HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI
Sevginin Korunabilmesi, Nasıl Bir Yaşam Gerektirir?
Sevginin korunabilmesi için önce,”sevgi”nin ne olduğunun bilinmesi gerekir. Sevginin ne olduğunu biliyor muyuz? Ya da sevgi zannettiğimiz şey hakikaten sevgi mi? Kısaca bu her iki soruya da “hayır” dedikten sonra, ancak, gerçek sevginin ne olabileceği hakkında, yalnızca bilgiye dayalı bazı kavramlara sahip olduğumuzu belirtelim. Ve bu kavramlara göre, henüz aslını bilemediğimiz sevgiyi korumak için nasıl yaşamamız lazım geldiğini cevaplamaya çalışalım. Bilgiye dayanan hareket noktamız, bulacağımız cevapların ister istemez değişik ölçülerde spekülatif olabileceğini ortaya koymaktadır.
Öğrendiklerimize göre: Sevgi en büyük güçtür; Yaratılışın sırrı sevginin hikmetinde gizlidir; Sevgi sadece bizler için değil, bugün bildiğimiz ve bilmediğimiz var olan herşey için gerekli olandır; Ve bildiklerimiz var olanların içinde en küçük bir nokta bile değildir, işte bu kadar küçüğüz. Bu bilgiden, evrenlerde, asla bilemeyeceğimiz ve tahayyül dahi edemeyeceğimiz mekan ve koşullardaki var oluşların, bizimkine hiç benzemeyen bulunuşların, hepsinin ve herşeyin tek bir müşterek noktasının olduğunu çıkarabiliyoruz: sevgi. Neden böyledir? Çünkü Tek Yaratan var olan herşeyi kendi sevgisinden var etmiştir. Böyle bir sevginin bugün Dünyadaki çoğunluğun sevgi dediği şeyle uzak-yakın hiçbir ilişkisi yoktur. Ve öyle bir yaşam tarzı sürdürülecektir ki, işte bu sevgi korunabilmiş olsun.
Sunmaya çalıştığımız bu tarif, işin devasa büyüklüğünü az da olsa belirlemektedir. Şimdi, evvela “sevgi”nin bu olduğu kabul edilecek, ve buna göre yaşanacaktır. Böyle bir yaşam şekli Dünyadaki hali hazır yaşamlarla fazla benzer değildir. Bu yaşam, asla bilemeyeceğimiz nicelik ve nitelikteki tüm var oluşun bir bütün olduğunu idrak etmeyi gerektirir. Buna göre hiçbir şeyin kendisinden ayrı ve uzak olmadığını gerçekten bilmeyi gerektirir. Böylesine geniş, böylesine kapsamlı. Yaşamların bu iki ölçü doğrultusunda düzenlenmesi, sayılamayacak pek çok detayı içine alır. Fakat bir nirengi noktası, bir kıstas vardır, o da diğerkamlıktır. Büyük Öğretmen Silver Birch, dinlerin insan üzerinde daha etkin olduğu bir dönemde, bunu, “Benin dinim hizmettir” diyerek dile getirmişti. Bu ifadenin bütün zamanlarda geçerli olan anlamı şudur: Hizmete adanan yaşamlar, sevgiyi koruyacaktır.
Osman Türkmenler
(Güncelleme : 31/03/2006)
Öncelikle bilmediğimiz ve o nedenle de yaşayamadığımız sevgiden değil, bu gün hissettiğimiz ve yaşadığımız sevgiden yola çıkmak gerekir. Sevgi adına ne hissediyorsak, ne düşünüyorsak ve hangi bilgilere sahipsek, o yönde onu koruyabilmek için yapacaklarımızdan. Bu bizleri başta bilgi birleştirmelerine taşıyacaktır şüphesiz. Sevgi üzerine bildiklerimize. Bilgi her zaman önemlidir ama insan ikiliğinin baş nedenidir de diğer değerlerle birlikte kullanılamadığında. Burada kastedilen değerler, bilginin getirdiği zihinsel değerler değil, insanın özünden hissedişe, oradan da yaşamına aksettirebildiği, muhteşem ama o nispette de sade değerlerdir. Öz değerler. Hani düşünceye uğramadan, egoya bulaşmadan, şartlanmışlıktan ve duygusallıktan uzak, kişisel tatminlerin hiç hesaba katılmadığı, beklentilerin olmadığı, doğru ve yerince olanın bir anda yapılıverdiği değerler. Hatta zaman zaman uygulayıcısını bile şaşırtabilen. Çünkü tüm yaşama serilemeyen bu değerler, yaşanıldığı çok özel zamanlarla sınırlı olursa kalıcı olamazlar. Sadece bir mutluluk rüzgârı olarak eser giderler zamanın üzerinden. Bu bir sevgi rüzgârıdır, eserken de açık yüreklere yeni tohumlar serper büyüyüp çiçeklenmeleri için.
Gerçek sevginin korunma ihtiyacı yoktur. O bir kere açıldı mı gönülden, yaşam onun yasalarınca sürüp gider artık. Kişilik yok olmuştur kendini meydana getiren us’sal değerlerle birlikte. Ve kişilikle birlikte kişi de yok olmuştur. Pek çok zihnin kavrayamayacağı bu değere ulaşılabilindiğinde, dünyasal yaşamın son sınavı da atlatılmış olacaktır. Ve insan insanüstülüğün üst enerji yaşamının gücüyle dolacaktır.
Bu gün şayet sevgiyi koruyabilmek için nasıl bir yaşam içinde olmamız gerektiğini sorguluyorsak ve bunun ihtiyacı içindeysek, bilmeliyiz ki henüz sevgiden habersiziz. Oysa ki o, bilgilere göre bizde, içimizde bir yerlerde serbest kalabilmek için beklemede, kaynağına sorumluluğunu üstlendiği varlığı taşıyabilmek için...
