Evinize Taşının
Ben bunu sahneden ne zaman söylesem, seyircilerden birkaçı, ne demek istediğimi anlayana kadar, üzerlerine alınır. Burada kast ettiğim ev, benliğinizin evi, diğer bir deyişle, bedeniniz. Büyürken yaşlanmazsınız, büyümeniz durur ve yaşlanırsınız. Yaşarken ölmüş öyle çok insanla tanıştım ki. Yıllardır, rutin yaşamları dışında yaptıkları hiçbir şey yok, planları da yok. Tek bekledikleri birkaç çivi ve tabut hazır. Ne yazık ki bu tabutu onlar kendileri yapıyor.
Eğer bir gün Rock and Roll Hall of Fame'i ziyaret ederseniz, büyük harflerle yazınmış bir levha göreceksiniz: "Eğer rock and roll dinlemeyi sevmiyorsan, çok yaşlanmışsın demektir."
Lütfen anlayın: zamanlarını geçirmiş insanların, genç görünmeye çalışmalarını, gençliğinden kalan kıyafetleri giyip tuhaf görünmelerini, hala barlara takılmalarını söylemiyorum. Spor salonuna tayt giyip bol pantolonlar giyen büyükbabalardan bahsetmiyorum.
Ben, yaşlılığın içinize girmesine izin vermemenizi, tekdüzeliğin dışında kalmanızı söylüyorum.
Kendinizi bir tekdüzeliğin içinde bulursanız, ölüme gidiyorsunuz demektir. Tekdüzelik, üzerinde bir tabaka toprak bulunmayan bir tabuttur.
Güç insanı, macera ve heyecanı, listesinin en üst sırasında tutar. Ben okyanus kenarında yaşıyorum. Güçlü bir fırtına koptuğu zaman, ayakta kalabilen ağaç, en çok esneyip yatabilen ağaçtır. Eğer bir ağaç, esnek değilse, tam toprağın göbeğinden çıkar ve yıkılır. İçinize, yaşlı bir insanın girmesine izin verdiğinizde, katılaşırsınız, tıpkı öldüğünüzde olduğu gibi.
Katılık, egonun hastalığıdır. Egonun öncelikli hedefi, hayatta kalmaktır: en büyük korkusu ise ölümdür. Sonuç olarak, tahmin ve kontrol etmeye kalkar ve bu tahmin edilebilirliğin onun başarmasına ve hayatta kalmasına izin vereceğini sanarak kendini kandırır. Buradaki ironi, en çok korktuğu şeyin, yarattığı şey olmasıdır. Tahmin edilebilirlik ölümdür, rahatlık ise olduğunuz yerde sayma hali. Egonun düşündüğü şey, ona ölümsüzlüğü getirir ve güç ise, tabuttaki bir diğer çividir.
Bu ilke, bitkiler için de, insanlar için de geçerlidir. Yaşayan her şey, esneklik ve uyumla açar, yeşerir ve çiçek verir. Abraham Maslow şöyle demişti: "Elinde çekiç olan, her şeyi çivi olarak görür." Mecazi anlamıyla, yaşlı demek, çekici iyi kullanmak demektir. Kendinizi, yaşamın tüm sorularının yanıtlarını bildiğinizi düşünürken yakalarsanız, yaşlanıyorsunuz demektir. Gençlik bir kafa yapısıdır, açık olmaktır. Gençlik, bir macera ve öğrenme ve yeni deneyimler kazanma tutkusudur.
Gücün en büyük düşmanlarından biri, netlik yanılsamasıdır. Yaşamla ilgili tüm soru ve yanıtları elinizde tuttuğunuza inanmaya başladığınızda, mezarlıktaki yerinizi ayırtıyorsunuz demektir. Güç yaşamı, merak ve esneklik halinde yaşanır. Açık ve canlı kalın.
James Arthur Ray
23.11.2008 *ruhsalboyut.com*