyaya ihtiyaç olduğunu, Türkiye’nin dahi tüketiminin devamı için iki adet dünya gerektiğini biliyor muydunuz.? 20 yıl sonra önlem alınmazsa kuzey kutbu tamamen eriyecek ve tüm kıtaların sahil kentleri sular altında kalacak. Dünyamızın bugünkü iklim koşulları Himalayalar’daki buzulların varlığına bağlı. 40 yıl sonra 2050'de Himalayalar’da buzullar kalmayacak. Daha bugünden bir milyon aç insan var. 2050'ye kadar dünya nüfusunun büyük bir kısmı, açlık, hastalık ve göç karmaşası içinde ölecektir. Peki, önümüzdeki 10 yıl içinde yaşamımızı, yaşam felsefemizi, yaşamdaki hedeflerimizi yeniden nasıl inşa edeceğiz? Çocuklara, gençlere ne anlatıyoruz?
| | | devamı... | |
|
|
Obsesyon’a Bakış
Parapsikolojide, karşı konulmaz bir zorlamaya bağlı yapılan düşüncesiz hareketler gibi obsesyon semptomlarına sık rastlanır. İlgili kişinin bulunduğu hâli ve zihnî gelişme derecesine göre bir çözüme varmaya çalışır. Ancak şimdiye kadar bu konulara tatminkâr bir açıklama getirilmemiştir. Bilinçaltı, şizofreni gibi olgular üzerinde durulmuş-tur, ama bunun bir kişilik bölünmesi olmaktan çok, bir tür ikileşme (duplication) olduğu hiç düşünülmemiştir. Bilgi azlığı yüzünden, bu konuyla yanlış yoldan meşgul olanlar gibi felâketlere uğrama korkusuyla böyle bir ruhçuluk sorununu çözümlemekten kaçınılmıştır. Bu tamamen yanlıştır. İnsan uzmanlaşmadıkça, en azından uygulamalı olarak bu işlere girişmemelidir. Ciddî bir eğitim şarttır...
| | | devamı... | |
|
|
|
|
HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
İnsanın Yaratıcılığı Gerçekte Nasıl Bir İşleyiştir?
İnsan denen varlık fiziki olarak kadim asırlar boyunca aynı özellikleri gösterse de ancak günümüz insanı, üç boyut evrimini tamamlamakta olan bütünlenmiş ve bütünlenmekte olan insandır. Fiziki ve ruhsal tüm özelliklerini bir arada uyum halinde kullanabilme yeteneklerini geliştirmesi yanında insanoğlunun akıl, mantık, şuur ve ne yapma bilinci ile hareket etmesi veya o doğrultuda davranışlar göstermeye başlamış olması bütünlenmiş ve bütünlenmekte olduğunun en büyük işaretidir. Bütünlenen insanın genlerinde tohum halinde bulunan yaratıcı yetenek ve özellikler, gelişmeyle başlayan ruhsal ve sosyal süreçlerin liyakat ve sorumlulukları oranında olmak üzere her konuda su yüzüne çıkmaya başlar.
| | | devamı... | |
|
|
Kalbi Sevgi Dolu Çocuklar
Sitemizde okulu seven kargayı okumuş olmalısınız. Rize’nin Çayeli İlçesine bağlı Büyükköy bel desindeki ilköğretim okulunda öğrencilerle arkadaş olan, kapıyı gagasıyla vurup derse giren, bir yıldır tabir caizse bu okulda okuyan sevimli karganın öyküsü hem şaşırtıcı hem de düşündürücü. İnsanların birbirleriyle arkadaş dost olamadıkları, hatta birbirlerinden korktukları bir dünyada yaşıyoruz. Gençlerin, arkadaşlarına, ebeveynlerine, öğretmenlerine silah çekebildiği, yasalarla ihtilafa düşen çocuk sayısının her gün biraz daha arttığı bir ülkedeyiz. Ve birdenbire bir ilköğretim okulundaki...
| | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI
Varoluştaki Denge Esası Nasıl Oluşmaktadır?
Denge, bir sistemin kendi yasası içinde, hiç aksamadan, bozulmadan işleyişidir. Dengedeki bir sistem, yasası içinde işler ve dıştan gelecek olumsuz etkilere karşı korunaklıdır. Çünkü o sistem yasanın kendisi olmuştur ve O’nun Yasası bozulmaz. Dengeli bir insan her zaman doğru tepki veren, yanlış etkiler karşısında tepkisi değişmeyendir. İnsanda bu denge, bilginin kalpte duyuluşu demek olan bilgi ve eylem dengesidir. Başka bir ifadeyle insanda denge bilgi ve eylemin tekliği durumudur. Ancak bu tek oluş, kendi dışındaki teklerle birleşerek daha üst bir tekliği, birliği oluşturan ve yüksek yasa bilgilerinin eyleme geçirilmesiyle sağlanan durumdur. Eylemin bilgiye uymaması dengesizliktir ve adına azap dediğimiz yıkılışı getirir.
| | | devamı... | |
|
|
HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI
Gerçeğin Hiyerarşik İşleyişi Nasıl Anlaşılmalıdır?
Gerçeğin anlaşılması, aynı zamanda gerçeğin tezahür ettiği sistemin, dolayısıyla hiyerarşinin anlaşılmasıdır. Hiyerarşinin olmadığı yerde yönetim, ortak fonksiyon söz konusu olamaz, var olmak dahi mümkün değildir. Dünya yaşamında da bunun sayısız örnekleri vardır. Ancak bir sisteme, dolayısıyla bir hiyerarşiye girerek yaşayabiliriz. Biyolojik varlığımız bir hiyerarşi içinde kendini sürdürmekte, hiyerarşiyi dikkate almadığı noktada hastalanmaktadır. Varoluş bir hiyerarşi içinde mümkün olduğu için, hiyerarşi eşyanın tabiatına uygundur. Hiyerarşinin olmadığı yerde kaos vardır. | | | devamı... | |
|
|