Selay Gunon
(Güncelleme : 10/04/2006)
Sevginin korunabilmesi için önce sevgi nedir sorusunun cevabını vermemiz gerekir. Aslında sevgiyi yaratmak ve yaşatmak çok zorlu bir sürecin sonunda erişilebilen bir güçtür. Tüm evrenin O Yücenin sevgisinden yaratıldığı, insanların da sevginin bir parçası olduğu, aslına dönmek ve bütünlüğe intikal etmek için sevgiyi gerçekleştirmesi gerektiği kanısındayım. Sevgiyi yaratmak ve sevgi olmak kolaylıkla elde edilecek bir güç değildir. Evrimlerin sonunda, varlığın kavuşabileceği bir yolculuktur.
Varlık; hissedecek, gönül değerleri ile başkalarına yardım ve hizmet etmenin savaşını verecek, iyilik, doğruluk, çalışma ve bilgisi ile sevginin yollarını açabilecektir. Böylece varlığın kendisini birlemesi ile sevgiye açılan yolun keşfini de gerçekleştirebilecektir.
Sevginin yaratılabilmesi ve korunabilmesi için varlığın ruhsal gelişiminde yol alması, yüksek düşünceler içine girmesi, şuurca yükselmesi, bütün olanaklarını seferber etmesi, kendini arındırmaya adaması, korkulardan, hükümlerinden, öfkelerinden, duyarsızlıklardan uzak olması, düzeni tanıması, kabul içinde olması ve enerjiden hissetmesi gerekmektedir.
Sevim MUTLU
(Güncelleme : 12/04/2006)
Kanımca SEVGİ’ yi oluşturan elemanlar belirlenebilirse; yaşamın bunlarla uygun bir çerçevede düzenlenmesi doğru bir yön olacaktır. İlk anda aklıma gelen belirgin öğeler şunlardır: İyilik ve doğruluk kavramları, büyük bir hoşgörü, bunları canlı tutabilecek bir çalışma gücü. Kişi tüm bu adımları, hatta basamakları kendi düşünüş dünyasında bir sıraya sokabilmeli, gerekirse bunların dışında yeni yönler keşfedebilmelidir. Böylece SEVGİ kavramını oluşturan bileşenler daha güçlenecektir.
Tüm bu davranış sistemi içinde ruhsal plân bilgileri en büyük anlam ve gücü olacaktır. Aksi halde kişinin bir yöne önem vermesi durumunda ortaya çıkacak benlik sınavı karartıcı bir etki yaratabilecektir. Bence tüm yönlerin birbiriyle en uygun karışımını oluşturabilmek, en hayırlı yaşam şeklini ve gerekli şuur gücünü sağlayabilecektir.
Yaşama bakış açısını oluşturmak için en önemli adımlardan birisi de başka insanları sevmek için sevgi kapasitemizi geliştirmemiz gerekir; çünkü sevgi diğer insanların durumlarını anlamamız için gerekli olan bir hissediş yani duygudur. İnsan duyguları sayesinde başkalarının sıkıntılarını, güçsüzlüklerini çözebileceğini anladığı zaman, o kişilerin yaşamlarındaki üzüntü ve sıkıntılarını da kendilerinin çektikleriyle hemen hemen benzer olduğunu hatta bir bakıma daha derin olduğunu anlayacak ve bunları kabullenmekte zorluk bulmayacaktır. İşte bu da SEVGİ’ nin bir belirtisidir.
Sevgiyi korumak için onu uygulamayla yani çalışmakla geliştirebiliriz; çünkü SEVGİ kalbimizi başkalarına karşı yakınlaşmak için aşmak ve bu konuda nasıl davranacağımızı, neler yaptığımızı düşünmekle ve sevgi ile gelecekte nasıl bir yaşam içinde olmamız eylemini ortaya koyabilir; zira SEVGİ yaşamdaki asıl kaynağımızdır. Sevgi kavramını elimizden geldiğince hoşgörülü olarak, iyilik ve doğrulukla koruma yolunda yararlı bir adım atmış oluruz. Hoşgörülü olmakla içimizdeki alınganlıkları, negatif düşünceleri de aşmış ve doğru yolda yürümeyi kendimize güçlü olmayı da sağlamış olacağız.
Acaba, SEVGİ'yi tam anlamıyla anlamak ve onu ebediyete kadar korumak için yollar aramakta insan ömrü yeterli olabilir mi?
Muzaffer Güler
(Güncelleme : 07/05/2006)
Budizme göre insan bir ömür kendine işkence eden 108 dünyevi arzuyla doğarmış. Utanç, kıskançlık, korku, öfke, kibir, üzüntü, keder, tüm negatif duygular...
Kişi bunların ne kadar farkında olup, kendine ne kadar karşıdan bakabilirse, nedenlerini arayıp bulabilirse, aklını kullanıp bunlardan uzaklaşabilirse, bir seçim yapma şansına ulaşabilir. O zaman hayatına bir yön verebilir, nasıl bir yön izleyeceğine kendi karar verebilir. Eğer bunu başaramaz ise negatif duyguların onu sürüklediği akıbeti meçhul yerlere gider. Sevgiden yaratılmış insan sevgiyi koruyabilmelidir. Bunun için bir çok metot var : Baktığımız yerde kızgınlık görüyorsak kıskandığımız için, güzellik görüyorsak güzel olduğumuz için, sevgi görüyorsak sevdiğimiz içindir.
Günal Gölhan
(Güncelleme : 12/05/2006)