TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 2 Mayıs 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


Patates Torbaları

           Çocuklar öğretmenlerine çok güveniyor ve onu seviyorlardı. Bu nedenle öğretmenleri sınıfta “Çocuklar, sizinle hep birlikte yepyeni bir çalışma yapacağız. Yarın gelirken her biriniz bir torba içinde beşer kilo iri patates ve bir çakı getireceksiniz. Ama bu çalışma süresince neden, niçin demeyeceksiniz.” dediğinde sorgusuz sualsiz bu söyleneni yerine getirdiler. Ertesi gün öğretmenleri, “Açın bakalım şu torbaları ve sizin kalbinizi kırdığı için bağışlamadığınız kişi sayısı kadar patates ayırın; bu patateslerin üzerlerine bağışlamadığınız kişilerin isimleri yazın; sonra sadece bu patatesleri torbaya koyun ve bu torbayı bundan böyle hiç yanınızdan ayırmayın. Yolda, okulda, evde, sinemada; oynarken, çalışırken, yemek yerken, uyurken; bir elinizde hep bu torba bulunacak.” dedi. Öğrenciler şaşırdı kaldı. Biri sordu: “öğretmenim, diş fırçalarken, yüzümü yıkarken de mi?”  “Evet her zaman. Ben tamam deyinceye kadar.”

           Tabii ki bu iş çok zordu; tek el ve tek kola kalmışlardı, torba ağırdı, hele yatakta; uyumayı bile engelliyordu. Gelgelelim öğretmenin sözünden çıkmak, neden niçin demek yoktu. Aslına bakılırsa çocuklar da bu işin sonunu merak ediyorlardı. Fakat öğretmenden de çıt çıkmıyordu.

           Bir süre sonra patatesler bozuldu ve çok pis bir koku yaymağa başladı. Bu iş dayanılmaz olmuştu. Sonunda çocuklardan biri dayanamadı ve “öğretmenim bu iş daha ne kadar sürecek? Bizi engellemesi, yorması, etrafa karşı komik duruma düşürmesi bir yana, şimdi de pis pis kokmaya başladı. Herkes bizden kaçıyor, fena fena bakıyor bize” dedi.

           Öğretmen gülerek diğer öğrencilere döndü “Eee, siz ne diyorsunuz bakalım?” “Evet, efendim, biz de bu işten artık yorulduk, sıkıldık”, diye yanıtladı çocuklar.

           Öyleyse dedi öğretmen, “çalışma tamamlanmıştır; işte çocuklar, içimizdeki bağışlamazlıklar bizi böyle yorar, böyle sıkıntılar yaratır; bizi yapmak istediğimiz güzel işlerden alıkoyar, bu pis koku gibi biz de etrafımızdaki insanlara böyle olumsuz, sevimsiz tesirler yaydığımız için sevilmeyen yalnız bir insan haline geliriz. Bağışlamamanın zararı sadece bizedir; kendimize yaptığımız en büyük kötülüklerden biridir bağışlamamak”; sonra öğrencilerine baktı, sınıf değişmiş gibiydi, sanki eski çocuklar gitmiş, yerlerine, olgun yeni gençler gelmişti. Zil çaldığında sınıftaki yoğun sevgi, gençlerle birlikte kapıdan çıktı ve bütün okula dağıldı.

           Çocuklarımıza sevgiyi, bağışlamayı öğretmiyorsa, okullar, öğretmenler ne için vardır? Yıllar yılı çocuklarımız okullara neden gider?

-İnternetten derlenmiştir-

18.02.2009 *ruhsalboyut.com*

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.