TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 25 Nisan 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI

 

Kendini bilmek nedir,

nasıl olur ve neden başta gelen vazifemizdir?

 

 

           Hiçbir şey nedensiz ve sebepsiz olmadığı gibi olmayan bir şey var olmaz. Var olan bir şey de yok olmaz. Bizim bilinmeyenlerimiz olduğu gibi bizden çok yukarıda olanların da bilinmeyenleri vardır. Tekâmül dünya ile sınırlı değildir. Çok ileri boyutlarda dahi tekâmül sürüp gitmektedir. İlahi boşluğun bizlere göre sınırları olduğu gibi, üzerimizdeki boyutlarda yer tutan ve kademeleşen ilahi varlıklarında kendilerine göre ilahi boşlukta hep sınırları vardır. 

          
         Öğrendiğimiz, öğretildiği ve fikir sahibi olduğumuz kadarı ile ilahi boşlukta sınırlarını hesaplayamadığımız ve hesaplayamayacağımız ışık yılları ile dahi telaffuz edemeyeceğimiz bize göre sonsuz boşluktaki ana kozmik bütünlükte, çok çeşitli yaşam formlarını içinde barındıran birbirinden ayrı kozmik bütünlüklerde mevcudiyetlerimizi sürdürmekteyiz. Ancak her şeyi içinde barındıran ana kozmik bütünlüğün dışının ne olduğu gizemini ve bilinmezliğini tebliğ ve öğretilerden öğrenmekteyiz.

          

         Sayısız kozmik bütünlüğün içinde, mesafelerini ve adetlerini hesaplayamadığımız, hesaplamamızın da mümkün olamadığı değişik form ve enerjilere sahip içlerinde milyarlarca evrenleri barındıran bütünlüklerde değişim, gelişim ve dönüşüm sürüp gitmektedir. Nitekim bizlerin bulunduğu kozmik bütünlük, başka bir enerji özelliğine sahip kozmik bütünlüğün içine dalmaktadır. Öğretilen, öğrendiğimiz ve bir fikir sahibi olduğumuz ilahi bilgi ve öğretilere göre bu geçişte ve birleşimde ruhsal enerjisine sahip olamayan bütün öz enerjilerin hiç yaşamamış gibi varlıksal bütünlüklerinin dağılacağı yok olacakları hesaplanmıştır.

 

         İlahi sistem bütünlük içinde olan varlıksal öz enerjilerin hiç yaşamamış gibi yok olmaması için ruhsal enerjilerine sahip çıkmaları gereği ile ilgili olarak hızlı evrim proğramları yaradılış ile birlikte başlamıştır. Öz enerjinin evrim süreci ile birlikte üç bilgi varlık genlerine kodlanmıştır.   ” Rabbini Bileceksin-Kendini Bileceksin-Tekâmül Edeceksin”Üç bilginin ışığı ile artık büyük evrim yürüyüşü başlamıştır. Varlık kurtuluşu için insan olma yolunda kaba maddeye adeta gömülmüştür.

 

         Mikrodan makroya süregelen evrim sürecinde ruhsal enerjisine tamamen sahip olabilmek için varlığın yedinci boyut evrimi yapması zorunlu olmuştur. Yedinci boyutta olmak, olabilmek Öz enerjinin tekâmül ederek insan kalıbını kullanabilecek liyakat, yetenek ve kabiliyette hakiki insanlık seviyesine çıkması demektir.

 

         Halen üçüncü boyutta olup uğraşısı, mücadelesi ve gayreti daha bitmeyen insanın en başta gelen vazifesi, Hakiki insan olma yolunda tekâmül etmesidir. Bilgi, bilinç ve farkındalık içinde her şeyin hızlı tekâmül düzenine göre oluşturulduğunu akıl, mantık ve geniş şuur alanı içinde fark etmesi, anlaması ve idrakine varması kurtuluşu için elzemdir zaruridir.

          

Orhan Yarat – 10.4.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

 

 

 

         Kendini bilmek haddini bilmek şeklinde de ifade edilir. Üstüne vazife olmayan şeylere müdahale etmemektir. Karşılaştığımız durumlar veya sözler her ne kadar bizim görüş ve düşüncelerimize ters düşse de her şeyin O'nun izniyle olduğu inanacıyla ve duygulara kapılmadan karşılamakla, dinlemekle olur ki, bu tatsızlık çıkmaması için, sevgi ve saygının kaybolmaması, birliğin beraberliğin dağılmaması, dostluğun sevginin devam etmesi için başta gelen vazifemizdir.

