Dört Boyutuyla İnsan Sağlığı

           İnsan dört boyutuyla sürekli bir etkileşim içindedir. İlki biyolojik boyut yani fiziksel beden. İkincisi psikolo­jik boyut, insanın yaşamla başa çıkmada başvurduğu yöntemleri, duygu, düşünce ve tepkileri içerir. Üçüncü boyut sosyal boyut, insanın içinde yaşadığı toplum. Sonun­cusu spritüel boyut yani manevi alandır. Burası insanın yaşamına çizdiği anlam, ego-benliğin ötesi, aşkın alandır. Bu boyutlar arasında belli bir harmoni bulunmazsa insanın dengesi bozulur. Dört boyut ayrıca onları çevreleyen doğa ile de sürekli alış veriş halinde olduğundan, dörtlü insan boyutu, doğayla da tam bir denge haline ihtiyaç duyar.

           Boyutlardan biri, örneğin biyolojik-fiziksel boyut zayıf düşmüşse, tedaviyle onu desteklemek mümkün olabilir. Bu ruhsal-manevi alanda destek ve aynı zamanda sosyal desteği arttırmakla mümkündür. Burada kişinin yaşadığı topluma da iş düşer. İnsana ve doğaya düşman bir toplum içinde, ya da insan onurunu ve doğa duyarlılığını ön planda tutan bir toplumda da yaşayabiliriz. İnsanın sağlığından tek başına sorumlu olmadığı açıktır. Oysa günümüz insanı, sağlığını koruma konusunda tek başına büyük bir sorumluluk altında bırakılmaktadır. Bir yanda akıl almaz bir doğa katliamı, muaz­zam bir yabancılaşma ve yalnızlaşma yaratan rekabetçi, stresli yaşam koşulları var. Öte yanda ancak diyetler ve egzersizle, sürekli doktor kontrolünde, vitaminler ve anti-oksidanlar kullanarak sağlıklı olunabi­leceği görüşünün her dakika medyadan pompalanmasına şahit oluyoruz.

           Elbet çözüm bu kadar kolay değildir. İnanılmaz bir hızla artan kanser ve ruhsal sağlık problemleri, çok daha radikal değişimlere ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor. Hekimlerin önce insanın biyolojik, psikolojik, sosyal ve spritüel boyutları ile doğa dengesi hakkında yeterli donanıma sahip olmaları sonra da hastalarını bu konularda bilinçlendirip çözümler geliştirmeleri daha doğru olacaktır.

Ruhsal arşiv

20.01.2008