TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU

 

 

Gerçek önünde dileklerimizin nasıl bir yeri vardır?

 

  

Dileklerimiz inancımızın, varlığımız ve Yaratan'la ilgili anlayış ve hissedişimizin, nefse mi yoksa gönüle mi dönük olduğumuzun işaretidir. Kısaca dileklerimiz bilincimizin aynasıdır.

Gün içinde farkına dahi varmadan sayısız istekte bulunuruz. İsteklerimizin farkında olalım. Gönüle dönük isteklerde daima farkındalık vardır. Nefse dönük istekler, farkındalıkla olabildiği gibi çoğu kere bir nevi serhoşluk halinde ortaya çıkar. Nefsin sayısız karanlık çekimi vardır. O karanlık bizi farkındalığında olmadığımız sayısız istekle yönlendirir. Beddua dediğimiz karanlık isteklerin farkında olduğumuzu kim söyleyebilir ki? Yaşamın her alanında, her dakika ortaya çıkan isteklerimiz realitemizin göstergeleridir.

İstek ile dilek arasında fark var mı? Çoğu kere iki sözcüğü birbirinin yerine kullanıyorsak da istek daha genel, daha gündelik ve kolay hatta daha nefse yönelik arzularımız için kullandığımız bir sözcük gibi. Dilekte kapsam daha geniş, dileğin yerine gelmesi farklı güçlerin desteğiyle mümkün diyebiliriz. Dileği biraz da duaya yakın gönülce yapılan istekler olarak düşünebiliriz. Ancak her iki sözcüğün de anlamını daima kullanış amacı ve biçimi belirliyor.

Yaşamımızı istek ve dileklerimizin gücü biçimlendirir.  Yaşam sevincimiz, huzurumuz veya tam tersi yaşamdan bıkkınlığımız, huzursuzluğumuz istek ve dileklerimizle, onların gücü ile ortaya çıkıyor.

Neyi dilemeliyiz? Nasıl dilemeyiz? Dileğimizi tamamlayan, güçlendiren nedir? Tam tersine dileğimizi sakatlayan durumlar nelerdir? Dilekler nasıl gerçekleşir? Dileğimizin gerçekleşmesini sağlayan veya engelleyen yasaların farkında mıyız? Bütün bu soruların cevaplarını düşünebilmek için dileklerimizin BÜYÜK GERÇEK önündeki yerini sorgulamamız gerekiyor.

BÜYÜK GERÇEK'ten kasıt asla bilemeyeceğimiz MUTLAK GERÇEK değil, her birimizin kişisel bilinç realitesinin ufkunda parlayan, kişinin zihnen, kalben, gönülce ulaşabildiği kendi büyük gerçeğidir. Dolayısıyla herkes bizzat kendisi BÜYÜK GERÇEK önündeki yerini sorgulayabilir. Burada sözünü edilen bilinç kişinin insan olma bilinci, varlıksal bilincidir. Varlıksal bilincimiz Yaratan'la yaratılışımızla, Ebedi ve Sonsuz Olan'la ilgili bilince dönüşmüş inancımızdır ki herkeste farklıdır ve henüz sevgi ve birlik aşamasına gelmeyen herkes için de eksiktir.

İnsan kendi bilincinin ufkunda gördüğü, zihnen, kalben, gönülce ulaşabildiği BÜYÜK GERÇEK önünde sorumludur ve dilek ya da isteklerin bu sorumlulukla uyumlu olması gerekmektedir. Çünkü sorumluluk sınırımız içinde olanlarla ilgili özgür seçim hakkımız kalmamıştır. Bu nedenle dilek ve isteklerimiz bizim ciddi sınavlarımızdır. Öyle dilekler vardır ki kabul edilir ve bize ne acılar getirir; Gerçek önündeki nice kazançlarımızı ortadan kaldırır. Çoğu kere İlahi Yasalar, bizi bizden korur yani pek çok isteğimizi, dileğimizi kabul etmez. O dilekler ya bizim bilinçlenme yolundaki gidişimizi engelleyecektir, ya da gücümüzü aşmaktadır ki buradaki başarısızlık yine o yolculukta bize ve başkalarına zarar verecektir. Bizim önümüze çıkanlar öğrenmemiz gerekenlerdir. O halde dileklerimiz öğrenme, anlama yolunda olmalıdır. Bir başkası için uygun olan dilek bizim için uygun olmayabilir, hatta ateş olup bizi yakabilir. Bütün mesele kendimiz için hayır olanı bilmeği ve yerine getirmeyi dilemektir. Hayır bizlerin incelen, derinleşen, farklılaşan bilinçlerimizdedir. Hayrı bilmek ve yerine getirmek önümüzü aydınlatacak olan ışıktır. O ışığı bulmak isteyen, dileyen herkes onu kalbinde bulacaktır. Yeter ki dilemesini bilelim.