 

Fahire Öztekin – 12.4.2012 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

 

Her şey, çevreye olan adaptasyon sürecimiz üzerinden, neler yapabileceğimizin farkındalığı ve keşfi ile ortaya çıkmaktadır.

Bulunduğumuz yer, her şeyin başladığı ve neler yapmamız gerektiğinin bizlere anlatıldığı, tekâmülümüzdeki başlangıç noktasıdır. Dünyaya inip, yeni bir beden içerisine girişimizle, keşif başlar. İlk önce beden ile bir adaptasyon süreci, daha sonra bedeni kullanış ve beden üzerinden çevreyi tanıma, algılama gibi aşamalardan geçeriz. Bu adaptasyon süreci, belli bir olgunluğa erişinceye, bulunuş amacımızdaki hassalarımızı kazanıncaya kadar devam eder. İnsanların Dünya içinde gerçek Dünyadan uzak bir yaşam sürmelerinin getirmiş olduğu yanlış yaşam alanları, ilk önce kendimizin daha sonra da diğer kişilerin gelişimi için, bulunduğumuz yer üzerinden, gerçek kendimizin ihtiyacı olan hassalarımızı kullanmaya olanak tanıyacaktır. 

“Siz kendiniz öğrenmeden başkalarına öğretemezsiniz.” (www.ayseli.org Celselerden parçalar 1) Bu aşamada öğrenmemiz, deneyerek doğrusunu bulmamız gereken uzun bir yolumuz vardır. Bu tekâmülümüzün gereğidir. O’ndan gelen bilgiler; bizleri doğru yolda tutan, doğruya yönelmemiz için bizi bize gösteren yardımlardır. Bu yardımlar, kendi gerçekliğimiz üzerinden, gerçekte neyi görmemiz gerektiğini açıklar. Kendi gerçekliğimiz diyorum, çünkü herkes kendi şuur gelişimi üzerinden bulunup, birbirini şuurlandırmak ve Dünya deneyimini tamamlamak adına burada bulunmaktadır.

Kendini bilmek; gönül açıklığımız nispetinde şuur gerçekliğimizin farkına varmak ve gerçek kendimizin ihtiyacını karşılamaktır. Biz gerçekte şuuru kadar var olanlarız ve ancak yerimizi bildiğimiz yerden hizmette bulunabiliriz. İşte kendimizi bilmemiz o yüzden en başta gelen vazifemizdir.   

Tarık Öztürk – 17.4.2012 *ruhsalboyut.com

 

 

 

 

 

 

         Kendini bilmek, kendini tanımaktan daha derin bir kavram olarak görünüyor. Kendini tanımak, hangi durumda nasıl tepki vereceğini bilmek ve neyi yapıp neyi yapamayacağının farkında olmak gibi anlaşılabilir. Kendini bilmek ise çok boyutlu bağlantılarından haberdar olmak ve onlarla uyumlu bir bilinç halinde olmayı gerektiriyor.

         “Ben ben’im”, “Bir ben var benden içeri” gibi tanımlamalarla, insanın göründüğünden farklı bir varlık olduğu ifade edilmiş. Bunu farkedenler bazen yanılarak “Ben O’yum” demişler. Oysa insan ayrı bir varlık olarak yaratılmıştır. Tekâmülünün sonunda bir noktada kendi olmayı bırakıp O’ olmayacaktır. O her zaman gelişerek varolmaya devam edecektir. İnsan kendini O’ sanmak yerine, O’nun önündeki yerini bilecektir. O’nun gönüldekini yerini ve varlığını hissedecek, hayır düzeninde kendisinin alacağı yeri bilecektir.

          Kendini bilmek, özünde gizli olan değerleri ortaya çıkarmaya çalışarak gelişmeyi sürdürmeyi istemektir. Bunu en çok isteyip gayret eden insan, yücelikçe en çok sevilen insandır. Kendine bahşedilmiş olan değerleri kullanmaya başlayan insan, herkeste bulunan değerleri de görerek, birlik duygusuna sahip olur. İnsan kardeşleriyle olan amaç ve akıbet ortaklığını bilerek kendini gelişime ve paylaşıma adar.

Altan Gürol – 17.4.2012 *ruhsalboyut.com*

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.