TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 5 Mayıs 2024 Pazar

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon

HAFTANIN SORUSU OKUYUCU YAZILARI

Kaçan Fırsatlar Tekrar Kazanılabilir mi?

Hem evet hem hayır. Telafisi mümkün olmayan kayıplar vardır, bir şekilde tekrar kazanılabilecek durumlar vardır. Fakat bunlar genellikle ayrı kategorilerdedir. Madde yaşamı ile ilgili dünyevî konularda kaçırılanlar, genellikle bir daha elde edilemeyecek fırsatlardır. Ama ruhsal yönümüzle ilgili kaçırdıklarımız, başka görünüşler altında da olsa, tekrar tekrar karşımıza çıkarlar. Zaten önemli olanlar bu ikincilerdir. Çünkü bunlar varlığın ebedî olan tarafının gelişmesi için onu yönetenler tarafından düzenlenenlerdir. O halde, ruhsal gelişim ile ilgisi az ve ayrıntılara müteallik olan fırsatlar önemsizdir; kişi yaşarken böyle düşünmese bile. Onların tekrar edilip edilmemesi sonucu etkilemez. Mekanizmik açıdan mühim olan, yaşananların kişinin tekâmülü üzerindeki tesiridir.

Burada kişilerin farklılıkları ve özgünlükleri bakımından kriter, farkındalık ölçüsü yani şuurlanmadır. Bir dersin alınmasını sağlayacak fırsatlar ya da olaylar ne kadar çok tekrarlanıyorsa, tekâmül o kadar ağır gidiyor demektir. Bu yavaşlık, başka şeyler yanında  insana verilen en büyük bir imkanın, zamanın da iyi kullanılmaması demektir.  Bundan şu sonuç çıkar ki, verilen fırsat ve imkanları, tekrarına gerek kalmadan kullanabilenler, çabuk ilerleyenlerdir. Onlar, “lep demeden leblebiyi anlayabilenlerdir”. Dolayısıyla, tekâmülleri hızlı, yol alışları süratlidir. Bu durumda sorulan sorunun cevabı, belki de:”fırsatlar tekrar kazanılabilir, ama ilk fırsatı kullanabilmek makbul olandır” şeklinde verilebilir.

Osman Türkmenler

(Güncelleme: 01/07/2006)





           Evrende bir tek olay bile yoktur ki kendini aynen adeta kopyalar gibi tekrarlamış olsun. Her ân, zaman, mekân, enerji, boyut ve güç yönünden bir önceki ân olmadığından buna  imkân da yoktur zaten. Bu nedenle de farkedilemeyen veya beklenilen yönde kullanılamayan ne olursa olsun, onun fırsatının yeniden  sunuluş şekli çok farklıdır. Fırsatlar her zaman vardır, çünkü fırsatlar tekâmülün değişmez gereğidir. Önemli olan ise fırsatın nedenselliğinin farkındalığıdır. 

           Kişi için aradığı fırsat şayet zihninde biçimlenmiş, ulaşım şekli belirlenmiş, yani kişi kendini belli bir noktaya şartlamışsa, önüne gelen fırsatı ve neyin fırsatı olduğunu farketmesi oldukça zordur, beklentileriyle örtüşmediği için. Farkedilmeyen ise elden kaçıp gittikten sonra bir şeyler farkedilip   pişmanlığı duyulabilir ama o zaman da yeni fırsatın doğmasını beklemekten başka çare yoktur. Peki, yeni fırsat da farkedilmezse ne olur? Fırsat armağanları devam eder durur. Ta ki farkedilinceye kadar.

           İnsan hayatı bir ömürle sınırlandırıldığında, pekçok kişi için fırsatlar kaçırılmış ve bir daha ele geçmemiş gibi görünebilir. Oysa ki fırsatın bir amacı vardır. O amaç için değişik sahnelerde oyun belki de ömürlerce devam eder durur. Önemli olan ise fırsatı sezildiği anda yakalayabilmektir.  Fırsatlar hayatın içinde olağan işleyişler olarak görülür büyük ölçüde. Ego fırsatların sahibidir, kendince yorumlar ve kullanır. Oysa ki her fırsatın arkasında fırsatın gerekliliğini içeren bir evrimsel ihtiyaç vardır. Bu ise fırsatların ben için değil, ruh için gerekli olduğudur. Beden, akıl, gönül ve yaşam bir ruh için hizmete açık kılınmışsa eğer, fırsatlar da hemen yanı başında devreye sokulmuştur. Böyle bakıldığında, fırsatların zaman zaman insanın karşısına çıkan imkânlar olmadığı, onların tekâmülün bir gereği olduğu açıkça görülür. Evet fırsatlar tekrar kazanılabilir, kişi de gerekli değişim olsa da olmasa da, sadece bir ömür de de kazanmak vardır, üç beş ömürde de, yeter ki farkedilebilecek şuurluluğa erişilebilsin.

 

Selay Gunon

 

(Güncelleme: 02/07/2006)





Fırsat, bir şeyin yapılabilmesi için en uygun zaman ve şarttan faydalanmaktır. Bazı deyimlerde de geçtiği üzere; “Kaçan balık büyük olur”, “Kaçan fırsat baldan tatlıdır”, “Geçmişe mazi denir”, “Postacı kapıyı bir defa çalar”, “Demir tavında dövülür”, “Dün dündür, bugün bugündür”, “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye” olduğu gibi kişinin karşısına çıkan imkanları ilk seferde değerlendirmesi gerekmektedir.

 

         Ancak madde planında çoğu kez kaçan fırsatlar tekrar kazanılabilir. Çok daha uygun şartlarda daha büyük fırsatlar da çıkabilir. Önemli olan bir başkasına zarar vermeden durumu değerlendirip en iyi sonucu gerçekleştirmektir.

 

         Ruhsal planda ise değerlendirilemeyen, kaçırılan fırsatlar, daha iyi şartlarda tekrar çıkmayabilir. Varlık dünyaya geliş nedeninde çizilen programı gerçekleştiremiyorsa, telafi edici, bağışlayıcı, yardımcı yollara yönlendirilir. Varlığın şuurca yükselmesi, devamlı üst düşünce planlarına açılması ve tekâmülünü geliştirmesi zorunludur. Sebep-sonuç ilişkileri de gözardı edilmemelidir, yol inişli, çıkışlıdır.

 

         Varlık birden irtifa da kazanabilir. Varlığın çalışması, farkındalığını genişletmesi, enerjiden hissetmesi, yeni yeni fırsat kapılarının açılmasına zemin hazırlaması ilk fırsatı tüm kabulü ile gerçekleştirmesi esastır. Sonucu ah ve vahlarla geçirmemesi gerekir.

 

         Fırsatlar yeniden kazanılabilir de, kazanılmayabilir de. Yeter ki; umut kapısının açık olduğu bilgisinin yanında, çok çalışıp, kabulde olup ruhsal yasaları tanıyabilelim.

 

Sevim Mutlu

 

(Güncelleme: 05/07/2006)

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi  kişi ziyaret etti, Şu anda  kişi sitede.