Özsaygı Armağanı

 

           Kendine saygı duymak, kendini sevmeye açılan kapıdır. Ya­ni, kendimize saygı duyduğumuz zaman, kendimizi seve­riz. Ama özsaygıyı nasıl kazanırız? Kolay ya da bizi daha iyi gös­teren şey yerine, doğru olanı yaptığımız zaman. Bu şekilde davranmadığımızda, gerçek anlamda kendimize olan sevgimiz azalır.

 

           Her birimizin içinde, üç içsel güç, birbiriyle zıtlaşır: beden, ego (zayıf ruh) ve (güçlü) ruh. Beden, uyku, eğlence ve sonsuz meşguliyetlerle yaşamdan kaçmak ister; ego dikkat ve kontrol peşinde koşar; ruh, doğru olanı yapmak ister.

 

           Kolay ya da rahat olanı yapmak, bedensel bir güdüdür. Bu do­ğanın aşırı hoşgörüsü, bir şeyi yalnızca verdiği his yüzünden yap­maya veya yapmamaya etki olarak aşırı yemeyi ve aşırı uyumayı içerir. Bir ego güdüsü, insana bir başkasıyla dalga. geçmekten, ödeyemeyeceği bir araba almaya kadar pek çok yaptırabilir. Temelde, bir şeyi, başkalarına belirli şekilde görünmek için yaparız. Ego ile hareket ettiğimizde, "doğru" imajı yansıtan şeyler yapar ve bizler, çoğu insanın, daha anlamlı olana değil, sonu kendilerine varan de­ğerlerle, yani güç ve prestijle kendimizi tüketiriz. O zaman, tercihlerimizi iyi olana göre değil, bizi iyi gösterene göre yaparız. Bunun sonucunda da benliğimizin kontrolü elimizden uçup gider.

 

           Ancak, doğru olanı yapmak üzere bir karar verdiğimizde, ken­dimizi iyi hissederiz. Yalnızca sorumluluk aldığımızda -ve ona gö­re davrandığımızda- kendimize saygı duymaya başlar, dolayısıyla da kendimizi severiz. Kendi benliklerini ve isteklerini "kontrol" edemeyen insanlar, ya toplumun ya da kendi dürtülerinin köleleri haline gelir ve özsaygıdan mahrum kalırlar.

 

           Bu da kontrol manyaklarını özetliyor. Aç oldukları saygıyı ala­madıkları zaman, egonun nihai silahı, öfke ortaya çıkar. Bu, çare­sizlik duygularına karşı bir savunma mekanizmasıdır. Öfke, aslın­da kontrolden çıktıklarında, kendilerini güçlü hissettiren bir kon­trol yanılsamasıdır. Ve insanlar kendileri üzerinde ne kadar az kontrol sahibi olurlarsa, başkalarının yaşamlarını o kadar çok kontrol etmeye çalışırlar. Bir şeylerden sorumlu olmak zorunda­dırlar ve kendi yaşamlarından bir kuvvet alamadıkları için, gücü başkalarının yaşamlarını etkileyerek almak isterler. Bu insanlar genelde iyi niyetlidir. Yardım etmek isterler. Ancak egolarının etkili olmaya ihtiyacı olduğu için biraz ısrarcı ve zorlayıcı olurlar. Ve bu yalnızca, onların tavsiyelerini dikkate aldığınız zaman gerçekleşir.

 

Herkesi İstediğiniz Gibi Değiştirin, Dr.David J.Lieberman, Butik Yayınlar – 2008

 

18.03.2008