Hayırlı Zamandan Anladığınız Nedir? 

          Yalın olarak, hayra vesile olan, hayra yol açan zaman hayırlı zamandır. Her verileni olduğu gibi zamanı da hayra ya da şerre  kullanmak bize bırakılmıştır. Bu, insana tanınan kısıtlı irade ve kısmi özgürlüğün gereğidir. Günlük yaşamda ve günlük yaşamın dışına çıkan durumlarda beş basamağa uygun davranabilmek hayırlı bulunuştur. Hayrın ayrıntılı bir tarifini yapabilmek ise mümkün değildir.  Çünkü o da sevgi gibi, iyilik gibi kişilere, geleneklere, kültürlere ve gelişim düzeylerine bağlı olarak  değişkenlik arz eden bir kavramdır. Sonuçta, geniş çerçeveli bile olsa, hayrı sınırlayamayız. Böylece genel anlamda, yaşanan zamana göre kişisel ve toplumsal kriterlere ters düşmeyen her türlü olumlu bulunuş hayır ve o iş hayırlıdır. Hayrın içinde işlendiği zaman da hayırlı zamandır.
 
          Büyük çoğunluğun “iyi insan” olmasını yeterli bulan yukardaki girişten sonra biraz daha derinliğine incelendiğinde “hayırlı zaman” dan ne anladığımız farklılaşabilir. Dinsel metinlerde, dinin dış görünümünden özüne inme amacında olan tasavvufta ve gizemli bilgilerde genel tanımlamaya fazla uymayan ve büyük çoğunluktan ziyade daha küçük bir kitleye hitap eden “hayır” ve “hayırlı zaman” anlatımları vardır. Ve bilindiği gibi, bu tür bilgiler aynı zamanda bilgileri alan kişilerin özelliklerine göre kat kat, kademeli anlamlar içerirler. Yani tek şekilde anlaşılmazlar. Zira her şey değişkendir, geçici olan varlığın “mutlak bilgi” ye sahip olması söz konusu olamaz. Bu gerçeğin açık ifadesi: “Siz, sizin için neyin hayırlı olduğunu bilemezsiniz” şeklindedir. Bu ifadenin açılımı, hayrımıza sandığımız şeyin hayırsız olabileceği, aksine hayırsız sandığımız şeyin hayrımıza olabileceğidir. Yaşamın ve yaşamın getirdiği olayların bu genişlikte karşılanması lazımdır. Ortalama insan için bu kabulde olabilmek hiç kolay değildir. Çünkü, yeri sonsuzluk boyutunda olan ruhsal olgunluk, çoğunlukla güzel koşullarda değil, zorluklarla sıkıntılarla kazanılır. Hoşumuza gitmese de böyledir. Bu yolda başa gelenlere katlanmak, ruhsal nitelik ister. Halil Cibran, “ızdırap, idraki kılıflayan kabuğun kırılmasıdır” der. Demek ki hep kaçınmak istediğimiz ızdıraplar, gerçek bir anlayışın oluşmasına hizmet içindir. Daha üst bilgilere göre, evrenlerde her şeyi idare eden bir yer vardır. O yer kime, neyi, ne zaman, ne kadar vereceğini bilir. Ama biz bilemeyiz. Bu gerçek halk arasında “dağına göre duman” ifadesiyle yerini bulur. Konumumuzu, bu gerçeği içten kabul ederek tarif edebildiğimiz ölçüde işimiz kolaylaşır. Kabulsüzlük ve isyanlar, zamanları hayırsız kılar. Oysa kabulde olan için aynı zaman dilimi hayırlı zamandır.

Osman Türkmenler
  
(Güncelleme : 08/04/2006)
 

Çocukluğumdan beri duyduğum; Sabahın hayır olsun, hayırlı akşamlar, günün hayırla dolsun şeklindedir. İnsanların yaşadığı ve yaşayacağı zaman dilimlerinde iyi olaylarla karşılaşması, felaketlerden, acılardan uzak olması, umuda sarılması, zamanını iyide ve doğruda kullanması, iyi ve güzel anlar geçirmesi dileği  anlamını içerir.

Genelde hayırlı zamandan anladığım: Bir işe sevgi ile başlamak ve bitirmek, kendini yalnız doğruya adamak, gönlünü yalnız ona vermeğe çalışmak, gönlünde korkuya yer vermemek, hiç kimsenin ardından kötü söz söylememek, kendi içine dönmek, aldıklarını, doğru bildiklerini, gönül süzgecinden geçirip aktarmak, büyük değişime uğramak, kabulü gerçekleştirmek, şerden uzak olmak gibi ilkeleri gerçekleştirdiği zamanlardır. Günün bazı anları da hayırlı zaman olarak vasıflandırılır.

Ancak; neyin hayırlı, neyin hayırsız olduğunu da kesin olarak bilemeyiz.

Çektiğimiz acı ve ızdıraplar, hastalıklar bir gerçeği bulmamız için olabilir. Hayır yolunda yaşamamız gereken bir deneyim olabilir. Ruhsal yaşamımızda kat edeceğimiz yollar olabilir.

Bir bilgide “Sizin en korktuğunuz şey ölümdür. Onda bile hayrınıza ne yücelikler var!” denilmektedir. Her bilgi de bir sırdır. Her olayı sabırla karşılayarak hayır yolunda adımlar atmamız, koşmamız gerekir.

Sevim MUTLU

(Güncelleme : 12/04/2006)

         Kuşkusuz bütün zamanlar hayırlıdır, eğer hangi eylemin hangi zamanda yapılabileceği konusunda bir farkındalık yaratmışsak. Her eyleminin hayır bağlantısını da düşünebilen kişi, eylemin hayra dönmesi için gerekli zamanı da kaçırmayacaktır. İnsan hem dünya işleri ile kendine ve çevresine hizmet etmekten sorumludur, hem ruhsal bağlantı ile ulaşabildiği gerçekleri, dünya işlerinin harcına katmak zorundadır. İnsan, fizik ve ruhsal açıdan sağlıklı, yüksek titreşimli olarak kendisine ve çevresine erişebildiği en  yüksek bir ruhsal hizmetle yükümlüdür. İnsan her konuda hizmetle gelişen bir yapıdır.

         Hayırlı zamanı işaretleyen pek çok ata sözü vardır. “Ağaç yaşken eğilir. Demir tavında dövülür. Erken kalkan yol alır. Geçti Bor’un Pazarı.” 

         Yaşama böyle baktığımız zaman, ister dünyasal,  ister düşünsel ve ruhsal her türlü eylemin kendine has bir zamanı vardır. O eylem için işaret edilen zaman hayırlı zamandır. Genelde sabahın erken saatlerinin hayırlı olduğu düşünülür. Çünkü insanlar bu zamanı uyku ile geçirmeye meyillidir. O saatte uyursak o uyku hayırlı olmadığı gibi, o saatlerin ibadet, ruhsal gerçekler üzerine düşünceler üzerinde olan kişilere getirdiği nice ilham, nice büyük gerçeğin bilgisi armağanlarını kaçırmış,  bir hayrı hayırsızlığa çevirmiş oluruz.