Nasıl dileyelim? Önce istemeye hakkımız olmalı. O istekle çelişen yanlışlarımızı terk etmiş olmalıyız veya istekle birlikte yanlışları da aynı zamanda terk etmeliyiz. Dileğimiz için göze alışımız olmalı ve dileğin kabulü için çalışmaya başlamalıyız. Sürekli olarak irademizi kullanmalı, gayretimizi arttırmalı ve sonuç için sabırlı olmalıyız. Bütün bu sayılanlar bizim bilincimizde fark yaratır ve daha önce bilemediğimiz, göremediğimiz nice yollar önümüze serilir.

Ne dileyelim? Talip olarak bu bilginin içine girenler, bilginin önemini kavramış olması gerekenler O'nun bizden neyi dilediğini bilmezler mi? O'nun Dileği, bizim de dileğimiz olduğu zaman biz BÜYÜK GERÇEK önünde en gerçek dileği dilemiş oluruz. Bizim başka bir dilek seçme hakkımız yoktur. O' bizden aslımıza dönmemizi, dönüş için sevgi ve birlik bilincini kazanmamızı, her gün daha iyi, daha doğru olmamızı öğrendiklerimizin hizmetinde olmamızı istiyor. O' yanlışlarımızdan vazgeçip tövbe etmemizi istiyor. O' değişen zamanı görüp o zaman için bizlere verilmiş olan görevleri anlayıp yerine getirmemizi diliyor. Görevimiz başkalarına yardım etmektir, bunun için eğitiliyoruz. O' bütün bunları yerine getirebilmemiz için bilgi veriyor, yol gösteriyor ve istedikleri yerine geldikçe güç, huzur ve yaşama sevinci vaat ediyor. Yaşama sevinci öyle bir güç, öyle bir yüce histir ki, dileğimiz O'nun dileğiyle birleşip şükrettiğimizde ortaya çıkar.

Rastgele, kontrolsüz düşünmeye; rastgele, kontrolsüz istek ve dilekte bulunmaya o kadar alıştık ki bu incelikler bize garip gelebilir. Özellikle dünya realitesinin güçlü çekimi karşısında yeteri kadar irademizi kullanamıyorsak bilinç ufkumuzda pekâlâ gördüğümüz, kalben tasdik ettiğimiz Büyük Gerçeğin içindeki yeni doğrulara, yeni anlayışlara, yeni görevlere sahip çıkmamız çok zor olacaktır. Ancak iyi bilmeliyiz ki insanlık olarak bir yol ayrımındayız. Zaman hızla değişiyor. Gelecek endişesi ve korkusu bütün dünyayı sardı. Özellikle bizim de içinde bulunduğumuz bölgede yaşanan acılar ortadadır. Yeni görevler, yeni anlayışlar gereken bir zamanda eski hakların, eski değerlerin biçimlendirdiği dilek ve isteklerle varlığımızı sürdüremeyiz. Özellikle bu bilgileri alanlar göz göre göre sorumluluklarına uymayan dileklerde bulunamazlar. Gerçek dilek O’nun dileğiyle bir olan dilektir ve teslimiyetle mümkündür.

Sevgili Arkadaşlar, "insan" olmak kolay, basit bir iş değildir. Aldanmayalım dünyada bulunup da insan kabul ettiklerimize. Çocukluk çağı bitmiştir. O'nun Dileği bizim "gerçek insanlar" olmamız ve başkalarına hizmet etmemizdir. Bizim de Gerçek önünde yeri olabilecek tek dileğimiz budur.

Güney Haştemoğlu  18.4.2016  *ruhsalboyut.com*    

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93423862 kişi ziyaret etti, Şu anda 197 kişi sitede.